30 Dakikalık şok tedavisi

Galatasaray, özellikle ikinci yarısında oldukça zor anlar yaşadığı Kayserispor deplasmanında ilk yarım saatteki baskın oyunuyla 3 puanı almayı başardı.

Maçın başlangıç düdüğüyle beraber Galatasaray, Garry Rodrigues’in tarafına yüklendi hiç tereddüt etmeden. Fatih Terim “madem sol bekim yok ben de sol kanattan oynamayayım” diye düşünmüş olabilir mi acaba? Elbette futbolda işler böyle siyah-beyaz anlayış üzerinden gitmiyor ya hocanın bu seçimini de son derece anlayışla karşılamak lazım. Mariano gibi hücuma katkısı yüksek bir bek ve Rodrigues gibi süratli bir açık oyuncunuz aynı hat üzerinde ise onları sık sık kullanmak istemeniz normal. Bu yüzdendir ki Yasin ve Feghouli hücumlarda sık sık sağ çizgiye yaklaştılar. Latovlevici bu anlamda işler sıkıştığında nefes aldıracak bir destek oyuncusu rolündeydi sadece. Galatasaray 30. dakikaya kadar başarılı şekilde götürdü bu planı, ancak o dakikadan sonra Fernando’nun yokluğu hafiften etkisini hissettirmeye başladı, zira son 2 yıldaki performansına kıyasla kendisinde bir kıpırdanma görülen Selçuk’un formu, Kayseri’nin tatlı-sert futbolundan çıkışı sağlayacak kadar çabuk ve yerinde kararlar verecek seviyede değildi. Son 15 dakikada oyunun merkezi 15-20 metre kadar Galatasaray kalesine doğru gitti ve Selçuk-Ndiaye ikilisinin savunmaya giderek yaklaşmasıyla Feghouli ve Rodrigues kapılan topları hücum alanına taşımakta zorlandılar, zira sahanın sağ tarafında tek başına kaldılar.

İkinci yarı Galatasaray 30.dakikada başlayıp 45’te içeriye gittiği oyuna devam etti aslında. Kayserispor ise sol kanattaki Boldrin-Güray değişikliği ile bir anda maçın rengini değiştirdi. Umut’un golü yine de tam bir santrafor golü ve buradaki aslan payı saha içerisindeki değişikliklere değil onun üstün becerisine ait. Galatasaray’ın 60’tan sonra yaptığı değişikliklerin Kayseri’nin Galatasaray sahasında oyun kurma çabalarını rahatsız etmesinin ötesinde hücuma yönelik sonuçlar doğurduğunu söylemek lazım. Özellikle Tolga giderek statikleşen Feghouli-Yasin ikilisinin yapamadığı iki şeyi çok iyi yaptı. Doğru yere koşular ve doğru paslar. Sinan Gümüş birkaç kez maçı bitirebilirdi aslında, ama sarı-kırmızılılar rahat nefes almak için uzatma dakikalarını beklemek zorunda kaldılar.

Deplasman karnesi çok da iyi olmayan bir takımın (bu sebeple hoca değiştirdiler) Kayseri gibi zor bir deplasmanda aldığı 3 puan elbette bir gelişme, ancak ev sahibi son 60 dakikadaki oyununu 75 ya da 80 dakikaya yaysaydı maçın hali ne olurdu düşünmek lazım. Bu maçla gördük ki Terim’in gelişi ile form durumlarında yükselme beklenen futbolcularda bu gerçekleşse bile pil yarım saat sonunda bitiyor. Bu tür anlık şok tedavilerinden daha büyük bir tedavi gerekiyor Galatasaray’a dış sahada.