Bazen tarifsiz bir sevinç kaplar içimi. Öyle... Anlamsız… Çocukça…

Mutlu olduğum şehirlerin isimsiz sokakları gibi. Tadına doyamadığım, ismini bilmediğim yemekler gibi. Resmi dairelerde duvara asılan Atatürk resimleri gibi. Bir kasaba meyhanesinde peçeteye yazılmış Nâzım Hikmet, Can Yücel, Cemal Süreya şiirleri gibi.

Mutluluk öyle bir şey ki, nefes alıp vermekten daha kısa, bir ömür yaşamaktan daha uzun.

Mutluluk zamansızdır... İstanbul’un göbeğinde yaşarken içli bir duduk sesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan gelen bir sestir mutluluk. İzlediğin bir filmin dinlediğin bir müziğin sende yarattığı “değişim”dir mutluluk. Bir köpeğin kuyruğunu sallayarak sana bakması, eğer hala hayattaysa annenin “üşütme” diyen sesindedir mutluluk. Çocuklarının sana sarılmasında, eşinin kucaklamasında, şarkılarını dinleyen ama seni tanımayan insanların ağırbaşlı tebessümündedir mutluluk. Belki de bu yazıyı okuyan okurların cümle aralarındaki nefes alıp vermesindedir mutluluk.

O an mutluluktur. Sen ya da bir başkası değil. O andan ne beklediğin değil o anda ne olduğundur mutluluk… Ben örneğin şu anda bu yazıyı yazarken, bu yazının okunup okunmayacağını önemserken mutluyum.

Bir şeyler yazmayı çok önemsiyorum. Okumayı da. Hep bir kitabın üstünde adım olsun istedim. Hem de çok istedim. Yazdığım şarkı sözleri belki de önemsiz birkaç harf yığınıdır. Şu yaşıma kadar çok iyi edebiyatçılarla tanıştım; kitaplarını ezbere bildiğim hayranı olduğum… Onlarla töreleri, duyguları inanışları coğrafyayı keşfettim, farklı hayatlara dokundum, bilinmez bir yolculuğa çıktım. Ama beni büyüten, iyileştiren, önemli hissettiren, kısaca “terbiye” eden dostum sosyolog Nurdoğan Arkış’ın yazdıkları ve sohbetleridir. Eminim bu yazdıklarımı okuyunca gözleri dolacaktır ve de benden bir yaş küçük olmasına rağmen “Ağabey ne güzel yazmışsın” diyecektir… Aslında ben bir şey yazmıyorum. Ülkenin bütün muhalif sanatçıları yazıyorlar geleceği… Gerçeği… Keşke yazabilseydim… Keşke yazdıklarımla herkese sarılabilseydim.

*Bu yazı sevgili dostum Ali Cem Köroğlu’nun Türk Tiyatrosu’na yaptığı katkılar için küçük bir “teşekkür” olsun…