Bizler evimizde otururken Suavi ayağında sarı çizmeleri, sırtında sarı fosforlu yeleğiyle hepimizin içini ısıtmadı mı? Helal olsun be dedirtmedi mi?

Suavi ve dostlar yerleşkesi
Fotoğraf: Twitter/@Suavi_Suavi

26. Altın Güvercin Şarkı Yarışması’nda jüri üyeliği yapmak için geldiğimiz Kuşadası’nda sevgili Ahmet Güvenç ile müzikten, geçmiş günlerden, kaybettiğimiz değerli müzisyenlerden söz ederken telefonumunun ışığı yandı.

Ahmet’le Ertan Anapa’dan, Tanju Okan’dan, Muzaffer Uludağ ve Gökhan Abur’dan söz edip onların ne kadar iyi birer şarkıcı olduğunu ve seslerinin kendilerine has karakteristik özelliğini konuşurken Gökhan Abur’u kaybettiğimizi okudum gelen mesajdan. Belki bir çoğumuzun hava durumu sunucusu ve meteoroloji uzmanı olarak tanıdığı Gökhan Abur çok ama çok iyi bir yorumcuydu.

Lise yıllarında başladığı müzik serüvenini İstanbul Teknik Üniversitesi Yüksek Meteoroloji Mühendisliği’nde okurken de İstanbul’da sürdüren Abur’un bugüne kadar toplam 14 adet 45’lik plağı ve “Birgün Karşılaşırsak” isimli bir de albümü vardır. 1960’lı yıllarda başladığı aktif müzik yaşantısına 80’li yıllarda son veren Gökhan Abur son yıllarda yakın arkadaşlarının da yer aldığı “Kargalar Kafeste” isimli grupla müziğe yeniden bir başlangıç yapmıştı. Yattığı yer incitmesin…

Hepimiz birer birer bu alemi terkedeceğiz. Önemli olan arkamızda nasıl bir geçmiş, çocuklarımıza nasıl bir miras bırakacağımız. Birkaç gündür yakın dostum Suavi ve Hatay Samandağ Belediye Başkanı arasında yaşananları biraz da ibretle okuyorum.

Suavi; hatırlayacaksınız 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinin hemen ardından bölgeye ulaşmış, yöre halkı ve dışarıdan dayanışmaya gelen vatandaşlarla örnek bir çalışmaya imza atmıştı. Bu organizasyona da dilinden düşürmediği “dost” sözcüğünden esinlenerek “Dostlar Yerleşkesi” adını koymuştu.

Öncelikle çok kısaca nasıl bir organizasyona imza attı Suavi ve dostları onu hatırlayalım.

Depreme Diyarbakır’da verdiği konser sonrası kaldığı otelde yakalanan Suavi, vakit geçirmeden Adana’dan aldığı battaniyelerle Hatay’a ulaşır. Aldığı arama kurtarma eğitimlerinin de yardımıyla  çok kısa bir süre içerisinde organize olur ve hemen bir çadır kent kurmaya girişir. Serinyol’da kurduğu bu çadırkentte soğuğa dayanıklı çadırlar, profesyonel bir mutfak, duşlar, tuvaletler depremzedelerin en acil ihtiyaçları için anında kurulur. Ardından düzenli sağlık taraması, ilaçlama yapılır ve mart ayından itibaren de her gün 1000 kişiye yemek çıkar. Dostlar Yerleşkesi’nde çocukların da bu travmayı en az hasarla atlatabilmeleri için pedagojik destekler sağlanır.

Eğitimin aksamaması için ücretsiz internet hizmeti verilir ve gönüllüler eliyle tabletler dağıtılır. Suavi ve dostları bu organizasyonda o kadar başarılı olur ki ikinci bir çadırkentin kurulması için kolları sıvarlar ama bu kez Samandağ Belediye Başkanı’nın tepkisiyle karşılaşırlar. Hem de “Suavi bize tahsis edilen konteynırlara el koydu” gibi bir  suçlamayla. Samandağ Belediye Başkanı sayın Eryılmaz’ı hiç tanımadım ama Suavi’yi iyi tanırım. Suavi inanılmaz çalışkan, disiplinli, hakkaniyetli ve titiz biridir.

Sahne hayatında da öyle, özel hayatında da. Kavgadan hiç çekinmez ama sorunları konuşarak, tartışarak bir uzlaşma kültürü içerisinde çözmeye çalışır.

Suavi yaptıklarıni bir gösteriye dönüştürmeyen, bu toplumsal dayanışmadan nemalanmayı aklının ucundan bile geçirmeyen  biridir. Bunun için yıllardır hepimizin sevdiği biridir o. 70’li yaşları geride bırakmasına, birtakım sağlık sorunlarıyla boğuşmasına rağmen önceliği ailesinden sonra “Dostlar Yerleşkesi” olmuştur bu dönemde.

İktidar sahiplerinden beklentimiz -muhalefet de iktidara dâhil diyelim, Atilla İlhan’a bir selam çakalım- bazı isimleri polemiklerden uzak tutalım.

Suavi’nin deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza iyilikten, dostluktan, yardımdan, moralden başka sunduğu, sunacağı ne olabilir ki?

Bizler evimizde otururken Suavi ayağında sarı çizmeleri, sırtında sarı fosforlu yeleğiyle hepimizin içini ısıtmadı mı? Helal olsun be dedirtmedi mi?

Sayın Eryılmaz, Suavi’nin kahve içerek yüzyüze konuşma talebini geri çevirmeyin.

Zaten kutuplaşmadan hepimiz çok yorulduk ve bunun kimseye yararı yok.

Özellikle de bizlere. Kalın sağlıcakla…