Tarihte cadı avları, zengin toprak sahiplerinin köylülerin toprağına el koymasına karşı direnişlerle ve direnişin en önünde kadınların olmasıyla başlıyor. Kilise, din, din adamları hep sahnede ve hep zenginden, egemen olandan yana.

Cadı avları ile toprak sahiplerine ve kiliseye karşı her itiraz şeytanileştiriliyor. Tarih boyunca da cadılaştırma politikası kapitalizmin kendi kadın bedenini inşa etmesinin temel aracı oluyor. Yoksulluğun, eşitsizliklerin arttığı her dönemde kadınlar hedef gösteriliyor.

Sistemin kadın bedenini yalnızca erkeklerin ve ailenin ihtiyaçlarını karşılamaya, kapitalizm için yeni işçiler doğurmaya indirgemesi, kadınların özgürlükleri için direnmelerinin yolunu açıyor.  Sistemin kadınları cadılaştırması son 22 yıl boyunca yoğunluğunu artırarak son aylarda şeytanileştirme, öcüleştirme ve suçlu ilan etme olarak bir kez daha karşımıza çıkıyor.

Dünyada da Türkiye’de de Vatikan’dan Diyanet İşleri Başkanı’nın söylemlerine kapitalizmin, sistemin cadı avlarının yeni ismi: Aileyi korumak, kültür savaşları, yerlilik ve millilik, ahlak…  Medeni Kanun’u sil baştan ele alacağız çıkışıyla, Anayasa tartışmalarıyla, karma eğitim karşıtlığıyla, müfredat değişikliğiyle artık tüm haklarımız hedefte.

∗∗∗

Siyasal İslamcılar liberal müttefikleri ile birlikte siyasal gündeme türbanı özgürlükle birlikte getirdiler.   Kadının yeri evdir, kadının kariyeri anneliktir, kadın erkek eşit değildir, kahkaha atmak iffetsizliktir vb. kurdukları onlarca cümle ile kadını siyasal İslamcıların ideolojik varlıklarının gereği toplumsal cinsiyet rollerine hapseden, kadını erkek egemenliğinin müdahalesine açık hale getiren bir kimlik içine hapsetmenin dilini açıkça ve saldırganca kurdular. Artık türban 4-6 yaş Kuran kursları ile her mahallede her sokakta. Önce 4+4+4 yasasıyla devamında 2018 Ortaöğretim kurumları yönetmeliği ile karma eğitimin adım adım kaldırılma uygulamaları Kuran kursları ile 4 yaşa kadar inmiş durumda. “Maarif Davası” diyerek yerli ve millilik söylemleri üzerine kurdukları müfredat değişikliği buluşmalarının raporlarında karma eğitimin kaldırılmasının devamında zorunlu eğitimin de kaldırılması gerektiğini dillendirmeye başladılar.

Medeni Kanun’un kaldırılması, Anayasa değişikliği ile tüm kadınların özgürlüklerini güvence altına alan bir anayasal düzenleme algısı yaratarak –belki de artık algı yaratmaya da ihtiyaç duymayarak- tüm kadınların kıyafetlerinin biçimlendirilmesinin önünü açan tek tip örtünmeye anayasal statü kazandırmanın hazırlığını yapıyorlar.

∗∗∗

2008 kapitalizmin krizi ile birlikte Arap Baharı, Amerika’da ve Avrupa’da Wall Street’i işgal et hareketi ile yaygınlaşan Occupy Hareketi, Gezi direnişi ve bu direnişlerin en önünde kadınların yer alması egemenlerin cadı avlarını tekrar başlatmasının da bir kıvılcımı oldu.

Cadı avlarının, bu saldırıların en ağır yaşandığı yerler ise siyasal İslam rejimlerinin yaşandığı ülkeler oldu.

∗∗∗

Kadınlara dair sıklıkla kullanılan kelimelerin tarihinin izini sürmek belleğimize sahip çıkmak laiklik, aydınlanma, eşitlik mücadelesinin sınıf mücadelesinden, kadın mücadelesinden ayrılmaz bağını hatırlamak, hatırlatmak sokaklarda şeriat çığlıkları atıldığı günlerde her dönemden daha zorunlu ve güncel bir mesele biz kadınlar için. Çünkü yıllardır her 8 Mart’ta ve bugün hâlâ laiklik kadınlar için asli bir mesele mi tali bir mesele mi tartışmasının yaşanması ideolojik kafa karışıklığının bir yansıması olsa gerek.

∗∗∗

Ya bu ideolojik tartışmayı kadınlar kazanacak ya da Anayasa tasarısının tüm kadınların nasıl örtüneceğini tarif etmesinin devamında “devletin gerekli tedbirleri alacağı” maddesi ile rejimin istediği gibi örtünmediği için katledilen Mahsa Aminileri katleden karanlık kazanacak.