Google Play Store
App Store

Bildiğiniz üzere geçen hafta itibariyle AKP, iktidarda 10. yılını doldurdu. Doğrusu bu 10 yılda medyanın dönüşümü de kusursuz oldu. Başlangıçta medyadaki kutuplaşma son derece keskindi. Özellikle son genel seçimden sonra kutuplaşma yerini "normalleşme"ye bıraktı. Normalleşme, muhalif gazetecilerin kimisini cezaevlerinin, kimisini de İş ve İşçi Bulma Kurumu ya da yeni adıyla Türkiye İş Kurumu'nun insafına bırakma şeklinde başarılı bir şekilde gerçekleşti. Orası çok önemli değildi, önemli olan ana akım medyada milli birlik ve beraberliğin tesisiydi. Neyse ki, son dönemde bu konuda da ciddi bir sapma yoktu. Sapma yoktu da, bir şey eksikti. Sanki birlik ve beraberlik için sihirli, ufak bir dokunuşa ihtiyaç vardı.

Tesadüf o ya, beklenen o dokunuş, tam da 10. yıl coşkusunun yaşandığı günlerde geldi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye'nin kredi notunu yükseltti. Daha önce bir Bakan'ımızın "Fitch yine fitchliğini yaptı" gibi düzeyli eleştirilerine de konu olan kuruluşun bu kararı herkesi şaşırtmıştı. Ancak bu kararın medyadaki birlik ve beraberliği sağlamadaki etkisi de oldukça önemliydi. Bu haftaki Köşe Vuruşu'nda AKP'nin 10. yılında medyanın 10. Yıl Marşı; Ya Sen, Ya Fitch'in hep bir ağızdan icrasına değinmek istiyorum.

BÖYLESİNİ FITCH GÖRMEDİK

Akşam gazetesi doğrusu Fitch'in kredi notunu yükseltme  gelişmesini en yaratıcı şekilde başlığa taşıyan gazeteydi. "Böylesini Fitch görmedik" başlığıyla haberi duyuran Akşam, bu yazının da başlığına ilham verdi. Hürriyet'in coşkusu da görülmeye değerdi: "Lig atladık" diye duyurdular haberi. Doğrusu gururlanmamak elde değildi. Sabah'ın umut verici "Ekonomiye doping", Habertürk'ün sitemli "Geç bile kaldılar" (Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'dan), Bugün gazetesinin el ovuşturan "Milyar dolarlar Türkiye yolunda" Star'ın sınıf bilincine gönderme yaptığı "Sınıf atlatan not", Milliyet'in bir yılı özetleyen; "Yılın müjdesi Fitch'ten geldi", Vatan'ın rakamla konuşan "100 milyar dolarlık not", Yeni Şafak'ın "Fitch artırdı, borsa coştu" manşet, sürmanşet ve başlıkları medyadaki birlik ve beraberliğin en güzel işaretiydi. AKP, 10. yılında medyayı da böyle şen şakrak bir şekilde birleştirivermişti.

 

FITCH BUNLARI KENDİNE DERT ETMEYE DEĞER Mİ?

Medya ekonomideki bu önemli gelişmeyle coşkuya kapıladursun, bu gazetelerin yayınlandığı gün memleket cezaevlerindeki açlık grevinin 57. günü yani en kritik süreci yaşanıyordu. Haliyle bu gazetelerin hiçbirinde bu haber manşete değer görülmemişti. Eğer Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç konuyla ilgili konuşmuş ve olumlu bir şeyler söylemiş olmasa, kimisinin ön sayfasında yer verdiği o küçük kutu haberler de hayal olurdu. Arınç konuşunca medya çok da umursamadığı bu konuda tek taraflı görüş verme şansına sahip oldu. "Kritik süreç ölümler olabilir, bu konuyu gündemde/manşette tutup bir an önce çözülmesine katkıda bulunalım, belki hayat kurtarırız" gibi ilkesel birlik ve beraberliğe ne lüzum vardı? Umurumuzda değilsiniz mesajı ve önemsizleştirme politikasıyla caydırıcılık daha konforluydu. Bir de ekonominin böyle bir zafer gününde tadımızı kaçırmalarına izin mi verilecekti? Haşa, gün bayram günüydü.

 

YA SEN, YA HİÇ

Son günlerde AKP'nin 10. yılında medyayla ilgili ayrıntılı analizlere filan girişiliyor, bilgilendirici yazılar yazılıyor. Doğrusu Fitch örneğini görene kadar, ben de öyle bir yazı yazma niyetindeydim. Birkaç gündür bununla ilgili veri derliyordum. Ancak yazıya oturup Fitch manşetlerini görünce, 90'lı yıllara damgasını vuran pop şarkılarından biri geldi aklıma: "Ya sen, ya hiç", hani Bendeniz söylerdi. Akşam gazetesinin manşetinden aldığım ilhamla şarkıdaki 'hiç'in yerine Fitch'i koydum bir şey değişmedi. AKP'nin 10. yılında medya için bir marş yazılacak olsa, doğrusu bu şarkı cuk otururdu. Bir kere şarkı "sus soru sorma" diye başlıyordu, soru soranın ya da sorabilenin kalmadığı ortamda daha ne olsundu? Sonra bir de nakaratı vardı tabii; "ya sen, ya hiç bana aşkın lazım / ya sen ya hiç beni anla canım" şeklinde büyük aşkı özetliyordu. AKP'nin 10. yılında ana akım medyayı bundan iyi özetleyen şarkı mı olur, ayrıca "dinle bak ne diyor Kayahan Abi: bizimkisi bir aşk hikâyesi...."