CEV Şampiyonlar Ligi’ndeki 2 temsilcimiz dün akşam bizi sevindirerek yarı final vizelerini aldılar ve bugün oynanacak maçlar sonundaki rakiplerini beklemeye başladılar.

CEV Şampiyonlar Ligi’nde dün akşam, temsilcilerimiz Fenerbahçe ve Eczacıbaşı çeyrek final rövanş maçlarına çıktılar. Voleybol severler için akşam, belli bir tempoda giden bir drama filmiyle başladıktan sonra temponun düşüp yükseldiği, bol zıplamalı bir korku filmiyle bitti.

Fenerbahçe, geçtiğimiz hafta kaybettiği Stuttgart maçından dersler alarak sahaya çıktığını gösterir bir tempoyla, hatta tabir-i caizse yıldırım gibi başladı maça. Eda’nın servisi sonrası durum 1-1 iken servis turuna gelen Bojana Drča, hem oldukça iyi servisler kullandı, hem de pas dağılımı ile kalitesi tarafında seviyeyi oldukça yüksek tutarak takımının farkı açmasını sağladı. Sırp pasörün servis tekniği, smaç servisler bir kenara bırakıldığında en sevdiğim servis stillerinden birisi. Topu sahanın içine doğru atıp oldukça alçak kullandığı servisler rakibin defans ve servis karşılama kurgusunu oldukça zorluyor.

Tabii bu bölümde, Aslı başta olmak üzere Fenerbahçe’nin file önünde oldukça başarılı biçimde kurduğu blok kurgusundan da bahsetmek gerekiyor. Skor 7-1’e gelene kadar, Stuttgart aşağı yukarı 11-12 kez hücum şansı yakaladı ve bunların hiçbirisinde sarı-lacivert duvarı geçemediler. 5-1’de mola almaları ve 7-1’de de oyuncu değişikliği yapmaları, setin gidişatında hiçbir değişiklik yapmadı ve Fenerbahçe seti 25-15 gibi net bir skorla kazandı.

Aslında maçın 2.setinde de değişen pek bir şey yoktu. Fenerbahçe yine çok iyi servislerle sete başlayıp skoru 5-0’a getirdi, Stuttgart’ın maçta yaptığı ilk blok 2. sette durum ev sahibi 7-2 iken geldi. Aslında maç 9-6’ya geldikten sonra Stuttgart sete ortak olma şansını yakaladı, ancak bu anlarda Hollandalı pasör Britt Bongaerts o kadar kötü bir performans verdi ki, skor önce 12-7’ye geldi, ardından da set, ilk sete çok benzer bir hikaye ile sonuçlandı. 25-15 biten ilk 2 sette Fenerbahçe, 2’ye karşı 9 blok yapmış ve takım halinde yüzde 27’ye karşı yüzde 59 ile hücum etmişti.

ROOSA KOSKELO'YA PARANTEZ AÇMAK LAZIM

Maçın üçüncü seti, voleybolda maç psikolojisinin nasıl değişebileceğinin en güzel örneklerinden birisiydi. Bu sporda, blok kurduğunuz ya da bloğuna karşı hücum ettiğiniz oyuncu 30 saniye sonra tekrar karşınıza dikilebiliyor ve yaptığınız ya da yapamadığınız üst üste 2 hücum sizin özgüveninizde önemli değişikliklere sebep olabiliyor. Stuttgart, sete, ilk maçı 3-2 kazandığını kendine hatırlatarak çıktı adeta. Çok daha iyi servis atmaya başladılar ki ilk ace sayılarını bu sette buldular.

Hücum yüzdelerini yüzde 58’e çekmişler ve bunu yaparken de tahmin edileceği gibi ilk 2 set 9 blok yapan Fenerbahçe’ye bu sette blok şansı vermemişlerdi. Bu set Fenerbahçe’nin, Stuttgart inatçılığını yıkamadığını anlayarak oyuncu değişikliklerine gittiği bir set oldu. Aslında, Alman takımı 13-8 önde iken Eda Erdem’in servis turu ile fark önce 3’e indi, ardından set sonunda Arina’nın servis sayıları ile Lavarini’nin takımı eşitliği dahi yakaladı, fakat oyun ilk 2 setten farklı olarak Vargasball’a dönmüştü. Yıldız pasör çaprazı maçta en çok top aldığı seti geçirirken, set onun dışarı vurduğu top ile bitti. Konstantin Bitter’in takımı, maçın son setini geride götürmesine rağmen yine inatçılığından vazgeçmedi ve Fenerbahçe’yi 10’lu sayıların sonunda 2 kez yakaladı, fakat ilk 2 sete benzer bir yüzdeyle oynayan, ilk maçın MVPsi, Amerikalı Krystal Rivers takımının yarı final rüyasını canlı tutamadı ve Fenerbahçe yarı finale adını yazdırdı.

Fenerbahçe’nin aynen geçen sezon gibi, iyi servislerle maça girip rakibi maça sokmadığında neler yapabileceğini geçtiğimiz sezon Imoco maçlarında görmüştük. O yenilmez takım, maçın bir an önce bitmesi için dua eder hale gelmişti. Stuttgart, Fenerbahçe’yi her 2 maçta, üst düzey bir İtalyan takımının kalitesinde olmasa da belki de onlardan daha inatçı biçimde zorladı. Alman takımının liberosu Roosa Koskelo’ya da bir parantez açmak lazım, her 2 maçta da çok iyi oynayan Fin oyuncunun, çok iyi bir libero olduğunu itiraf etmek lazım. Fenerbahçe kısmında ise Vargas dışında, 2 orta oyuncunun çok iyi bir performans gösterdiğini söylemek lazım. Aslı 9’da 8, Eda 8’de 5’lik bir hücum performansı ile oynarken toplamda 7 blok yaptılar ki Stuttgart maçta toplamda 6 blok yapmıştı.

ELİF VE BOSKOVİC DAMGASI

Scandicci-Eczacıbaşı maçı, ilk çeyrek final rövanşına oranla çok daha fazla set içerisinde git-gellerin olduğu, daha kaotik, daha heyecanlı bir mücadeleydi. İlk setin skor yolculuğuna baktığımızda da bunu net olarak görebiliyoruz aslında. Turuncu-beyazlılar çift basamaklı sayılara 4 farklı bir üstünlükle ulaştılar, derken set sonunda Scandicci 23-18 öne geçmişti. Eczacıbaşı Beyza’nın servis turu ile çok iyi bir seri yakaladı ve durum 23-23 iken Ferhat Akbaş’ın çok yerinde servis hamlesi ile seti 27-25 kazandı. Akbaş, set sonu servislerinde bazen hatalar yapabilen Tijana Boskovic yerine Elif Şahin’i sahaya sürdü ve Elif güçlü 2 servisle takımının avantajı eline geçirmesini sağladı. Nitekim, Boskovic, 3. sette, durum Scandicci lehine 23-18 iken bir servis hatası yaparak rakibin set sayısı yakalamasına sebep olmuştu. 2.setteki iniş-çıkış bu sefer etkisini çok erken gösterdi. Eczacıbaşı 3-1 öne geçtiği sette önce 4-3 geriye düştü sonra da 6-6 beraberliğe ulaştıktan sonra bir daha rakibini yakalayamadı.

Eczacıbaşı, ancak 4. setin ortasında, skor 10’lu sayılara geldiğinde maçın kendisini kontrol etmesine karşı koyup maçı kontrol etmeye başladı. Bunda Elif Şahin ve Tijana Boskovic’in 4. setin sonundan itibaren maçın sonuna kadar mükemmele yakın performans göstermelerinin de etkisi var. İkili, birbirleriyle de çok iyi bir uyum içinde ve karar setinde Irına Voronkova’nın da onlara katılması ile takımlarını zafere taşıdılar. Zaten bu 2 oyuncu MVP ödülünü de beraber aldılar. İlk maçta Elif Şahin’in talihsiz sakatlığı sonrası oyuna giren Naz Aydemir Akyol, oldukça iyi bir performans göstermişti. Bu maçta da, oyuna Naz’ın yerine giren Elif’in, yukarıda belirttiğimiz gibi, özellikle maçına son kısmındaki performansı övgüyü hak ediyordu. Elinizde bu düzeyde 2 pasöre sahip olmanın avantajlarından birisi. Nihayetinde, Ferhat Akbaş’ın da, Scandicci serisinde, sezon başından beri eleştirilen antrenörlük performansının üstüne çıkarak dersini iyi çalıştığını ve gerektiği yerlerde müdahalelerde bulunduğunu söylememiz gerekiyor.

Şampiyonlar Ligi’ndeki 3. temsilcimiz, finallerin takımı Vakıfbank, İtalya’da, ilk maçta 3-1 mağlup olduğu, Daniele Santarelli’nin Imoco Coneglianosu’ndan rövanşı almaya ve maçı altın sete götürmeye çalışacak. İşleri çok zor, ortada bir umut varsa bunun sebebi, Vakıfbank’ın bu tür maçları döndürme konusunda ihtisas yapmış olması.