Geçtiğimiz hafta karayoluyla 3 günde yaklaşık 2 bin 500 kilometre yaptım. Önce İstanbul’dan Ankara’ya, sonra Ankara’dan İzmir’e, İzmir’den Bodrum’a ve nihayetinde Bodrum’dan İstanbul’a… MÜYORBİR (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği) üye bilgilendirme toplantıları içindi bu seyahatler. Bu yerlerde yüzlerce müzisyenle buluştuk, konuştuk, sıkıntılarını dinledik, beklentilerini öğrendik.

Bir defa daha gördük ki ülkedeki en ufak bir kriz öncelikle canlı müzik sektörünü vuruyor. Meslek Birliği üyelerimiz doğal olarak meslek birliğinin amaç ve felsefesine uygun olmayan eylemleri de bizlerden bekliyorlar. Sigorta, emeklilik, pasaport ve vize sorunları gibi. Bağlı bulunduğumuz Kültür Bakanlığı’nın da doğrudan ilgi alanına girmeyen bu sorunların çözümü için İçişleri, Dışişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Hazine ve Maliye, Milli Eğitim Bakanlıkları ancak bu sorunların çözümünde koordineli hareket ederlerse müzisyenlerin sorunları da çözülmüş olur.

Diyelim sigorta ve emeklilik sorunu için nerenin kapısını çalacağız? Tabii ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, konser yasakları ve iptaller için İçişleri Bakanlığı’nın, pasaport ve vize sorunları için de Dışişleri Bakanlığı’nın doğal olarak. Ne yazık ki bu işler hâlâ bir sistematiğe oturmadı.

UZLAŞMAZLIK ANAYASASI

Büyük umutlar beklediğimiz ve yüklediğimiz Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’ndaki değişiklikler de bir türlü hayata geçmedi. Bunda tek suçu kanun yapıcılara atmak da haksızlık olur. Kısaca müzik, ilim-edebiyat, sinema ve yayıncılık alanında faaliyet gösteren meslek birliklerinin aralarındaki anlaşmazlıklar da bu sürecin uzamasına neden oluyor. Aynı şekilde Özel Kopyalama Harcı da artık bir yılan hikâyesine dönmüş durumda. Kültür Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy, “27 meslek birliği aranızda anlaşın gelin” diyor ama artık uzlaşmazlık her kurumun neredeyse anayasası olmuş. Aramızdaki pay oranları anlaşmazlığı yüzünden çok büyük bir tutar (sanatçının tazminatı) Kültür Bakanlığı’na bağlı özel bir hesapta tutuluyor. Telif Hakları Alanında Meslek Birlikleri Yönetmeliği (7 Nisan 2022) birçok olumlu değişikliği beraberinde getirdi ama bence zorunlu olması gereken birkaç madde isteğe bağlı olarak yer almış.

ADALET SORGULAMASI

Genellikle meslek birliği üyeleri arasında yanlış anlaşılan ‘oy farklılaşması’ mesela seçimli genel kurullarda mutlaka hayata geçmeli. Üyeler bu farklılaşmanın hep ekonomik yönden getirisi yüksek olana bir avantaj sağlayacağını düşünür ama bu repertuvarla da olur, sektördeki kıdemiyle de olabilir. Ya da başka bir kriterle. Ama meslek birliğine yeni üye olmuş biriyle sektöre yıllarını vermiş, yaptığı şarkılarla meslek birliğinin ekonomik olarak ayakta kalmasına destek olmuş bir sanatçının aynı oya sahip olması bana çok da adaletli gelmiyor. Yurtdışında bir sürü örnek var. Gerek eser sahipleri meslek birlikleri, gerek bağlantılı haklar meslek birlikleri-ya da federasyonlar- oy farklılaşması dediğimiz sisteme göre seçimlerini yapıyorlar. Bizde de bu sisteme geçilmedikçe sağlıklı bir telif sektöründen ve hak ediş örgütü olarak meslek birliklerinden söz etmek pek olası değil. Çok yakın bir zamanda olmasa bile önümüzdeki yıllarda bu seçim modeli bana kaçınılmaz geliyor. Eğer seçilmek için her şeyi yapmakta sakınca görmüyorsak tabii ki de.

Kalın sağlıcakla…