Tıpkı filmlerdeki gibi bir taksiye telaşla atlayıp “öndeki arabayı takip et” demeyi hayal edenlerimiz olmuştur. Ne var ki, hayatın ritmi aksiyon filmlerindeki gibi akmaz. “Öndeki arabayı takip et” gibi heyecan verici şeyler söylemek yerine, taksicinin kısa mesafe gidip gitmeyeceğini öğrenmeye çalışırız. Kontrolün kendi elimizde olduğunu düşündüğümüz (ne hazin) internet ve sosyal medyadaysa, bir şeylerin peşine […]

Tıpkı filmlerdeki gibi bir taksiye telaşla atlayıp “öndeki arabayı takip et” demeyi hayal edenlerimiz olmuştur. Ne var ki, hayatın ritmi aksiyon filmlerindeki gibi akmaz. “Öndeki arabayı takip et” gibi heyecan verici şeyler söylemek yerine, taksicinin kısa mesafe gidip gitmeyeceğini öğrenmeye çalışırız. Kontrolün kendi elimizde olduğunu düşündüğümüz (ne hazin) internet ve sosyal medyadaysa, bir şeylerin peşine takılıp gitme isteğimiz had safhada. Çevrimdışı hayatta kaçırdığımız heyecanları çevirimiçi hayatta yakalamaya çalışıyoruz.

Haber doğrulama platformu Teyit Org’un “Medya Kullanımı ve Haber Tüketimi: Güven, Doğrulama, Siyasi Kutuplaşmalar” isimli raporu geçen hafta yayınladı. Bu raporun ana ekseninde önemli veriler var. Örneğin; uzun zamandır dillendirdiğimiz “kutuplaşma” meselesinin hiç de temelsiz olmadığı görülüyor. Ben bir detaya özellikle takıldım: Bireylerin %91,5’lik kısmı haberleri ve gündemi takip ediyor. % 8,5’lik bir kitleyse takip etmediğini belirtmiş. Ne güzel işte, ezici bir çoğunluk hâlâ haber takip ediyor diyebilirsiniz. Ancak bana kalırsa haberi ve gündemi takip etmediğini söyleyen % 8,5’luk kitlenin izlememe gerekçeleri önemli. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda onlara daha yakından bakmak isterim.

ZAMAN BULAMAYANLAR VE ZAMAN KAYBI DİYENLER

Haberleri takip etmediğini söyleyenlerin %26’sı zaman bulamamayı gerekçe göstermiş. % 7,9’luk bir kitleyse “zaman kaybı” olarak görmüş. Bu verilerin ilki, haberin kendisinden bağımsız bir gerekçe olarak görülebilir. Yine de insanların gerçekten ilgi duydukları şeylere zaman yaratma iradesini düşünürsek, haberlerin onlarda zaman ayırmaya değecek bir motivasyon yaratmadığı düşünülebilir.

YALAN VE GÜVENİLMEZ HABERLER

Haber takip etmediğini söyleyenlerin %2,9’luk kısmı, yalan yanlış haberlerin olmasını gerekçe gösteriyor. %19,2’lik bir kitleyse, “haberlerin doğruluğuna güvenmeme”yi işaret ediyor. Farklılıkları olsa da bu iki veriyi birlikte değerlendirebiliriz ki, bu da %40,1 gibi bir orana karşılık geliyor.

Aslında bu veri, “güvendiğim bir gazete veya haber kuruluşu yok, haberleri ortadan okuyorum onların çoğu da yalan yanlış şeyler oluyor” demenin başka bir şekli. Bir yılgınlığı ifade ediyor.

HABERLERİN OLUMSUZ ETKİLİYOR OLUŞU

Haberleri ve gündemi takip etmeyenlerin %15,3’ünün gerekçesi haberlerin onları olumsuz etkiliyor oluşu. Bu köşede 24 Haziran seçimlerinden sonraki haftalara denk düşen “Umutsuzluk gazeteciliği diye bir şey mi var?” başlıklı bir yazıda detaylı incelemiştik. Çünkü özellikle muhalif kutbun takip ettiği yayınlarda “felaket tellallığı” yarışı başlamıştı. Gerçekler zaten yeterince sinir bozarken, bir de gerçeği eğip bükerek daha kötü göstermenin ne gazeteciliğe, ne memlekete faydası vardı?.

HABERLERİN İLGİ ÇEKMEMESİ

Haber takip etmeyenlerin %10,7’lik kısmı da “haberlerin ilgi çekmemesini” gerekçe gösteriyor. Bence bu veri “haberin ilgi çekici olmamasıyla” değil, daha çok rakiplerin dişli olmasıyla okunmalı. Yani “eğlenceli Youtube videoları, Instagram storyleri varken, snap chat varken haberler kimin umrunda” şeklinde görülebilir bir parça. Çünkü özellikle 20 yaş altı bireylerde haber takip etmeme oranı diğer yaş gruplarına göre daha yüksek. “O yaşlarda dünya kimin umrunda” diyebilirsiniz? ama “Bu bireyler yetişkin oldukça haber takip alışkanlığı kazanacak mı ya da bu karışıklık içinde doğru haber takibi yapmayı öğrenebilecek mi?” soruları da bir kenarda duruyor.

%8,5 kitle için bu kadar düşünmeye ne gerek var diyebilirsiniz. Ancak bana kalırsa, gazeteciliğin bir gelir modeli yaratamamasının kodları da bu % 8,5’un içinde saklı. Bu azınlık hiç takip etmiyor belki ama diğerleri de para ödemeye değer bulmuyor. İnsanları pazar sabahı hiç üşenmeden gazete bayiine sürekleyen motivasyon paramparça şimdi. Çünkü rekabet eden gazeteler değil, akış içinde her biri ayrı linke sahip olan haber parçaları. Öndeki haberi takip ediyoruz işte, nereye varacağımızı bilmeden.