Çocuklar koşulsuz sevgi ve güvene ihtiyaç duyarlar. Diğer ihtiyaçları bu iki çatı altında yapılandırılabilir. Çatışmaların yaşandığı, doğanın hırpalandığı, modern dünyanın prangalı yetişkinleri tarafından çocukların hoyratça ihmal edildiği günümüzde dünyaca ünlü çizer Sven Nordqvist’in “Dünya makul olmalıdır” sözü dikkate değer. Nordqvist, çiftçi Pettson ile kedi Findus’un maceralarını anlattığı kitap serisinde ‘günümüz çocuklarının ihtiyaç duyduğu güveni sağlayan’ bir dünya yaratır. Yarattığı dünyada canlıların doğasına uygun duygu ve davranışlar, aykırı sürprizler, tabiata, sanata, emeğe dair ayrıntılar ve çocukları heyecanlandıran karmaşalar yer alır. Mevcut sorunlar ise mutlaka çözüme kavuşur. Seriye yeni katılan FINDUS TAŞINIYOR ve HOROZUN VAKTİ adlı kitapları okurken dünyayı makul bir yer haline getirmek için çocukların zihinlerinde umudu ve anlayışı filizlendiren yazarlara bir kez daha saygı duydum. Makul olana özlemimiz artıyor. Doymayan, doyurulamayan, doğanın hazinelerine göz dikmiş, aç, şişkin ve bir o kadar pişkin kişi ve kurumlara ancak ve ancak makul yaşamayı içselleştirebilirsek ‘dur!’ diyebileceğimizi düşünüyorum.

FİNDUS TAŞINIYOR, Yazan ve Resimleyen: Sven Nordqvist, Çeviren: Ali Arda, Dinozor Çocuk

Kavramın penceresinden bakınca geçen hafta tanıştığım GÜN OLUR adlı resimli kitap geldi aklıma. Kitapta, yazar ve çizerin ortaya koydukları niyet Rainer Maria Rilke’nin

…Işıklar sönmüş olsa da,

“görecek bir şey kalmadı” deseler de,

Kalacağım, her zaman bakmaya değer bir şey vardır…

sözleriyle okura fısıldanıyor. İlk sayfada karşımıza “Güneşin doğuşunu izleme şansımız olmaz her gün” ile başlayıp “senin gibi biriyle her gün karşılaşılmaz” diye tamamlanan şiirsel bir metin çıkıyor. Sonraki sayfalarda metnin her bir dizesini iki farklı resim eşliğinde okuyoruz. Resimlerdeki perspektif farkı ve ayrıntılardaki kimi benzerlikler bizleri kimin gözünden baktığımızı ve nerede olduğumuz düşünmeye sevk ediyor. Merak son sayfaya kadar tazeliğini koruyor. Sıkıldığımız, zorlandığımız, keşfe çıktığımız, tatları ve kokuları duyumsadığımız, gecenin gizemini, doğadaki yerimizi sorguladığımız ve “kötü olaylara merhaba demek zorunda kaldığımız” anlara, günlere, mevsimlere dikkat çeken; kahraman olma fırsatının kaçabildiği, iyi, çok iyi, daha da iyi günlerin yaşanabildiği özgün bir karşılaşma hikâyesi ile tanışıyoruz. Baktığımız yerden yorumladığımız dünyayı dikkatle gözleyen ve manzara aynı olsa da farklı şeyler gören biri daha var! Kitap, sunduğu görsel okuma zevkine ek olarak doğa dostlarının ilgisini çekeceğini düşündüğüm ilginç bir bilgiyi de içinde saklıyor. Kitabı çocuklarınızla beraber okuyabilir, fikir yürütürken sergileyecekleri yaratıcılığa hayranlık duyabilir, makul yaşamaya dair izler bulabilirsiniz.

GÜN OLUR... Yazar: Oriane Smith, Resimleyen: Alice Gravier, Çeviren: Hande Kayhan, Vakıfbank Kültür Yayınları

***

Gündemimiz ormanların, zeytinliklerin, sulak alanların işgal haberleri ile dolu. Kahroluyoruz. Hovhannes Tumanyan’ın yazdığı Bir Damla Bal adlı masaldan bahsetmek isterim. Masalda, bir köyün gariban çobanı komşu köylünün dükkanından bal almaya gelir. Birbirlerine merhaba kardeş diye seslenen köylüler baldan tatlı sözlerle iletişim kurarlar. Satıcı balı tartarken bir damlası yere düşer. O anda iki adamın iradesi dışında gelişen bir olayın kontrolden çıkan sonuçları önce kendilerini, ardından köylerini, son olarak da yurtlarını ateşe atar.

“Yaz gelmiş, kış geçmiş
Yıllar yılları kovalamış
Tarlalar boşalmış
Yaylalar viran
Kıtlık salgın göç her yer perişan
Ama savaş bitmemiş
Geride kalanlar hala sorup dururmuş
Acaba bu korkunç belaya ne sebep olmuş?”

diye biter bu çetin masal. Aslında yazar en başında sebebi okurla paylaşır ama işte insanoğlu çabuk unutur! Bazen birkaç dakikada, belki bir günde ya da bir yılda, bazen de bir asırda… Ez cümle bal damlasına ilk dadanan da balı alıp satan da kan döküp can yakan da kaybeder!

BİR DAMLA BAL, Yazar: Hovhannes Tumanyan, Resimleyen: Emine Bora, Çeviren: Alis Bedikyan, Arden Yayınları

Korkunç belaların içine sürüklenmemek için olayların kaynağına inebilen, nedenlerini ve sonuçlarını tartabilen, doğru argümanlarla tavrını ortaya koyabilen nesiller yetiştirmek gayesi değerlidir. Tabiat yaratımdır. Savaşlar ise yıkım. Kimin kimi karşısına aldığı, nereyi ne uğruna işgal ettiği mühimdir. İnsan insana galip gelebilir fakat doğaya karşı giriştiği savaşta henüz kazandığı görülmemiştir!

İyilikle kalın…