Sultanlar Ligi’nin 19. haftası geçilirken, akıllarda yine aynı saatlerde oynatılan maçlar, tartışılacak spiker performansları ve yayıncılık problemleri kaldı.

Sahada zirvede, yayında yerlerde
Yasemin Güveli (Fotoğraf: AA)

Bu hafta yazının genelini bir süredir voleybolseverler arasında gündem olan bir konuya, Sultanlar Ligi’nin resmi yayıncıları TRT ve TVF TV’nin yayın kalitesine ayıracağız. Aslında bu konu uzun süredir yazmak istediğim ve ertelediğim bir konuydu, ancak geçtiğimiz pazar günü oynanan Çukurova Bld.-Kuzeyboru maçının final setinin ortasında, TVF TV yayınına, aynı saatlerde oynanan Arkas Spor – Kuşgöz İzmir Vinç Akkuş maçının, tabiri caizse avazı çıktığı kadar bağıran spiker sesi karıştığında, zamanının geldiğine emin oldum. Tabii konu sadece yayıncılıkta değil TVF’nin medya ve iletişim alanlarının birçoğunda görülüyor.

Genel anlamda Türkiye Voleybol Federasyonu’nun, son birkaç yılda, her anlamda büyük bir potansiyele ulaşan voleybol sporu ve bu sporla ilgilenen kitleyi oldukça üstünkörü kullandığını düşünüyorum. Mevcut durumda, ulusal takım oyuncuları başta olmak üzere, birçok oyuncuya duyulan hayranlığın da desteklediği yoğun ilgi (tabii bu ilgide oyuncularımızın seçkin, ahlaklı, işlerinde iyi ve en önemlisi de artık kendi alanlarının, hak edilmiş şekilde, en iyileri olmasının da etkisi büyük), bu ilgiyi gösteren kitleye yüksek kaliteli hizmet vermek, hatta kitleyi eğitmek yerine giderek artan bilet fiyatları, etkileşim kaygısı güden yayınlar ve “ne sunarsak alıcı bulur” havası veren bir anlayışla yönetiliyor. Bunun en güzel örneklerinden birisi de maç yayınları.

YAYIN KALİTESİ:

TVF TV ile ilgili ilk geliştirilmesi gereken şeylerden birisi, yayın kalitesi ve devamlılığı. Bu sezon birçok maçta yayınların kesildiğini, yayınlara geç girildiğini veya arızalar yaşandığını gördük. Tabii, Türkiye’de satın alınan televizyon, akıllı saat, cep telefonu ve tabletlerden bile, bandrol vergisi adı altında yüksek paylar alan ve yıllık gelirinin yarısı bu vergiden olan TRT’nin dahi yayıncılık konusunda vasatı aşamadığı bir ortamda, henüz ligi ilk kez yayınlayan bir yayıncının işin başında istenen seviyeye ulaşmaması anlaşılabilir, fakat yine de bu, yayınlar konusunda ciddi eksiklikler olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Türkiye Voleybol Federasyonu’nun Sultanlar Ligi’nin, dünyanın en üst düzey ligi olduğuna dair çok net bir iddiası var ki ligde oynayan sporcular, konuşulan maaş rakamları ve büyük maçlara olan ilgi de bunu bir şekilde destekliyor. Fakat hem uluslararası hem de ulusal anlamda yayın yapan dünyanın sayılı voleybol ülkelerindeki yayın kalitesi ile karşılaştırıldığında, TVF TV oldukça ortalama seviyede bulunuyor. Bu görüntü kalitesi için de geçerli. Tabii Amerika Birleşik Devletleri’nde yeni başlayan ve voleybolu NBA, NHL, NFL ve MLB gibi profesyonel bir organizasyona kavuşturmak isteyen Pro Volleyball League ve Uzakdoğu’daki yayın kaliteleri ile hiç karşılaştırılamaz durumda, çünkü bu ülkelerde hem yayıncılık hem de teknolojinin bu yayınlarda kullanımı, geçmişten gelen bir gelenek ve o seviyeye ulaşmamız için sadece gördüğümüz yayının değil, arka planda personel kalitesi, organizasyon ve vizyon dahil birçok şeyin değişmesi gerekiyor. Ama en azından insan, lige yapıştırılan etiketle orantılı, en azından Peru veya Vietnam liglerinin yayınlarından daha iyi bir toplu kalite bekliyor. Son olarak atlamayalım, TVF TV yayınlarında zaman zaman bir yorumcu var, bu yorumcu bizzat federasyonun medya ve iletişim yönetmeni Murat Yücekök’ten başkası değil (federasyon bünyesindeki bir çalışanın, lig maçlarında yorum yapması bambaşka bir tartışma konusu ya bunu sonraya bırakalım). Fakat yayınlarda kendisinin sesi zar zor duyuluyor, zaman zaman hiç duyulmuyor, yani tabir-i caizse iletişim yönetmeninin ilettikleri yönetilemiyor.

VERİ EKSİKLİĞİ

Önce TV yayınları ile başlayalım. Sultanlar Ligi’nin hem TRT hem de TVF TV yayınlarında ciddi bir istatistik eksikliği var. Ulusal takım bazında maçları yayınlayan uluslararası yayıncılar EuroVolleyTV ve VBTV’de set aralarında ve maç sonlarında istatistiki açıdan oldukça doyurucu bilgiler veriliyor. Basit hücum yüzdeleri bir yana, hücümların yapıldığı alanlar, servislerin kullanıldığı bölgeler, pasörün topla buluştuğu bölgelerin karşılaştırılması ve oyuncu bazındaki sayısız istatistik gibi. Sultanlar Ligi’nde bu istatistikler TRT söz konusu olduğunda birkaç temel istatisiği geçmiyor. TVF TV’de ise bu istatistiklere neredeyse hiç rastlamıyoruz. Bu konuda her iki yayıncının gidecek çok yolu var. Üstelik bu sadece yayınlarda değil maç sonundaki istatistik kağıtlarında da kendini gösteriyor. İtalya ve Polonya liglerinin resmi siteleri Türkiye’deki kaynaklara göre çok daha kullanıcı dostu, yönlendirici ve aradığınızı kolaylıkla bulabileceğiniz siteler. Özellikle Türkiye Voleybol Federasyonu’nun resmi sitesi çağı yakalayamamış, karmaşık ve bilgilerin güncellenmediği, sıkıcı bir kamu kurumu sitesi havası veriyor.

OYUNCU ÖDÜLLERİ:

Bugün İtalya, Polonya gibi önde gelen voleybol liglerinden tutun Peru ve Endonezya liglerine kadar, maçlar sonunda maçın en iyi oyuncusu seçiliyor ve kendisine tamamen sembolik, büyük bir maddi değeri olmasa da performansını taçlandıran bir ödül veriliyor. Genelde sponsor firmaların, sporcuların günlük hayatta kullanabileceği şeyleri, maçın en iyi oyuncusuna hediye ettiklerini görüyoruz. Bu bir peynir paketi, şampanya, vitamin, makyaj malzemesi, çanta, hatta hediye çeki bile olabiliyor. Birçok sponsoru olan Sultanlar Ligi ve voleybol federasyonunun, maçlar sonunda, maçın oyuncusunu seçmesinin, ligin pazarlaması, o maçta yer alan oyunculara kendini göstermesi, seçilen oyuncunun da kendine güvenini artırması açısından yararlı olacağını düşünüyoruz, tabii bunun hakkaniyetli biçimde yapılmasıyla.

MAÇ SAATLERİ VE PROGRAM

Son olarak bu konuya da değinmek lazım. Sultanlar Ligi’nde fikstür ve televizyon yayını için seçilen maçlara bakıldığında izleyicinin hayatını kolaylaştırmaktan çok zorlaştırdığımızı görüyoruz. Örneğin 19. haftada oynanan 4 maç aynı saatte, 14:00’te başladı, işin ilginci zaman zaman bu durumun tam tersi söz konusu. Örneğin 17. Haftadaki 7 maç, 6 farklı saatte başlamıştı ve 19. haftadaki 7 ev sahibinin 6’sı o haftada da ev sahibiydi. Elbette mevcut salonlardaki programın da göz önünde bulundurulduğunu ve bu salonlarda sadece voleybol maçlarının oynanmadığını biliyoruz, yine de bu konuda çok ideal seçimler yapılmadığını söylemek lazım. Nihayetinde aynı şey TRT yayınları için de geçerli. Yayın kalitesi, kamera açıları, görsel veriler açısından TVF TV’den daha fazla imkana sahip TRT zaman zaman o haftanın en çekişmeli ve üst düzey maçlarını yayınlamıyor. Örneğin 18. haftanın 2 önemli maçı Galatasaray – THY ve Kuzeyboru – Eczacıbaşı maçları TVF TV’de yayınlanırken TRT, Beşiktaş – Fenerbahçe maçını seçmişti. İnsan “acaba futbolla mı karıştırıldı?” diye düşünmeden edemiyor.   

YASEMİN GÜVELİ

Yasemin, Çukurova Belediyesi’ne imza attığından beri öyle bir performans gösteriyor ki, gündemde bir süre daha kalacak gibi görünüyor. Aslında bu performansını gündeme getirmek artık sadece geçmişte yaşadıklarıyla da ilgili değil, gelecekle de alakalı olmaya başladı, zira kendisi mayıs ayından itibaren başlayacak 2024 VNL ve daha sonraki Paris Olimpiyatları için de alternatiflerden birisi haline geliyor. Dolayısıyla performansını gündeme taşımak artık spekülatif olmaktan çok bir ulusal takım meselesi. Oynadığı 5 maç baz alındığında ligin maç başına en çok blok yapan oyuncusu haline gelen ve bu 5 maçta tam 29 blok yapan Yasemin, 5 setlik Kuzeyboru mücadelesinde de 18 sayıyla oynadı ve bu dönemde hücum yüzdeleri de hiç fena değildi. Eczacıbaşı kulübü ve önceki antrenörü Ferhat Akbaş’ın açıklamaları o kadar paraleldi ki, voleybol kamuoyu bir süre “acaba, hakikaten Yasemin mental ve fiziksel olarak istenen seviyede değil mi?” sorusunu akıllara getirdi. Fakat bir oyuncu, bu açıklamalardan daha 1 ay geçmişken ligin en iyi orta oyuncu performansını veriyorsa, ortada bazı soru işaretleri var demektir. Örneğin bahsedilen mental ve fiziksel durumunun iyi analiz edilip edilmediği ya da Yasemin’in bu kadar iyi bir performans gösterebilecek potansiyele sahipken neden ondan yararlanılmadığı gibi, zira sahada izlediğimizle, okuduğumuz gerekçeler pek birbirini tutmuyor. Kendisi bu performansını sürdürürse, sezon sonunda çok daha başka şeyler konuşuyor olabiliriz.