Kanayan yaranızı kaşımak olacak ama bu yaz saati uygulaması geldi çattı yine. İleri demokrasiden yeterince nasiplenmemiş ülkelerde saatler yine ileri alındı. Her yıl Mart ayının son Pazar günü başlayıp Ekim ayının son pazarı sona eren yaz saati uygulaması yine gündemde. Avrupa’nın ve Amerika’nın da gündeminde.

Avrupa Parlamentosu 8 Şubat’ta aldığı bir kararla yaz saati uygulamasının gözden geçirilmesine karar verdi. Bakın görüyorsunuz Avrupa cidden kıskanıyor ve yine kopyalıyor! Şaka bir yana, özellikle Finlandiya’nın bastırmasıyla bu mesele yeniden masaya yatırılıyor. Finlandiya gibi ülkeler için, kutba çok yakın olduklarından uygulamanın anlamlı bir gün ışığı tasarrufu yaratmadığı ortada. Ancak asıl gerekçe bu değişimden dolayı insanların duygudurumlarının olumsuz etkileniyor olması.

Türkiye de emir büyük yerden gelince sonsuza dek yaz saati uygulamasına geçmişti. 28 Ekim’den itibaren de saatleri bir saat geri alarak muhtemelen sürekli kış saatine geçmeye hazırlanıyor. ‘Çocuklar gece karanlığında okula gidiyor’ diyenler için sevindirici haber. Zaten aslolan kış saati, yazın günler uzun, okul yok, dert yok.

Memlekette kutuplaşma, cehalet ve bilgi kirliliği had safhada olduğu için her şey kal-u beladan beri öyleymiş var sayılıyor. Uluslararası manzara da çok farklı sayılmaz –belki kutuplaşma detayı hariç. Öncelikle bu yaz saati uygulamasının çok eski tarihlere gitmediğini hatırlamak gerek.

Fikir olarak 18. yüzyıla kadar giden yaz saati ve gün ışığından daha fazla yararlanma önermesi uygulama olarak ancak 1. Dünya Savaşı yıllarında karşımıza çıkıyor. Benjamin Franklin, şaka yollu da olsa, bu konuda ilk yazan kişi sayılıyor ve Nisan 1784’de Paris Dergisi’nde ışığın azalan maliyeti üzerine bir ekonomik projesi adlı bir mektup gönderiyor. İngiltere’de 1918’de başlayan uygulama Amerika Birleşik Devletleri ve Alman İmparatorluğu tarafından da aynı dönemde gündeme gelmiş. ABD’de karar eyaletlere bırakılmış ve bazı eyaletler uygulamayı hala reddediyorlar.

Uygulamanın ardında Almanya’nın savaş sırasında enerji (petrol) tüketimini azaltarak orduya daha fazla kaynak ayırma hedefi yatıyor. Onun ardından da savaş halinde olan diğer ülkeler bunu geçici olarak uyguluyorlar. Aynı uygulama 2. Dünya savaşında da karşımıza çıkıyor ancak savaştan sonra rafa kaldırılıyor. Avrupa’da 1973 Enerji Krizi ile yeniden gündeme gelen yaz saati uygulamasını bu kez Fransa başlatıyor.

Yaz saati uygulamasını savunanların en temel argümanı enerji tasarrufu ve gün ışığından daha çok faydalanmak. Karşı olanlar ise bu değişikliğin uzun vadede stres yarattığı ve kalıcı sağlık sorunlarına yol açtığını ileri sürüyor.

Gerçek şu ki yaz saati uygulaması dünya ülkelerinin sadece yarısı tarafından uygulanıyor. Çiftçilik ve tarım ile uğraşan nüfus açısından anlamı olan bir uygulama değil hatta olumsuz etkisi olabilir. Takdir edersiniz inekler sağılmak için saatlerin kaçı gösterdiğine pek bakmıyorlar; tarlada toplanmayı bekleyen ürün de öyle.

Avrupa Birliği geçen ay bu uygulamayı yeniden masaya yatırma kararı aldı. Avrupa Parlamentosu’nda ezici çoğunlukla geçen kararın yaz saati uygulamasının sonunu getirmesi muhtemel. Ama tabii ki Avrupa Birliği kararları bir kişinin iki dudağında olmadığı için bu enine boyuna incelenecek, kanıtlar toplanacak ve tartışılacak.

Putin’li Rusya 2014 yılında sürekli kış saati uygulamasına geçti. Erdoğan’lı Türkiye bu saat meselesinde nereye yönelecek henüz belli değil. Ancak yaz saatine karşı direniş öyle sanıldığı kadar sınırlı değil ve dünyanın dört bir yanında bu uygulamaya karşı ciddi muhalefet var.

Bir de anlamadığım mesele neden tam saat ileri geri alıyorlar ki. Meridyen hesabıyla buçuklu bir şey bulunmalı ki ülke kendine özgün bir nitelik daha kazansın. Örneğin saatler 23 dakika ileri alınsın. Hem de böylece tüm dünya da haddini bilir. Düşünsenize İstanbul’da aktarma yapan tüm yolcular saatlerini önce 23 dakika farka göre ayarlayacaklar sonra uçaklarına binip yeniden ayarlayacaklar! Acaip etkili bir farkındalık kampanyası olur.

Neyse saatiniz kaç olursa olsun, şansınız bol olsun.

İyi haftalar.