Dünyanın çivisi mi çıkıyor? Önce Kuzey Afrika ve Ortadoğu, ardından Yunanistan filan derken...

Dünyanın çivisi mi çıkıyor? Önce Kuzey Afrika ve Ortadoğu, ardından Yunanistan filan derken... Güm! Atlantik ötesi de patladı. “Wall Street’i İşgal Et” eylemlerinin devamı olarak Cumartesi günü 83 ülkenin 1441 kentinde on binler sokaklara döküldü.

Türkiye’de ise 8 Ekim Ankara mitinginde tepkiler dile gelmişti, sadece Kürt muhalefetinin gündeme damgasını vurduğu bir ortamda bu bile umut vericiydi. Bizdeki durum elbette Wall Street İşgalcilerininkinden daha vahim. Alın işte son zamlar... Ama gündemde elbette can alıcı Kürt sorunu varken, zamlara tepki göstermeye bile sıra gelmiyor mu diyeceğiz?

Böyle bir ortamda sol hareket, daha doğrusu sosyalist hareket bir arayış içinde. Aslında solun, sosyalistlerin farklı kesimleri “Ne Yapmalı?” sorusuna aynı cevabı veriyor: Örgütlenmeli! Demek ki mevcut örgütlenmeler de yeterli değil...

Ama nasıl örgütlenmeli?

Sosyalist hareket bu bakımdan da bir arayış içinde... Mesela bazı sosyalist kesimler, bireyler Kürt hareketiyle birlikte, onun gösterdiği doğrultuda örgütlenmeyi seçtiler. Bu bir politik ve ideolojik tercih. Şimdiden doğru ya da yanlış diye tartışmak yerine, “başarılar” dilemek gerekir: Yolları açık olsun...

Mademki sol, sosyalist hareket bir arayış içinde; her odak, her müfreze kendi anlayışını, tercihini ortaya koysun, bunları hayatta test etsin. En başarılı ve kalıcı tarzlar, işe yarayan tarzlar olarak, karşılıklı etkileşim ve tecrübe birikimiyle bir bütün olarak sol hareketin yeniden üretimine katkıda bulunmuş olur, hayatın reddettikleri zaten yine pratik tarafından tasfiye edilir...

Bu minvalde, var olduğu kadarıyla sosyalist hareketin ana gövdesini oluşturanlar arasında yer alan ÖDP dâhil diğer yapılanmalar kendi bağımsız tercihleri doğrultusundaki arayışlarını sürdürüyorlar.

Arayış içinde olmak, elbette ne yapacağını bilmemek değil. Bunun cevabının örgütlenmek ve mücadele içinde örgütlenmek olduğu besbelli olduğundan, “Ne Yapmalı?” sorusu kadar önemli soru “Ne Yapmamalı?” şeklinde de kendisini dayatıyor.

Mesela? 30 yıl önce 12 Eylül mahkemelerinde şöyle demiştim: “Örgüt kurmakla suçlanıyoruz. Tarih bizi suçlayacaksa faşizme karşı örgütlendiğimiz için değil yeterince örgütlenemediğimiz için suçlayacaktır. Evet, aslında bizim suçumuz örgüt kurmak değil örgüt kuramamaktır.”

Öyleyse? Şimdiki kuşak kesinlikle bu sözleri söylemek durumunda kalmamalıdır. Çünkü “2010 referandumunun 12 Eylülcüleri” de karşısına çıkan her muhalifi yine örgüt üyesi olmakla suçluyor!

Devrimciler “örgüt kurmak suçunu” işlemeye devam ediyorlar.

Hatırlarsınız bir zamanlar “yasal parti mi yasa-dışı parti mi” tartışması yapılırdı. Şimdi ellerindeki yasalarla, devrimcilerin yasal zemindeki mücadeleleri dahi yasa dışı sayılıyor, yasalar sosyalistleri dışlıyor, onların gözünde sol zaten yasa dışı! Kaldı ki bir ülkede kapitalizm yasal ise, ona boyun eğmeyen, ehlileşmeyi reddeden her sosyalist itiraz yasa dışıdır. Yani sosyalist cenahtan hiç kimse “yahu ben legal bir partiyim, bana bir şey yapmazlar” diye kendisini kandırmasın. Azığımızı, soluğumuzu ve umudumuzu uzun tutmaktan başka bir yolumuz yok!

Geçen hafta Cahit’le (Akçam) muhabbet ederken, “Devrimci Yol’u en kısa nasıl ifade edebilirsin?” diye sormuştu. “İsmiyle müsemmadır” diye cevap verdim. Bu cevabı verirken, zihnimde aynı anda başka bir cevap oluştu: Devrimci Yol tamlamasındaki “Yol” sadece yürünen yol değil ki, bu “yol, yordam” anlamına da geliyor. Yani örgütlenme dâhil, mücadele dâhil, giriştiğimiz her işi bu şekilde, devrimci bir yolla, yordamla ele aldığımızda, şu berbat dünyadan bir çivi de biz koparırız, bu çiviyi de zalimlerin tabutuna çakarız.

Çünkü “tek yol devrim”in sokaktaki anlamı belli: Batsın bu dünya! Borsaların, patronların, hacıağaların, küflü, çürümüş, zalim dünyası batsın!

Wall Street, Amerikan finans kapitalinin, yani küreselleşmenin, emperyalizmin kalbinin attığı yer ve “Street” cadde demek, yol demek. Tek cadde, tek yol yine devrim. Ve şimdi Wall Street dâhil, her yol devrim; her patika, her yamaç, her sokak, her fabrika, her dağ, tamamı devrim. Ezgi’nin Günlüğü “bu yol sana çıkıyor” diyordu ya, bütün yollar devrime çıkacak, 83 ülkede 1441 kentin sokaklarında yola koyulmuş olduk belki de...