Google Play Store
App Store

Özel bir okulda Covid-19 tanısı konan bir öğretmen arkadaşımız “Salgın süresince bize yaşatılanları yaşamım boyunca unutmayacağım” diyerek hastalığına, yaşadığı ağrılara rağmen uzaktan eğitimle derslerine devam ediyor. Salgının başından bugüne özel okul sahiplerinin tüm taleplerini yerine getiren MEB özel öğretim kurumlarında, özel özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan tüm eğitim emekçilerinin haklarını özel okul patronlarının ‘insafına’ bıraktı.

Kısa çalışma ödeneği için açıklanan süre doldu ve binlerce eğitim emekçisi arkadaşımız sözleşmelerinin yenilenmemesi riski ile karşı karşıya… Okul öncesi öğretmeni olarak çalışan bir arkadaşımız salgın süresince kendisine iki defa Covid-19 tanısı konduğunu, çok zor günler geçirdiğini şu anda yüz yüze eğitime devam ettiğini 4 yaşında iki öğrencisine de Covid-19 tanısı konulduğunu ve evinden çıktığı andan itibaren her yeni güne kaygıyla başladığını söylüyor. Kamu okulunda ücretli öğretmen olarak asgari ücretin dahi altında çalışan bir öğretmen arkadaşımız önce sınav için okula gitmesiyle birlikte çocuğuna, sonrasında da yapılan test sonucunda kendisine Covid-19 tanısı konulduğunu hastalığı süresince de alacağı ücretin kesileceğinin kendisine bildirildiğini anlatıyor.Tüm öğretmenler, tüm eğitim emekçileri, öğrencilerimiz, velilerimiz salgında bir kez daha yalnız bırakıldı. Yüz yüze eğitimin başlatılma ve genişletilme kararlarının tek nedeni ise özel okulların öğrenci kaybetmemesiydi. Özel okul patronları yüz yüze eğitim başlasın kampanyası başlattı ve yüz yüze eğitim kararları açıklandı.


YAŞAMAYA ÇALIŞIYORUZ

Alınmayan önlemlere, bilim insanlarının uyarılarına rağmen en az 4 haftalık acil kapanma kararlarının uygulanmamasına, herkese aşı ve düzenli testlerin gündemde dahi olmamasına rağmen satın aldığımız maskelerle, koridorlarda, sınıflarda sınırlı sayıda bulunan dezenfektanlarla yaşamaya çalışıyoruz.

Yüz yüze eğitimin başlatılması ve genişletilmesi kararları ile öğrencilerimiz uzaktan eğitimle birlikte haftada üç gün eğitime ulaşabiliyor. Uzaktan eğitime ulaşamayan milyonlarca öğrencinin yaşadığı sorun devam ediyor. Sınavlar hız kesmeksizin sürüyor. Salgında olağandışı bir dönem yaşanmıyormuş gibi müfredatta seyreltilme yapılmadı, öğrencilerimiz yüz yüze ve uzaktan eğitimdeki tüm konulardan sorumlu… Kabine değişikliği tartışmaları yapılıyor. Başta sağlık ve eğitim olmak üzere yaşamın her alanında salgın süresince yaşanılan ve devam eden sorunların, sorumlularının değişimi konuşuluyor, bir ‘değişim görüntüsü’ yaratılmaya çalışılıyor. Peki, ne değişecek? Kabinede yer alan her isim siyasi iktidarın izlediği politikalardan bağımsız bir süreç mi yürüttü? Yüz yüze eğitimin başlatılma ve genişletilme tartışmaları yapılırken MEB tarafından yalnızca okul öncesi, köy okulları, ilkokullar, 8. ve 12. sınıflar ile ilgili açıklamalar yapılırken 1 Mart gecesi birdenbire düşük ve orta riskli illerde tüm kademelerde okulların açılacağı açıklandı. Yüksek riskli il sayısı 58’e yükseldi ama ‘yerinde karar’ların karşılığının da gerçekliğinin de olmadığı çok açık… Ne yaşayacağımıza yalnızca ve yalnızca bir kişi karar veriyor. Kuşkusuz ki ‘karar alıcı’ noktasında bulunan her isim yaşadıklarımızdan sorumludur, siyasi iktidarın politikalarını uygulayanlardır. Göreve getirilirken de görevden alınırken de ‘şükranlarını’ arz edenlerdir. Söz konusu olan sağlık, yaşam hakkımız iken “Bu konuyu gündemde tutmanın kimseye faydası yok” diyenlerdir. Milyonlarca çocuk eğitimden koparken, çalıştırılırken tarlada çalışan çocukları tarlalardan çıkarmak yerine ziyaret ederek, kameraların karşısında aşı görüntüsünü yaygınlaştırıp eğitim emekçilerinin aşılanması ile ilgili gereğini ise yapmayarak ‘algı kampanyası’ yürütenlerdir.

UMUDU BİZ YARATACAĞIZ

Amin Maalouf son romanı Empodokles’in Dostları’nda nükleer felakete karşı dünyayı kurtaran yaşamı ve iyiliği savunan, hastalıklara şifa getiren bir grup ‘kahramanın’ birdenbire ortaya çıkışını anlatıyor. Her geçen gün salgın, yoksulluk, eşitsizlik artıyor, gece yarısı yapılan açıklamalar ile hayatın her alanı kuşatılıyor. İnsanlığı, yaşamı tüm felaketlerden, kötülüklerden kurtaracak umudu yaratacak olanlar, gerçek ‘kahramanlar’ ise biziz, hepimiziz.