Bir süredir hepimizin biraz şaşkınlıkla izlediği Büyük Britanya’nın hızla Küçük İngiltere olma çabaları Muhafazakar Parti liderlik yarışıyla beterin beteri var dedirtmeye devam ediyor. Theresa May salya sümük başbakanlığı bırakırken liderlik yarışında Boris Johnson’ın bu kadar açık ara önde olabileceği herhalde pek az kişinin aklına gelmiştir. Bir kaç hafta içinde, Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki ağır kayıpların da […]

Bir süredir hepimizin biraz şaşkınlıkla izlediği Büyük Britanya’nın hızla Küçük İngiltere olma çabaları Muhafazakar Parti liderlik yarışıyla beterin beteri var dedirtmeye devam ediyor.

Theresa May salya sümük başbakanlığı bırakırken liderlik yarışında Boris Johnson’ın bu kadar açık ara önde olabileceği herhalde pek az kişinin aklına gelmiştir. Bir kaç hafta içinde, Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki ağır kayıpların da etkisiyle parti içinde gerçeklikle ilişkisi en düşük seviyede olan ve kendi kariyer hedefi ve ayak oyunlarından aldığı zevk dışında dürtüsü olmayan Boris popülerliğinin zirvesinde.

Boris’le taban tabana zıt düşünen babası ve kızkardeşi başka partilere doğru çoktan yol aldılar. Şimdi ise Muhafazakar Parti üyelerinin seçeceği tahmin edilen Boris Atlantik’in öteki yakasındaki sarışın arkadaşına sadece fiziki olarak değil özensiz tavırları ve ‘acayiplikleri’ ile de benziyor. Bizim Boris’in tek farkı eğitiminden şüphe duyamayacağımız. Ülkenin en seçkin okullarında eğitim görmüş birisi olarak herşeyin farkında olduğunu varsayabiliriz. Bu durumun daha da vahim olduğunu gösteriyor. Çünkü referandum da açıkça yalan söylediği ortaya çıkan ve attığı her adımda skandal yaratan birisi ülkenin dümenine geçince sadece felaket bekleyebiliriz.

Guardian’ın yaygın biçimde işlediği BritainThink şirketinin araştırmasına göre ülke ‘depresyonda’. Umutsuzluk ve karamsarlık heryerde hakim. Özellikle gençler geleceğe dair umutlarını neredeyse tamamen yitirmişler. Araştırmaya göre 34 yaşın altındakilerin sadece yüzde 23’ü gelecekten umutlu olduğunu belirtmiş.

Aynı araştırma zaten çoktandır gerildiğini bildiğimiz ülkenin iyice kutuplaşmaya yöneldiğini gösteriyor. Özellikle Brexit tartışmaları konusunda zenginler ve yoksullar, gençler ve yaşlılar, büyük şehirler ve ülkenin geri kalanı arasında uçurum oluşmuş durumda.

Ülkenin anlaştığı neredeyse tek mesele var: Siyaset ve siyasetçilere dair umutsuzluk ve olumsuz algı. Araştırmaya katılanların sadece yüzde 6’sı’siyasetçilerin seçmenin dertlerini anladığını düşünüyor. Dörtte üçü varolan siyasi sistemin ülkeyi yönetmeye uygun olmadığını düşünürken yüzde 83’ü siyasetçiler tarafından ihanete uğradığını düşünüyor.

Bunlar hep kutuplaşmanın ve merkez siyaseti yapma çağının kapandığının işaretleri. Sağda Nigel Farage ve Boris Johnson gibi isimlerin öne çıkması, solda Jeremy Corbyn’in popülerliğini korumasının nedeni de siyasi zemindeki bu değişim diye düşünüyorum.

Boris ve destekçileri AB’den çıkmak için Boris’in, seçilirse, parlamentoyu askıya alması gerektiğini düşünüyor. En az iki ayrı Muhafazakar parti lider adayı da bu opsiyonu dillendiriyor. Parlamentoyu askıya almak teknik olarak kolay gözükse de çok riskli bir hareket. Ancak bu opsiyonun bu kadar taraftar bulması siyasetin geldiği noktayı özetlemesi açısından önemli.

Osmanlı’nın linç edilen bakanı Ali Kemal’in büyük torunu Boris Kemal seçilirse adada siyaset hem kararacak hem de renklenecek. Ama bundan sonra izleyeceklerimizin sonuçları maalesef komik değil trajik olacak gibi görünüyor.

İstanbul seçimleri ve muhteremin ihtirasları ile derdinizin büyük olduğunu biliyorum o yüzden uzatmayacağım. Ama buralarda da işlerin parlak olmadığını bilin istedim. Yanlız değilsiniz.

İyi haftalar ve bol şanslar.