Sercan Meriç

sercanmeric@birgun.net

A Milli Kadın Voleybol Takımı, Avrupa şampiyonu olması uzun yıllardan sonra toplumun ortak bir sevinçte buluşmasına vesile oldu. 

Orta vadede bunu A Milli Kadın Voleybol Takımı dışında kimse başaramazdı. Zira, onların başarısı bir turnuva ile sınırlı değil. Milli Takım, uzun yıllardır üstüne koya koya ilerliyordu. Sonunda kupaya erişti. Türkiye’nin dört bir tarafından, her düşünce ve inançtan insan bu şampiyonluğu doyasıya kutluyor… Bir avuç azgın azınlık hariç.

Finale gelene kadar takımın en önemli oyuncularından Ebrar Karakurt üzerinden aslında voleybolculara yönelik bir linç girişimine başlamışlardı. 

Çünkü; Ebrar Karakurt, yaşam tarzıyla AKP zihniyetinin asli düşmanlarındandı.

Çünkü; Ebrar Karakurt üzerinden tüm takıma vurmak asıl hedefleriydi.

Çünkü; kadınların şort giymesine dair ifrit olan gerici azgın güruh Ebrar Karakurt üzerinden kaçak güreşebilirdi.

Ebrar Karakurt’un takımdan ihraç edilmesi isteğine kadar vardı söz konusu linç.

Kaybedilecek finalin ihalesini Ebrar Karakurt’a yüklemek için ellerini ovuşturuyorlardı. Öyle olmadı… A Milli Voleybol Takımımız finali kazandı. Kendilerini tebrik ediyoruz. Meselenin teknik tarafını uzmanlar uzun uzun değerlendirecektir. 

Bu final ile beraber ortaya çıkan farklı bir konuya değinmek gerekiyor. 

Türkiye’nin önde gelen sosyologlarından Prof. Dr. Sencer Ayata, BirGün Pazar eki için yaptığımız söyleşide AKP’nin dinci politikalarına rağmen kendi popüler kültürünü yaratamadığından, toplumun buna karşı yüksek direncinden bahsetti. 

Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın başarısını gururla izlerken, Sencer’in sözlerini anımsadım.

Takımın üstün yeteneklerinden, istikrarlı yükselişinden, ortaya koyduğu mücadeleden bağımsız olarak bir de kendileri için yapılan marş buna vesile oldu.

Marşın sahibi Tarkan, aranjörü ise Ozan Çolakoğlu…


Bu iki isim Türkiye A Milli Voleybol Takımı’nın tarihinin en büyük başarısını müzikleri ile taçlandırdı. Kupaya giden yolda oyuncularımıza belki de tahmin edemeyeceğimiz bir motivasyon sağladı. 

Tarkan, ayrıca takım sporlarında Türkiye tarihinin en büyük başarılarından birisinde de müzikal desteği ile rol oynamış bir sanatçımız. 2002 Dünya Kupası’nda A Milli Futbol Takımımız, dünya üçüncülüğüne erişirken, dillerde yine onun şarkısı yer alıyordu: “Arar buluruz izini / Bilirsin zır deliyiz biz / Hem yazında hem kışında nerde olsan seninleyiz / Bir oluruz yolunda / Haydi bastır gönüller coşsun / O kupalar sana helal / Al gel de buralar bayram olsun.”


Bu şarkının da aranjörü Ozan Çolakoğlu idi. 

Müzik dünyası kendisini yakından tanıyor. Ancak tanımayanlar için hatırlatmak gerek; Çolakoğlu, sahne arkadaşına bir şaka yaptı diye AKP yargısı tarafından hapse atılan Gülşen’in eşi.

Bir diğer örnek ise basketboldan verelim…

21. yüzyıla ilk damgasını vuran takım marşı Athena tarafından bestelenmişti: “On İki Dev Adam.” 

2001’de Türkiye’de düzenlenen Avrupa Basketbol Şampiyonası’na damga vuran bir marş olarak tarihe geçti. Türkiye, finalde Yugoslavya’ya yenilerek turnuvada ikinci olmuştu, ancak bu takımın başarısı ve “On İki Dev Adam” marşı toplumda bir heyecan ve mutluluk yaratmıştı.


Athena ve A Milli Basketbol Takımı denildiğinde hâlâ bu marş kulaklarda çınlıyor.

Gördüğümüz gibi; futbolda, basketbolda ve voleybolda tarihimizin en büyük başarılarını taçlandıran marşlarımız var. Bugün Türkiye’de milyonlar, bu başarıları adını andığımız şarkılarla beraber anıyor. Onlarda Tarkan’ın, Ozan Çolakoğlu’nun, Athena’nın imzası var…

Yani Cem Yılmaz’ın şakasında bahsettiği gibi “Türkiye’de bütün kötülükleri yapanlar” aslında bu ülkedeki herkesi ortak sevinçte buluşturan sanatçılar…

Onlara yönelik linç girişiminin ateşini fitilleyenler ise bir stand-up gösterisinde 2-3 cümleyle sarakaya alınacak tipler. 

Gelelim, günlerce başarılarını konuşacağımız Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı’na… Türkiye, siyasal İslamcı bir zihniyet tarafından çoraklaştırılmaya çalışılırken aslında en güzel mesajı onlar verdi. 

Tarkan, sanki 2002’deki şarkıyı onlar için söylemiş gibi: “Öyle sakin durduğumuza bakma / Habersizce kopan fırtınalara benzeriz!”