Kasım ayı içerisinde tüm öğretmenlere “Türkiye Maarif Vakfı’nın düzenlemiş olduğu Türkiye Eğitim Zirvesi’ne katılacaklarıyla ilgili kayıt formunu doldurmaları gerekmektedir” yazısı iletildi.

Türkçe Olimpiyatları’nın Türkiye Eğitim Zirvesi’ne “evrildiği” süreçte değişen yalnızca tarikat, vakıf, dernek, etkinlik isimleri. Türkiye Maarif Vakfı 52 ülkede faaliyet yürütüyor. Yoksulluğun kıskacındaki çocuklara ücretsiz okul yemeği için ayrılmayan bütçe, Maarif Vakfı’na 2022’de 1 milyar 871 milyon, Ocak-Mayıs 2023 döneminde ise 2 milyar 325 milyon olarak aktarıldı.

Bir devlet vakıf kurabilir mi? Neden vakıf kurmaya ihtiyaç duyar? Vakıf, vakfetmek kişinin gelirini, mülkünü kamu yararına sunması iken halkın emeği, bütçesi nasıl vakıf adı altındaki yapılara aktarılabilir? Vakfın herhangi bir organında görevli kişiler nasıl bu denli geniş hak ve yetkilere sahip olabilir? Yurtiçi ve yurtdışı taşınmazlar vakfa nasıl bedelsiz aktarılabilir? Yönetimini cumhurbaşkanının belirlediği, mütevelli heyetinden birinin yerinin boşalması durumunda yeni kişiyi de heyetin belirleyeceği, iktidar değişse dahi mütevelli heyetinin değişmeyeceği sonsuz yetkilere ve mali güce sahip bir yapı.

∗∗∗

Türkiye Eğitim Zirvesi’ne katılan Milli Eğitim Bakanı Tekin konuşmasında kuruluş fikrini 2013’te gündeme getiren kişi olduğunu belirterek “Türkiye yüzyılını başlattığımız dönemde kendi referans değerlerimizi, kendi tarihimizi, kendi toplumsal, insani değerlerimizi referans alan yepyeni bir eğitim felsefesi inşa etmek durumundayız” diyor. Eğitimin laik, kamusal niteliği evrensel ilkelerine ilişkin tek bir vurgu yok, inşa edilecek olan “kendi” değerleri…

Müfredat değişikliğinin hayata geçirileceği önümüzdeki günlerde yapılacak olanlar tek tek açıklanıyor. 19. Milli Eğitim Şurası’nda ‘ecdat’, ‘manevi eğitim’, ‘milli eğitim’ konularının esas alındığı değerler eğitiminin okul öncesinden başlayarak müfredatın omurgası olması, ilkokulda zorunlu din dersi, okul öncesinden başlayarak karma eğitimin kaldırılması gündemi tartışmaya açıldı.

∗∗∗

Okul öncesine zorunlu din dersi konulması ve okul öncesinde yemek öncesi dua okunması gibi öneriler komisyon tarafından oy çokluğu ile kabul edildi.

İlkokul 1, 2 ve 3. sınıflara zorunlu din dersi getirilmesi, ağırlıklı olarak “dini içerikli” değerler eğitiminin okul öncesinden itibaren eğitimin bütün kademelerinde verilmesi yönündeki karar önerileri üzerinde yoğun tartışmalar yaşandı.

İlkokul 1, 2 ve 3. sınıflara da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin konulması, ortaokulda hafızlık eğitimi alacak öğrenciler için ara verme süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması ve ara verilen sürelerde öğrencilere dışarıdan sınav hakkı verilmesi, değerler eğitimine öğretim programlarında etkin bir şekilde sarmallık anlayışıyla yer verilmesi karar altına alındı.

∗∗∗

Türkiye Eğitim Zirvesi’nden birkaç hafta önce 31 Ekim’de ise TOBB Türkiye Eğitim Meclis gerçekleştirildi. Milli Eğitim Bakanı Tekin, Eğitim “Zirvesi” konuşmasında “Özel okulların oranını %20’ye çıkarmayı hedeflediklerini, 2013’teki çalışmalar sonucu meslek liselerinde sektördeki donanımlı insanların ders vermesinin önünü açtıklarını, 2016’da ise staj için işletmelere giden öğrencilerin sigorta giderlerinin kamu tarafından ödenmesi sürecini başlattıklarını, öncelikle özel okulların boş kontenjanlarının kamu okulları, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kullanılmasıyla ilgili bir çalışma yürüttüklerini, pandemi, deprem gibi nedenlerle sekteye uğrayan özel okul sahiplerine teşviklere kaldıkları yerden devam etme eğiliminde olduklarını” söyledi.

TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu da “İlk temellerini sayın Bakanımızın attığı şekilde mesleki eğitimde kamu özel sektör birlikte çalışmaya başladık. Bakanlığımızla imzaladığımız Mesleki Eğitim İş Birliği Protokolü ile Türkiye genelindeki 128 meslek lisesini Bakanlığımızın destekleriyle TOBB ve oda borsalar olarak birlikte yönetiyoruz” dedi.

Eğitimi, okulları, tarikatlarla sermayenin kol kola yönettiği, laik, eşit, parasız, kamusal eğitim için ayrılmayan kaynakların geçmişten daha da büyük bir hızla patronlara, şirketleşmiş tarikatlara aktarılacağı, müfredat değişikliği ile laik, kamusal eğitimin son kırıntılarının da yok edilmesinin amaçlandığı günlerde bizleri nelerin beklediği çok açık.

Bir rejim inşasını örenler varlıklarının gereğini yapıyor.

Bizim meselemiz ise bu memleketin ilerici, aydınlık, devrimci güçleri olarak laiklik, kamusallık mücadelesini büyütme meselesi.