Bu bölümde ‘sözde’ kötü olanın tarafındayım. En azından meraktan, insanlığı yok etmek için bu kadar yanıp tutuşan ‘sözde’ kötülerin zaferi sonucunda neler olacağını artık bir filmde görmek istiyorum

Serinin ikinci üçlemesinde Bryan Singer, X-Men çizgi romanının en güçlü karakteri olan Apocalypse karakterini filme dahil etmiş. Mutantların atası diyebileceğimiz ilk mutant, en gözde özelliklere sahip mutantların güçlerini kendinde toparlamaya çalışarak dünyaya hükmetmeyi ve tüm insanlığı yok etmeyi amaçlıyor.

Apocalypse’i sevdim

Apocalypse karakterini Oscar Isaac’in canlandırmasından mıdır bilmem ama Eski Mısır tanrılarına benzeyen Apocalypse’in tavrını, konuşmasını son derece ikna edici ve güven verici buldum. Ben mutant olsaydım Apocalypse’in tarafında olurdum. Ortaya çıkar çıkmaz şunları söylüyor kendisi; ‘Ey insanlar iyi bir dünya kuramadınız, her şeyi elinize yüzünüze bulaştırdınız, korkunç politikalarınız sonucu dünyayı savaşa, kana boğdunuz. Bu sebeplerden dolayı insanların topyekün yeryüzünden silinmeyi hak ettiklerini düşünüyorum. Bunun için de hor gördüğünüz güçlü mutantları toparlayacağım ve dünyayı başınıza yıkacağım.’ Halihazırda gerçek hayatta bunun için bir uzaylı saldırısı bekleyen benim gibi düşünenler için adeta bir ilaç oldu kendisi. Teşekkürler Apocalypse. Belki bende bir sorun vardır ama ben bu bölümde ‘sözde’ kötü olanın tarafındayım. En azından meraktan, insanlığı yok etmek için bu kadar yanıp tutuşan ‘sözde’ kötülerin zaferi sonucunda neler olacağını artık bir filmde görmek istiyorum. Belki bir bildikleri vardır. Belki dünya bu haliyle gerçekten de yok edilmeyi hak ediyordur.

Apocalypse ve Magneto

x-men-apocalypse-ben-mutant-olsam-140172-1.

Azınlık olarak insanlardan zulüm üstüne zulüm görmelerine, defalarca yarı yolda satılmalarına rağmen, insanlar ve mutantların beraber mutlu yaşamayı öğrenebileceklerine dair geliştirilen bir savla, bu filmde de düşmana karşı savaşıyor herkes. Professor Charles Xavier’in başını çektiği bu sav, pragmatik liberal insanlar ve hümanist mutantlar tarafından destek görüyor ve ataları Apocalypse’e meydan okuyorlar. Oysaki Apocalypse tanrı kompleksine kapılmış ve güce tapan bir karaktere hiç benzemiyor. Tam tersi mutantlar için erdemli bir doğruyu hedeflediği izlenimi veriyor. Yani Magneto gibi kompleks kaynaklı garip bir öfke ile insanlardan intikam almak istemiyor. Kaldı ki Magneto sürekli taraf değiştiren ve tabiri caizse sürekli adam satan birisi. Benim için ne kahraman ne de anti kahraman olmayı başaramamış birisi.

İki Yetenekli Genç

Mystique (Jennifer Lawrence), Magneto (Michael Fassbender) ve Xavier (James McAvoy)’in 80’li yıllarından başlıyor film. Apocalypse’in uzun uykusundan uyanmasıyla film çok bildik bir konu denklemine hızla oturuyor ve kötü addedilen bir mutant dünyayı ele geçirmek istiyor. Filmde gidişat şöyle; dağınık haldeki kahramanların toparlanması, yeni kahramanları tanıtımı, kötü kahramanın kendi kötü ekibini toplaması, araya yerleştirilmiş bir iki hoş sürpriz sahne ve ardından her şeyin etrafta uçuştuğu CGI efektlerinin coştuğu büyük savaş. Filmin sürprizlerinden biri Hugh Jackman’ın Wolverine cameosu. Bu gösteriyor ki Jackman için bu sefer para ayrılabilmiş. Gerçekten X-Men izlediğini hissettiren ender sahnelerden biri olduğu için önemli. Ve hiç şüphe yok ki ‘Sweet Dreams’ eşliğinde gerçekleşen Quicksilver sahnesi filmin en güzel dakikalarıydı. Tekrar tekrar izlenebilir. Film iki genç yeteneği resmen müjdeliyor gibi. American Horror Story’nin demirbaşlarından olan Evan Peters (Quicksilver) ve Game of Thrones’dan Sophie Turner (Jean Grey) filmin en göze çarpan başarılı oyuncuları. Her ikisinin de bundan sonra tek başlarına büyük bir filmi omuzlayabileceklerinden eminim.

Lawrence’ın Hükmü

Filmin en popüler ismi olan Jennifer Lawrence’ın varlığı bu bölümde kendini iyice hissettiriyor. Özellikle senaryoda bunun için oldukça uğraşılmış. Bildiğimiz üzere Mystique bin bir şekle girme özelliği ile ajan olarak kalması daha uygun karakter. Fakat Lawrence’ın varlığı ile bu karakter kahramanlaştırılmaya çalışılıyor. Ancak bu çaba hem göze batıyor hem de nafile sonuçlanıyor. Film, Mystique’i mutantları insanların elinden kurtarırken gösteren havalı bir sahne ile konuya giriyor. Bu sahne ile Lawrence’ın koskoca seriyi domine edeceğini anlıyorsunuz. Hollywood’un Lawrence sevgisini planlı ve abartılı bulsam da bundan kurtuluş olmayacağını da biliyorum. Hikâyenin ikinci plana atıldığı daha çocuksu Marvel dünyası ile arasındaki mesafeyi korumayı başaran biraz daha yetişkin biraz daha karanlık bir seri filmi.