Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın Meclis Plan Bütçe Komisyonuna yaptığı sunum sırasında söyledikleri bu hafta epey gündem oldu. Bana ilginç gelen açıklaması ülkeye gelmek üzere hazır bekleyen yatırımcılar olduğuna ilişkin sözleriydi. Erkan, “istikrar ve ekonomideki güven ortamıyla birlikte şu an yurt dışından fonlardan ve varlık yönetimlerinden kendilerine gelen milyar dolarlık doğrudan yatırım teklifleri bulunduğunu” söylemiş.

Bu açıklama pek çok açıdan sorunlu. Öncelikle MB’nin görevleri arasında “yatırım tekliflerini”  değerlendirmek olup olmadığını görmek için 1211 Sayılı Merkez Bankası Kanununa baktım. Bankanın görevleri ilgili Kanunun 4. Maddesinde açık biçimde sıralanmış. Maddeyi tekrar tekrar okudum ama yatırım tekliflerini değerlendirilmesine ilişkin bir şey göremedim. Demek ki ülkeye yabancılar tarafından yapılması muhtemel yatırımların değerlendirilmesine ilişkin MB’nin ne bir görevi ne de yetkisi var.

∗∗∗

Zaten yabancı yatırımlara ilişkin bir kuruluş var: T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi. Bu kurumun internet sayfasında “Türkiye'nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş dünyasına tanıtma ve yatırımcılara Türkiye'ye yapacakları yatırımın her aşamasında destek verme görevini üstlenmiş tek resmi kuruluştur” denilmektedir. Şöyle de diyebiliriz: eğer yabancılar ülkede yatırım yapmak istiyorlarsa muhatapları bu kuruluştur. Bunun dışında kimsenin resmi olarak bir yetkisi bulunmamaktadır. Bu kuruluş görevini “yatırımcıları tek durak ofis yaklaşımıyla karşılamakta[…]yatırımcıların Türkiye'deki yatırımlarından en yüksek düzeyde verim sağlamalarını kolaylaştırmak” olarak özetliyor.

Yasal durum bu iken, MB Başkanının “yabancı yatırımcıların taleplerini” incelemesini nasıl yorumlamalıyız? Madem tek resmi kuruluş Yatırım Ofisi, MB yabancı yatırımcılara “gayri resmi” olarak mı bir hizmet sunuyor? Eğer durum bu ise, bu hizmet Başkanın kişisel bağlantıları nedeniyle hatırlı arkadaşlarına verdiği gönüllü bir hizmet mi yoksa, MB’nin, yetkisi olmamasına rağmen, kurumsal olarak verdiği bir hizmet mi?  Kafamı karıştıran bu konuyu tam anlamak için MB Başkanı Erkan’ın Plan Bütçe Komisyonunda tam olarak ne söylediğini görmek için ilgili komisyon tutanaklarına baktım. Söz konusu tutanağın 113 ve 114. sayfalarında Başkan Erkan aynen şunları söylüyor: Ben yirmi iki senedir Amerika’da çalıştığım için bana gelenler genelde Amerika’dan oluyor.

Demek ki neymiş? Eğer Türkiye’ye yatırım yapacaksanız ülke hakkında bildikleriniz değil, ülkede tanıdıklarınızın kim olduğu önemliymiş. Başkanın basın danışmanı bu yazıyı önüne koyarsa, anlamasını kolaylaştırmak için İngilizcesini de yazayım:  It is not what you know it is who you know.

∗∗∗

Gaye Erkan MB Başkanı olarak neden atanmıştı hatırlıyor musunuz? O dönem yazılanları ben hatırlıyorum: finans piyasalarındaki bilinirliğine, fon yönetimi, risk yönetimi gibi konulardaki deneyimlerine sıkça atıf yapılıyordu. Zaten Erkan’ın MB sitesinde yer alan özgeçmişinde şunlar yer alıyor:  “Kariyerine 2005 yılında Goldman Sachs'ta başlayan Erkan, burada görev yaptığı 9 yıl boyunca ABD'deki büyük bankalar ile sigorta şirketlerinin yönetim kurulları ve üst düzey yönetim ekiplerine bilanço yönetimi, stres testi ve sermaye planlaması, risk yönetimi, birleşme ve satın alma konularında danışmanlık hizmeti verdi.”

Ben şimdi meraktan soruyorum, MB Başkanına Türkiye’ye yatırım yapma konusunda “tekliflerini” götürenler ondan hangi konuda destek talep ediyorlar? Risk yönetimi mi yoksa birleşme ve satın almalar mı? Ben bilmiyorum. Umarım Başkan Erkan bu konuda kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamada bulunur.

Tabi ben bütün bunları MB’nin hala bir merkez bankası gibi çalışması gerektiğini düşünen “köhne bir iktisatçı bakış açısıyla” yazmış olabilirim. Bu nedenle beni eleştirmekte haklı olabilirsiniz. Malum dünya değişiyor. Bizim ekonomi yönetimimizin ve kurumlarımızın “değişen dünyaya uyum sağlamasını” bekleyebilirsiniz. Ama eğer yabancı yatırımcılara da “hizmet veren bir kurum”  olacaksa o zaman MB’yi merkez bankası olmaktan çıkarıp bir yatırım bankasına dönüştürmek gerekmez mi? Hazır bu konuda oldukça yetkin ve piyasalarda iyi bilinen bir başkanı da varken, bunu yapmak uygun olmaz mı?

Bizim dert ettiğimiz şeye bak! Önemli olan bu ülkeye oluk oluk döviz akması değil mi? Bunu kim nasıl sağlıyorsa sağlasın. Görevmiş, yetkiymiş, kanunmuş… Bunları geçin. Dolar var mı, dolar?