Yıllara yayılan neredeyse her toplumsal davanın bir noktasında “kayıp belgeler” ile karşılaşıyoruz. Bu kez karşımızda kayıp klasörler var. Yani onlarca belge…

Dava, 10 Ekim Ankara Garı saldırısıyla ilgili olan. Eldeki sanıklarla ilgili yargılama tamamlandı, firari sanıklar yönünden devam ediyor.

Geçen hafta 8. yılını idrak ettiğimiz katliamla ilgili o bilindik “cezasızlık” mevzuu yine hakim. Ve bu cezasızlığın birçok farklı ayağı var, hepsini yazmaya gazete sayfaları yetmez. Bugün sadece kaybolan belgelerden ve sorumlularından bahsedeceğim.

Sorumlular derken, olağan şüpheliler, aslında. Yoksa belgeleri kaybettiği ya da ihbarları dikkate almadığı için “görevi ihmal” dahi olsa herhangi bir şekilde suçlanan, yargı önüne çıkarılan kamu görevlisi olmadı.

TAKİP VE DİNLEME DOSYALARI

Davanın müdahil avukatlarından Senem Doğanoğlu ile bu 8 yılın nasıl geçtiğini konuştuk, kayıp klasörler adını verdikleri ve soruşturma aşamasında toplanıp, dosyaya dahil edilmeyen delillerin bazıları sayesinde, 30 Eylül 2015 tarihinde Nizip Emniyetinin, 10 Ekim katliamı faili Yakup Şahin'in yüksek düzeyde gübre alımı yapmaya çalışmasına binaen alarma geçtiğini ancak Antep Emniyetinin hiçbir işlem yapmadığının ortaya çıktığını söyledi.

Tabii iş işten geçtikten sonra.

Kamu görevlilerinin sorumluluklarını ortaya seren mülkiye müfettişleri raporunun elde edilmesi için açılan ve kazanılan davaya rağmen rapor da halen “kayıp”. Yani, halen müdahil avukatların erişimine açılmadı.

Avukat Doğanoğlu, “Bu raporlar çok önemli çünkü katliamın Antep ve Adıyaman ayakları, sanıklar ve olası diğer failler hakkındaki dinleme ve fiziki takip dosyalarını ve istihbaratları içeriyor” dedi.

Haliyle bu takip ve dinleme dosyaları da “kayıp”.

Tabii müdahil avukatlar, kayıp klasörlerle ilgili suç duyurusu yaptı: “Ankara Emniyeti ‘Biz her belgeyi savcılığa yolladık, savcılık işlem yapmadı’ dedi. Sorumluluğu savcılara attı. Bu konuyu da Anayasa Mahkemesi önünde götüreceğiz.”

KAYIP SANIKLAR

Müdahil avukatlar, katliamla bağlantılı oldukları tespit edilen ve açık kimlikleri bilinen IŞİD militanları hakkında bir işlem yapılmadığını dile getirmişti.

Mahkeme ancak ana dava sonuçlandıktan sonra bu başvuruyla ilgili işlem yaptı. Firari sanıklarla ilgili dosyada mahkeme, kimliği müdahil avukatlarca tespit edilen Ebu Zeynep kod adlı ve katliam emrini verdiği oraya çıkan IŞİD emirinin tespiti için suç duyurusunda bulundu.

Devamı gelecek mi, başkaca işlem yapılacak mı, göreceğiz.

Ancak Avukat Senem Doğanoğlu, bunca yıldır olup biteni, dava dosyasının da ışığı altında şöyle özetliyor: “Sadece belgelere bakınca, zaten yıllardır örgütlenmiş bir aparat yapının Türkiye siyasal tarihini kritik bir şekilde değiştiren bir dönemde ne yapacağının kayıtlarının da önceden toplanmış olması, hepimizde bir çeşit dehşet duygusu uyandıran bir tabloydu.”

Dehşet duygumuz da devam ediyor…