DERSİMİZ Antropoloji, Felsefe, Matematik, Psikoloji, Sosyoloji ve daha... ne olsun? 

KONUMUZ İşlemediklerimiz  

Dıranas’ın “Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir” dizesi yalnızca “Olvido” şiirini değil, söylenmemiş aşkları da süsler, güzelleştirir, bambaşkalaştırır. Ona özenerek yazdım mı yoksa düşündüm mü, unuttum, “işlenmemiş suçun güzelliğiyledir” diyesim olmuştu. Olur böyle şeyler. İşlenmemiş suçlara ne diyorlar bilmiyorum ama işlenmiş suçlara aşk diyoruz! 

İşlenmedik derslere getireceğim sözü. Burada izin verirseniz kısaca “şahsım olarak kendim”den söz etmek arzusundayım, fakat “sen” diyerek! Sen, Lise 2’ye giderken sosyoloji okumayı, ODTÜ’yü seçmeyi ve devrimci bir sosyolog, akademisyen olmayı düşle, sosyolojiye gir, ODTÜ’de oku, devrimci ol, gelgelelim akademisyen olama, onun yerine böyle sosyoloji, siyaset soslu yazılar yaz, adını Yardımcı Ders Kitabı 101 koy ve fakat 100.’sünü yazmakta olduğun, haftaya son yazı, bu kitapta yukarda adı geçen derslerin tek bir satırla olsun bahsi geçmesin! Olacak şey mi? Olmayacak şey değilmiş ne yazık ki! Antropoloji, Felsefe, Matematik, Psikoloji, Sosyoloji ve daha... ne olsun? Tasavvuf, Dil, Yazarlık, Şiir, Tabiat hepsi kaldı! 

Daha doğrusu ben bu derslerin hepsinden sınıfta kaldım, daha bilmediklerim, aklıma gelmeyenler de vardır ama bu kadarı bile yeter sınıfta kalmama! İnsan Hakları ve Demokrasi dersine gelince, ondan sınıfta kalan yalnızca ben değilim, cumhuriyetin birinci yüzyılında yaşayıp da o dersten geçen herhalde milyonda bir sayılır, bu da hepimizin ayıbı, utancı sayılır en hafifinden! 

Şimdi hepsine kısa kısa değinmek olur mu, olmaz, eksiğini bilmek olsun, belki başka bir yerde, yazıda borcum olsun. Öyleyse bu yazı da söz konusu derslerle ilgili kimi ad ve kitap önerileri yazısı, dersi olsun. Okuduğum ve antropoloji başlığını taşıyan son kitap çok değerli hocamız Prof. Dr. Zafer Toprak’ın Cumhuriyet ve Antropoloji’si (İş Kültür Y.,2021) oldu. Hocanın da son okuduğum kitabı oldu ne yazık, oysa Cumhuriyetin 100. Yılı için kitaplar hazırladığını duymuş ve merakla beklemeye başlamıştım. 

Müthiş bir kitap, sahiden de cumhuriyete armağan ancak böyle eleştirel yapıtlarla olur ve devridaim olsun Zafer Hoca gibi sessiz, çalışkan, kapsamlı yapıtlar üretip sonra oyalanmadan başka çalışmalara girişen alçakgönüllü düşünce ve biliminsanlarıyla olur. ‘Önsöz’ünde dediği gibi, Cumhuriyet ve Antropoloji, “Tanzimat sonrası Türkiye’sinin geleneklerle, inançlarla arasına mesafe koyarak aklın yönlendiriciliğinde bilimsel düşünceye yolculuğunun öyküsü”. Ama ne öykü! Yepyeni bir coşkuyla, Cumhuriyetle, Türkiye’nin kendi “yeni insan”ını inşa ettiği, iki Dünya Savaşı arası yılların öyküsü. Bugün özlemle hatırlanan Cumhuriyet’in ilk yıllarının, devrimci yıllarının ve o yıllarda gerçekleştirilen bilimsel ve kültürel devrimin öyküsü. Mu Kıtasından Güneş-Dil Teorisine, Alp Adamından Alacahöyük’e, efsanelerin, tartışmaların belgeleri ve kaynaklarıyla sunumu. 

Sosyoloji okumalarımın en yenisi de Pierre Bourdieu’nun Sosyolojiyi Düşünmek (çev. Aslı Sümer, Metis Y., 2023) kitabı oldu. Akademik Aklın Eleştirisi’ni de(2016) yapan Bourdieu kültür sosyolojisine yaptığı katkılarla da önemli bir düşünür. Önceki kitabından aklımda kalmış, felsefenin sorması gerektiği halde sormadığı soruları sormaya karar veriyor ve soruyor. Skolastik aklın eleştirisinden aklın tarihsel temellerine pek çok soru ve yanıt çabası. Sosyolojiyi düşünürken de “Düşünümsellik” kavramını kullanıyor ve “düşünümselliğe dönüş”ü öngörüyor. İlk Karşı Ateşler’ini okumuştum, “Neoliberal İstilaya Karşı Direnişe Hizmet Edecek Sözler” söyleyen Bourdieu ile bugünlerde yeniden anımsanan Edward Said’in tutumları arasında benzerlik bulmamak olası değil. İkisi de sahada da olan düşünce insanlarıydı. Biri Cezayir’de, biri Filistin’de. Bazen sözle taşlayarak bazen taşa söz vererek! 

Spinoza’nın Sevinci Nereden Geliyor? Prof. Dr. Çetin Balanuye’nin kitabı(Ayrıntı Y.). Felsefeci Balanuye altbaşlık olarak da “Reddedilemeyecek Bir Felsefi Teklif” diyor. Ali Akay’ın dediği gibi “sevinç sayesinde akla ulaşmayı” öngören bir kitap bu. Nietzsche’nin Şen Bilim dediği düşünce akışının da yaygınlaşmasını sağlayan bir filozof olarak Spinoza, laik tutumuyla da karşısına aldığı dinin baskısından kurtulmuş olmanın neş’esini duyuruyor görüşleriyle. Bir tür şiir sevinci gibi. Şairin sonunda şiire dönüşmesine benzer bir duygudurum ki sevinç duymaktan sevince dönüşme hali: “Kozmik bir festivalde olduğumuzu bilerek yaşamak, burada ve şimdi senfoniye katılmak sevinçli bir meşguliyet olmaz mı?” Türkiye’de Spinoza’nın gündeme gelmesinde sanırım en çok da ODTÜ Sosyoloji’den Ulus Baker’in kitapları etkili oldu. Bu özgün ve özgür adamı da sevgiyle ve hayranlıkla analım, okuyalım.  

TÜBİTAK Yayınlarından bir matematik kitabı aldım, matematikte hep “yeni başlayanlar için” aşamasında olduğumdan bulduğum kitabı alıyorum, okuyorum, sonra yine başlıyorum matematikle ilgili bir başka kitaba. Şu Matematik Dedikleri, Ali Sinan Sertöz’ün kitabı (2021). Cebir niye tarlada başlamış bir anlayayım, sonra da matematikte bir köşe taşı olan Öklid’i okuyayım. Sonunda da matematikçi portreleri var ki bunlardan biri benim de hakkında yazdığım Cahit Arf. Matematik literatüründe Arf adıyla anılan ne çok kavram vardır! Unutmadan, Ataol Behramoğlu’nun en sevdiğim şiirlerinden “Güller, Matematik”in ilk dörtlüğünü de dersimize konuk etmek isterim: “Matematik bir yaz günü kadar güzeldir / Derin güller ve bir problem çözmek / Bir gülün dibindeki problem / Bir bardak su güzelliğindedir”. Ne güzel değil mi, ben ilk dizedeki yaz gününü yaz gülü olarak da okuyorum bazen! 

Tasavvuf deyince, yakınlarda yitirdiğimiz çok değerli düşünce insanı Esat Korkmaz’ı ve kitaplarını anmak isterim. Hem çalışkan hem de güçlü yazınsal yönüyle tasavvuf deryasında hoş gezmemizi sağlayan bir kalemdi Korkmaz. Dopdolu çıkardım onun kitaplarından, içim içime mi sığmazdı belki de dışıma, Spinoza’nın doğadan gelen neş’esi gibi, Esat Korkmaz’da da doğayla Tanrı buluşur ve ondan yayılan sevinçle kendimden taşardım. Yazdıkları bakidir. Yol rehberidir. Demos Yayınlarından onlarca kitabı vardır, sayısı 9’a ulaşan Hiçlik Defteri (Anahtar Kitaplar) ise bambaşkadır, doğadan, aşktan, insandan, Tanrıdan demlenmiştir. Alevi Tasavvufu ve ütopyasına, aydınlanmasına dair kitaplarıyla yola büyük bir miras bırakmıştır. Gerçeğe hu! 

Kitaplarının çoğu bulunmuyor şimdilerde, fakat psikiyatr Cemal Dindar’ı okumak, saptamalarındaki tazelik ve sağlık kadar, yazısındaki lezzeti de tatmak, herhalde bir dersi duyarak, hissederek, anlayarak ve en önemlisi de zevk alarak işlemenin en iyi yolu. 

Ne çok ödevimiz var, en güzel ödevse okumak hiç kuşkusuz! 

ANA DÜŞÜNCE Okumak: Ev ödevi değil, yaşam ödevidir. 

YARDIMCI KİTAP Yarım Yüzyıldan Şiirler, Ataol Behramoğlu, Tekin Y.