18 günde ne görüp de hisse senetlerini satıp, oradan başka hisseye giriyorlar? Bir şey görmeleri mümkün değil. Bu ‘stratejinin’ bize söylediği şudur: Bireysel yatırımcılar bir ‘bahis’ oynuyor.

Ülkede insanlar çaresiz. Milyonlarca insanını işi yok, işi olanın da insanca yaşayacak geliri yok. Herkes bu çaresizlik içerisinde bir şekilde “yolunu bulup” bu durumdan kurtulmak istiyor. Para kazanmaları lazım. Ama nasıl? Çalışarak kazanamadıkları açık. Daha kolay bir yolu yok mu acaba? Bir kenarda duran üç beş kuruş parayı nasıl değerlendirsek acaba? Değerlendirsek derken kast ettiğim şeyin öyle uzun vadeli, bekleyerek, sabırla bir getiri elde etmek olmadığını belirtmek isterim. Öyle bir ş yapalım ki şöyle kolayca paraya kavuşalım, rahatça yaşayalım. Peki, bunu nasıl yapacağız? Her şeyi deneyelim. Bilgisayardaki tüm tuşlara hızlıca basmak gibi. Hangisi tutarsa. Zaten işimiz şansa kalmadı mı? Bir tuttursak, hah işte o zaman yırtarız. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin yayımladığı 2020 yılı raporunda çok ilginç veriler var. En önemlisi bireysel yatırımcıların almış oldukları hisse senetlerini elde tutma süreleri. Bu rapora göre bireysel yatırımcılar almış oldukları bir hisse senedini ortala 18 elde tuttuktan sonra satıyorlar. 18 gün!

Bu bize ne söylüyor? Borsa yatırımcısı şirketin faaliyetleri ile hiç ilgilenmiyor. Onlar için önemli olan daha yüksek bir fiyata satabilecekleri başka birilerinin olup olmadığıdır.

Hangi şirket 18 gün içerisinde ne üretip satacak ve buradan kar elde edecek, bu kar gelir tablosuna yansıyacak, oradan da ortaklarına kar payı olarak dağıtılacak? Zaten finansal tabloların yayımlanma sıklığı minimum 3 ay. Bu da 90 gün demektir. Bir faaliyeti olsa bile, siz bunu üç aydan önce tablolarda göremezsiniz. 18 günde ne görüp de hisse senetlerini satıp, oradan başka hisseye giriyorlar? Bir şey görmeleri mümkün değil.

Bu “stratejinin” bize söylediği şudur: Bireysel yatırımcılar bir “bahis” oynuyor: Aldığım bu hissenin fiyatı artacak! Peki, sebep? Neden artsın? Ne olacak da başka bir yatırımcı sizin ödediğinizden daha fazla bir fiyat ödeyecek? E, para kazanma hırsı var oldukça, hele bir de bu hırs bir an önce para kazanmak şeklinde olunca…

Aslında haksız da sayılmayabilirler. Başka alanlarda, belki de bağlantıları nedeniyle, 3 günde yüzde 300 para kazananları görünce, küçük yatırımcılar da “şanslarını” denemek istiyorlar.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir kuruluşu olan KİPTAŞ’a bir arsanın, “bir yatırımcı” tarafından alındıktan üç gün sonra dört katı fiyatına satılabildiği bir ülkede, hisse senetlerinin fiyatları da 18 günde kar sağlayacak bir şekilde artabilir. Sanırım beklenti bu. İnsanlar ülkede olup bitenlere bakınca acaba kendi paylarına da bir şey düşer mi diye meraklanıyor. Ama unutmamak lazım ki o kadar kısa sürede para kazanmak ancak ve ancak bir “ilişki ağı” ile mümkün olabilir. Siz ise o çemberin dışında olduğunuz için yapacak fazla bir şeyiniz yok.

Dün TÜİK mayıs ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. TÜFE aylık olarak yüzde 0,89 artarken yıllık artış da yüzde 16,59 olmuş. Sadece bu kadar veriye bakarsanız pek bir anlam ifade etmeyebilir. Ama detaylara baktığınızda durum bundan farklı.

Mesela dolar kuru 2021 yılının ilk beş ayında dolar yüzde 16, avro yüzde 15,81, petrol fiyatları dünyada yaklaşık yüzde 40 artmış. Peki, bunlar olurken enflasyon ne olmuş? ÜFE yüzde 17,3 artmış. Ya TÜFE? Oradaki artış ise ilk beş ayda sadece yüzde 6,4 olmuş.

Kurlardan ve enerji fiyatlarında üretim maliyetlerine neredeyse birebir bir yansıma olurken, ilginç bir biçimde, tüketici fiyatlarına etki 1/3 oranında olmuş. Sanırım vatandaşlarımız ithal girdi kullanmayan yerli ve milli malları tüketmeye devam etmiş. Hal böyle olunca da tüketici enflasyonu düşük çıkmış.
Ben demiyorum, TÜİK verileri böyle diyor.