Sercan Meriç

sercanmeric@birgun.net

Marlen "Giderek büyüyen kaotik bir hale gelen bir ekonomik kriz var. Ekonomi yaşamımızın bütün detaylarını kökünden etkiliyor. İnsanların birbirleriyle olan ilişkisini etkiliyor. O yüzden bütün politik teorilerin kökeninde ekonomi var. O anlamda bir değişim, dönüşüm yaşıyoruz. Bunun üzerine politikayla örtülmeye çalışan bir düzenle karşı karşıyayız" diyor.

Sanatçı Güney Marlen BirGün’e konuştu: Nüktedan bir protesto

Müzisyen Güney Marlen, son albümü Sahibinden Satılık Şarkıcı’yı dinleyicileri ile buluşturdu. Müzik sektöründe albüm döneminin bitmeye başladığı bu dönemde Marlen, hem insan hikâyelerini notalarla buluşturdu hem de Türkiye’nin yaşadığı politik kaosu… Marlen ile son albümünü konuşmak için bir araya geldik.

Albümün ismi Sahibinden Satılık Şarkıcı ile başlayalım… Bu isme nasıl karar verdiniz?
Bu isim nüktedan bir protesto benim için… Günümüz dünyasında kültür endüstrisi içerisinde olduğumun ben de farkındayım ama sadece birçok konseptin istatistik ve para odaklı olması sanatçı psikolojisi için çok yorucu bir şey. Buna ufak bir sitem olsun diye bir şaka yapmak istedim. “Yok pahasına” diye de şarkıda devamı geliyor.

“Bir Müzisyenin Deliremeyişi” şarkısında geçiyor…
Kültür sanat dünyasında olan insanlar empati kurarak dinleyecektir o parçayı. Kültür sanat dünyasının içinde olmayan dinleyiciler de o şakaları içselleştirebilecektir. 

Aslında herkes şikâyetçi müzik endüstrisinin geldiği noktadan… Burada artık albümlerin çıkmayışı da konuşuluyor. Siz 15 şarkının yer aldığı bu albümde neyi anlatmak istediniz?
Bütün hikâyeyi özetlemek zor. Aşk şarkısı da var, politik şarkılar da… Şehirli insanın hayatına dair detaylar barındıran şarkılar da var. Tek bir cümleyle bir konseptten bahsedemem. Sahibinden Satılık Şarkıcı mottosu da birkaç şarkıyla alakalı. Günün sonunda bir insanın tek bir duygusu olmuyor hayatında… Bütün duyguları içeren konseptlerde parçalar var. Düzene küfreden bir şarkı da var, Ankara Gar Katliamı ile ilgili de bir şarkı var. O katliamla ilgili de bir şarkı yapmak istedim. Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı çünkü… Barış mitingi olmasından kaynaklı da anlamlıydı. Barış isteyenler öldürüldü orada. Çok uzun zamandır aklımdaydı böyle bir şarkı yapmak. 

Son yıllarda hem sanata hem de yaşama dair hissiyatınızda bu albüme nasıl bir yansıma oldu?
Giderek büyüyen kaotik bir hale gelen bir ekonomik kriz var. Ekonomi yaşamımızın bütün detaylarını kökünden etkiliyor. İnsanların birbirleriyle olan ilişkisini etkiliyor. O yüzden bütün politik teorilerin kökeninde ekonomi var. O anlamda bir değişim, dönüşüm yaşıyoruz. Bunun üzerine politikayla örtülmeye çalışan bir düzenle karşı karşıyayız. Bu krizin üzerini örtmek için kendi taraftarlarının gözünü kör edebilecek politikalar üretiliyor. Modern köleliğin temsili gibi… Kültür sanat dünyasını da çok etkiledi. Pahalılıkla beraber hak edişlerimiz azaldı. Ben ilk defa bir albüm yaparken bir stüdyo kiralamadım. Kendi evimde hallettim bütün süreci. Benim için pek maliyetli olmayan da bir iş çıktı. Kendi kendime loş bir ışıkta iyi hissettiğim akşamlarda bu albümü bitirdim. Albümdeki 3 şarkı spoken-word dediğimiz şarkı formundan uzak şekilde. İçimden ne geliyorsa onu yapma kararı aldım. Benim için de değişik bir süreç oldu. Derdini anlatan bir adam konuşuyor…

Albümde “Mahallesiz” isimli bir çalışma da yer alıyor. Mahallesiz bir müzisyen olmak nedir? 
Mahallesiz adında bir roman da hazırlıyorum. Aslında onun ufacık bir temsiliyeti de olsun istedim. Yüzde yüz mahallesiz olduğumu iddia etmiyorum. Ama bu tanımın müzik literatüründe geçmesini de istedim. Mahallesiz olmak bir sanatçı için önemlidir. Kendi benzerlerine tutunarak bunun kolay konforuyla yaşamaktansa kendi özünden vazgeçmemek önemli. Az insanla beraber olmayı tercih eden insan türlerini anlatıyor aslında… Roman karakterlerinde çok fazla mahallesiz var. Kişisel temsiliyetleri güçlü olduğu için dikkat çekiyorlar. Güzel bir kavram bence.

Bu albümde yaşamaya ve dünyaya şükran hali de söz konusu sanki…
Bu deprem süreciyle bu duygu bende oluştu. 6 Şubat depremleri çok sert bir süreçti. Herkes darmadağın oldu. Şu an unutulmuş gibi gözükse de hâlâ etkileri sürüyor. Bölgedeki halkın mental dünyası çok kötü durumda. Benim genelde pesimist bir dilim var. Bu sefer çivi çiviyi söker diyerek bana ve dinleyicilerime iyi gelecek şarkılar da yapmak istedim. Benim derdime benzer bir dert gördüğümde sanat eserlerinde tek başıma olmadığımı hissederim ve bu bana iyi gelir. O nedenle umutlu bir şarkı yazmak istedim. En azından dinleyicilerimi üzme hakkım yok diye düşündüm. “Güneşli Şu Günlerin Bulutlu Hep Yolları” şarkısında da bu etkiler var. Hayat böyle zaten… O kontrastlar arasında kendine referanslar buluyorsun ve bunu betimliyorsun. Kötü hissetmek de var iyi hissetmek de var… “Yaşamak Güzel Be” diye de bir şarkı var albümde. Aslında hiç benlik bir şarkı ismi değil ama bu ismi koymak için kendimi zorladım. Biraz kendimi de kandırdım, iyi de ettim! Yaşamanın bazen güzel olduğunu düşünmeye de ihtiyacımız var.