83 ülkedeki 185 örgüt ve hareketi temsil eden La Via Campesina 1-8 Aralık tarihleri arasında Bogota’da 400’den fazla delege ve müttefiğin katıldığı 8. Uluslararası Konferansı’nı gerçekleştirdi. Konferansın sonunda yayınlanan Bogota Deklarasyonu’nda “İnsanlığın ihtiyaçlarını gözeten, doğaya saygılı, halkı kârın önüne koyan ve şirketlerin hakimiyetine direnen, herkes için adil ve düzgün bir gıda sistemi” amacıyla “Küresel krizler karşısında insanlığa gelecek sağlamak için gıda egemenliğini inşa ediyoruz!” denildi.1

Yaygın olarak bilinen ve ana akım kimi başkaca konferanslardan farklı olarak La Via Campesina (LVC) 8. Konferansı küresel çapta ortaya çıkan iklim, çevre, sağlık vb. yaşamsal diğer türden krizlerin sorumlusu olarak kapitalist sisteme işaret ediyor. Yoksulları sömüren ve kaynakları gasp eden ve “nefret, şiddet, baskı ve faşizm şeklinde ortaya” çıkan barbarlığın, “egemen elitlerle halk sınıfları arasındaki” bir mücadele gerektirdiğinin altını çiziyor. Bu krizlere karşı Haiti’den Chiapas’a; işgal altındaki Filistin’den ABD ablukası altındaki Küba ve Venezüela’ya; iklim krizinden en çok etkilenenler arasındaki Türkiye’ye Nepal’e sosyal adalet ve insan haklarının temeli olarak enternasyonalist dayanışma mesajları iletiyor.

Konferansta bu perspektifte “açlığa, iklim krizine, yeşil kapitalizme ve onun sahte çözümlerine karşı mücadelede ve sağlıklı gıda, biyoçeşitliliğin korunması, köylülerin ve işçilerin haklarına saygı gösterilmesi ve adalet, eşitlik ve barış dolu bir dünyanın inşası için” bir dizi mücadele ve çözüm önerisi tartışıldı.

∗∗∗

Bogota Deklarasyonu’na yansıyan kimi mücadele başlıkları arasında şunlar yer alıyor: Gıda egemenliği doğrultusunda kamu politikalarının hazırlanmasına ve uygulanmasına katılım; agroekolojik tarıma adil ve iyi planlanmış bir geçişi sağlamak için girdi piyasasının etkili bir şekilde düzenlenmesi; DTÖ’nün yerini ticaret ve tarım için gıda egemenliğine, işbirliği ve dayanışmaya dayanan yeni bir küresel mekanizmanın alması; köylü haklarının hayata geçirilmesi için UNDROP’un2 her düzeyde tam olarak uygulanması; geniş kapsamlı ve halkçı bir Tarım Reformunun hayata geçirilmesi ve bu doğrultuda “Toprakların ve ortak varlıkların ulusötesi şirketler tarafından özelleştirilmesini ve bunlara el konulmasını durdurmak için Uluslararası Tarım Reformu ve Kırsal Kalkınma Konferansının” oluşturulması; agroekolojiye doğru radikal bir geçiş sağlanması; biyo-korsanlığa ve tohum patentlemesine karşı mücadele; kır emekçilerinin çalışma ve sosyal haklarının savunulması; tarımsal sanayi modeline, kriminalizasyona ve zorunlu göçü önleyen, göç etmeye karar verenlerin haklarını garanti altına alan küresel köylü hakları politikaları için mücadele edilmesi; patriyarkaya karşı halkçı köylü feminizminin inşası; gençlerin siyasi karar alma süreçlerine katılımının artırılması.

Bogota Deklarasyonu’nun dikkate değer bir diğer öne çıkan vurgusu ise “yeniden köylüleşme” (repeasantization) ifadesinde kendini gösteriyor. Bu vurguyu neoliberal politikaların bir sonucu olarak kır nüfusunun köylüsüzleştiği (depeasantization) yönündeki analizlere dair bir talebi güçlendirmeyi amaçladığı söylenebilir. Şöyle diyor Bogota Deklarasyonu “Köylülerin siyasi bir özne olarak giderek daha fazla tanınmasıyla birlikte, birçok kişinin toprağa geri dönme isteğine rehberlik eden yeniden köylüleştirmeyi kucaklıyoruz.”

∗∗∗

Konferans ülkemizdeki tarım-gıda politikalarına dair de değerli bir eleştirel perspektif sunuyor. Türkiye’nin kimi göstergelere göre diğer pek çok alanda olduğu gibi gıda krizi bakımından gittikçe kötüye gittiği ortada. Gıda enflasyonu yine artışta. Öyle ki dünya rekoru kıracak vaziyetteyiz. Bu sorunla eş zamanlı biçimde obezite oranlarının ve çocuk yoksulluğunun da arttığı görünüyor. Açlık sınırı asgari ücretin üzerinde seyrediyor. Yoksulluk sınırı ise her ikisini de katlıyor.

Ülkenin bir numaralı gündemi olması gereken bu korkunç tablo karşısında anlamlı bir çözüm önerisi veya mücadele perspektifi ise göremiyoruz. Yalnızca iktidardan değil, muhalefette de göremiyoruz. Dünyanın gıda enflasyonunda rekor kırmayan bazı başka ülkeleri kadar dert etmiyoruz. Bu bağlamda Konferans, La Via Campesina’nın mücadele başlık ve biçiminin ülkemiz için de gerekliliğini ve aciliyetini tasdik eder bir nitelik taşıyor.

KAYNAKÇA

[1] https://viacampesina.org/en/viiith-international-conference-la-via-campesina-bogota-declaration/

[2] https://www.ciftcisen.org/2022/04/12/via-campesina-avrupa-koordinasyonundan-avrupa-birligine-cagri/