Saraylı fantezisi ve saire…
O haberi okumuşsunuzdur: Bertelsmann Vakfı’nın Dönüşüm Endeksi’nde Türkiye, ‘ılımlı otokrasi’ olarak sınıflandırılmış, ayrıca raporda 137 ülke arasında 77. sırada olan Türkiye için ‘de facto [fiili] diktatörlük’ nitelendirmesi de yapılmıştı.
Tesadüf değil tabii ki, haber yayınlanınca, sanki buna misilleme olarak, Canan Kaftancıoğlu’nun bir ifadesini tahrif eden Saraylılar da hemen “darbecileeer” diye çığırtmaya başladılar. Böylece ve aslında Saraylıların bir fantezisi de depreşmişti: Madem bize otokrasi diyorlar biz de darbe tartışmasını hararetlendirsek, interneti filan da kesip hazır sokağa çıkma yasağı varken şunları darbeci diye evlerinden tek tek toplasak ve hatta ah keşke cehapeyi filan da kapatsak. Zaten seçim olsa kaybedeceğimiz belli. Öyleyse? Tek çare muhalefetsiz seçim!
Efendim… Wikipedia artık yasal olarak serbest ya, oradan aktaracaklarımızın bir sakıncası yoktur sanırım: Otokrasi (Autocracy) antik Yunancadaki autós (self/Şahsım) ve krátos (iktidar, güç) kelimelerinden geliyor, yani otoritenin şahsa ait olanını anlatıyor. Tarihteki bazı Slav monarşilerinde, örneğin Çarlık Rusya’sında, çarlar resmen Otokrat unvanını da taşımaktaymışlar. Biliyoruz ki Lenin’in yazılarında bu yüzden Çarlık için hep Otokrasi nitelemesi kullanılır.
Ama Wikipedia kafa buluyormuş gibi bir açıklama daha yapıyor: Otokrat deyimi, ‘otomatik’ veya ‘otomobil’de olduğu üzere, insan rolüne ihtiyaç duyulmadığını ifade eden ‘oto-’ önekindeki anlamla karıştırılmamalıymış. Yine de Otokrasi konusunda uzun uzun bilgi veriyor.
Wikipedia’nın Türkçesi Vikipedi ise manidar şekilde konuyu birkaç cümleyle geçiştirmiş ve şöyle demekle yetinmiş: “Otokrasi, monarşinin bir çeşididir. Yönetici, bütün siyasî yetkileri tek başına elinde bulundurur. [Vay vay!] Fakat monarşinin aksine yönetim miras yoluyla kalmamış, kişi tarafından ele geçirilmiştir. [Bak sen!] Otokrat (buyurgan) rejimlerin temel özelliği, yönetimlerin halk adına karar vermesi, kendine göre iyi, doğru ve güzel olanları dayatması, buna karşın halkın sorunlarını çözümlemeyi de üstlenmesidir.[Vikipedi işte şimdi zevahiri kurtardı!]”
Hepsi bu kadar! Ama anlayana yine de çok şey anlatmış oluyor elbette.
(“Yaşasın, bu hafta içinde korona geçmeyen bir yazı yazıyorum” demek isterken bile bunu diyebilmek için o kelimeyi kullanmak zorunda kaldım! Gerçi konuyla alakası da var: Korona, artık öğrendik, taç kelimesinden geliyor. Tarihte otokratlar korona takıyordu, şimdiki otokratlar –Trump, Johnson, Putin ve saire– koronaya takılıyorlar.)
Öte yandan her ne kadar ‘de facto diktatörlük’ denilse de, Bertelsmann Vakfı’nın Dönüşüm Endeksi’ndeki ‘ılımlı otokrasi’ ifadesi bir tuhaf değil mi? Ilımlı İslam’dan sonra bir de ılımlı otokrasi çıktı başımıza. Yıllardır Siyasi İslam’ın ılımlısı olmaz kardeşim diye yazıp durmuştuk, şimdi de otokrasinin ılımlısı olur mu olmaz mı diye tartışmayacağız tabii ki. Bakınız: Wikipedia ve hatta Vikipedi.
Kaldı ki, bu tür ılımlılık zırvalarına rejimin Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla bile otomatik olarak tekzip gönderilmiyor mu?
Ayrıca Wikipedia da kutsal bir metin değil ki, onun da yanıldığı bir nokta var: Yok efendim neymiş, Otokrat deyimi, ‘otomatik’ veya ‘otomobil’de olduğu üzere insan rolüne ihtiyaç duyulmadığını ifade eden ‘oto-’ önekindeki anlamla karıştırılmamalıymış. “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla” diye otomatiğe bağlanan bir rejimde yaşıyoruz işte!
Ama bunca lafı da bir yere bağlamama gerek yok değil mi? Okuyucunun içgörüsüne güvenmek lazım, zaten o gereken yere bağlamıştır.