Warcraft için kötü film demek doğru olmaz ancak iddia ettiği gibi efsane bir serinin başlangıcı gibi duramadığı da aşikâr. Filmin bu arada kalmışlığı eleştirmenlerle oyun fanlarını cepheleştirmiş durumda. Warcraft’ın açtığı bu yeni kapıdan girin derim

Orta Çağ ambiyanslı insanların yedi kıtasından biri olan Azeroth geçen yepyeni fantastik serinin ilk bölümü Warcraft’ı, vaat edildiğinden on sene sonra beyazperdede izledik. Blizzard Entertainment tarafından üretilen ve efsaneleşen Warcraft oyununun sinema uyarlaması olan bu ilk filminin konusu Orclar ve insanlar arasındaki savaşa odaklanmakla yetinmiş.

Başlangıç için makul
sonucta-oyun-oynamiyoruz-144975-1.

Tabii senelerdir ciddi bir fan kitlesi edinmiş çok popüler bir oyunu sinemaya uyarlamak çok zor. Üstelik seneler içinde çok katmanlı, geniş ve derin bir evrene dönüşmüş olan Warcraft gibi içerisinde yüzlerce hikâye, ırk, karakter ve savaş olan bir evrenin ilk başlangıç filmini, oyunu bilen ve bilmeyen insanlara sunmak daha da zor iş olsa gerek. İngiliz genç yönetmen Duncan Jones bu işin altından nasıl kalkmış derseniz cevabım, bence olabilecek en makul şekilde, olur. Disney, Fox, Paramount, Sony, Fox, Universal, Warner Bros arasındaki fantastik bilimkurgu filmleri rekabeti yüzünden “x tekrar uyanıyor” “x ve y birleşiyor” “z geri dönüyor” gibi başlıklarla her geçen gün birbirine daha fazla benzeyen fantastik dünyalardan ve karakterlerden sıkıldıysanız Warcraft’ın açtığı kapıdan girin derim.

Azeroth Aslanı

Bu geniş evrene başlangıç yapabilmenin getirdiği büyük zorunluluklar aslında filmin süresi biraz daha uzun tutularak atlatılabilirdi. Her ne olursa olsun bazı önemli karakterleri daha iyi tanıyabilmeli, en azından geçmişlerini hakkında biraz daha bilgi sahibi olabilmeliydik. Sonuçta oyun oynamıyoruz. Böylece bu bölümdeki önemli karakterlerin ilişkileri bu denli hızlı ve yüzeysel geçiştirilmiş gibi durmazdı. Örneğin Lothar’ın Gorana ve kendi oğlu ile olan ilişkisi çok aceleye getirilmiş. Azeroth Aslanı diye de anılan krallığın şövalye şampiyonu olan Lothar, Orcların Azeroth’u işgal ettiği saldırılardaki kilit adamlardan biri, son derece güçlü ve karizmatik bir lider. Bu denli önemli merkezi bir karakterin daha detaylı ele alınması gerekirdi. Ancak şunu eklemeliyim bir fenomene dönüşeceğini düşündüğüm Travis Fimmel, Lothar karakteri için çok uygun bir seçim olmuş, sadece keşke o meşhur tımarhane gülüşünü biraz daha kıssaymış bu film için.

Yeşil sıska

Lothar’ın arkadaşı da olan büyücü Medivh’in çırağı Khadgar rolündeki Ben Schnetzer ve Garona rolündeki Paula Patton filme en yakıştıramadığım iki isim oldu. Khadgar’ı her gördüğümde ve kendisi büyü yapma hareketlerine her giriştiğinde sinemada büyük bir prodüksiyon izlemiyormuşum da televizyonda yaramazlıklar yapan genç büyücü Merlin’in dizisini izliyormuşum gibi geldi. Halbuki bu yeni dünyaya ısınma turları attığımız bir filmde önemli görevi olan birisinin seyirci tarafından daha sahiplenebilecek bir karakter olması gerekirdi. Bunun dışında beğenmediğim yeşil makyajı ile tam animasyon gibi duran Garona orijinal tipe daha uygun olarak daha kaslı bir kadın oyuncu tarafından canlandırılmalıydı. Bu sıskalıkla o güç gerektiren hareketleri yapması kadar komik bir şey olamaz. İnsan-Orc melezi sanılsa da aslen bir yarı Orc - yarı Draenei olan bu karakterin de geçmişi derin; bir tecavüz çocuğu oluşu, suikastçı ve casus oluşu vs... ancak bizim için şimdilik önemi bu ilk savaşta unutulmaz büyük hareketi yapan kişi olması. Lothar ile arasındaki hiç ilginç olmayan yakınlaşmanın tez zamanda es geçilmesi umuduyla.

Fanlar kızgın

İlk filmde savaşa odaklanılmış ve açıklamalar bir sonraki bölüme bırakılmış olabilir. Oyunla ilgili her ayrıntının yer aldığı Wowwiki’den okuduğum kadarıyla bu evrenden çıkacak her filmde bu kısalıkta ilerlersek daha onlarca film çıkar. O yüzden yönetmen ve senaristlerin işleri zor. Üstelik dışarıda gözlerinden ateş püsküren oyun fanları herkese saldırmak için bekleyedururken. Warcraft için kötü film demek doğru olmaz ancak iddia ettiği gibi efsane bir serinin başlangıcı gibi duramadığını söylememek de doğru olmaz. En azından sağlam ve akılda kalıcı bir film müziği ile seriye giriş yapamamış olması bile filmin handikaplarından biri. Filmin bu arada kalmışlığı eleştirmenlerle oyun fanlarını cepheleştirmiş durumda. Düşünün o kadar devasa bir hikâye ki yazıda daha Orclardan bile bahsedemedim! Sonuç olarak bu çok karışık ve çok ırklı evrene her şeye rağmen makul bir başlangıç yaptığını düşündüğüm yönetmenin ‘daha durun! hikâye yeni başlıyor!’ dediğini duyar gibiyim. Ama ikinci filmi kime çektirirler bilemem.