Jamie Vardy, bu ismi yakında çok daha sık duyacaksınız. 5 yıl önce haftada 30 paund kazanırken bugün adı Real Madrid için geçen Leicester golcüsü nereden çıktı?

1990’ların sonlarında, bugün İrlanda Ulusal Takımı’nın başındaki Martin O’Neill’in oluşturduğu Leicester City, İngiliz futbolunun Sinderella hikâyelerini ardı ardına sıralayan bir takımdı. 1997 yılının Haziran ayında rüya gibi bir play-off finalinin 120. dakikasında Steve Claridge’in attığı golle Premier Lig’e yükseldiler. İzleyen yıl Lig Kupası finalindeydiler. Middlesbrough ile oynadıkları finalde kupayı almaları için 2 maç oynamaları gerekti. İkinci maçın uzatmasının bitimine 5 dakika kalmışken Claridge yine sahneye çıktı ve takıma kupayı getirdi. 3 yıl sonra bu başarıyı yenilediler. Bu sefer Tranmere Rovers’ı 2-1 mağlup ederek Wembley’de kupayı kaldırmışlardı. O harika takımın kadrosundan Claridge dışında, Neil Lennon, Mustafa Izzet, Robbie Savage, Casey Keller, Emile Heskey, Frank Sinclair, Tony Cottee, Pontus Kåmark gibi Premier Lig tarihine damga vurmuş isimler geçmişti. O’Neill’in 2000’de kazanılan Lig Kupası’nın ardından Celtic’e gidişiyle kulüp büyük bir gerileme dönemine girdi ve 2 sezon sonra küme düştüler. O tarihten bu yana sadece 3 sezon Premier Lig’de mücadele etmeyi başardılar. İlki 2003-04 sezonunda 1 sezon sürmüştü, geçen sezon 10 yıllık aradan sonra yeniden başladıkları Premier Lig hikayesi daha uzun sürecek gibi. Leicester 11 haftası geride kalan Premier Lig’de üçüncü sırada, lider Manchester City’nin 3 puan gerisinde. Kulüp 1928-29 sezonunda şampiyon Sheffield Wednesday’in 1 puan arkasında ligi ikinci bitirmişti ve bu onların tarihindeki en iyi derecesi. Yani 86 yıldır bu seviyeleri görmüyorlar.
Daha önce Chelsea menajerliği ile Premier Lig tecrübesi edinmiş Claudio Ranieri’nin elinde 15 sene önce Abramovich tarafından kendisine verilmiş 120 milyon paund yok. Takım geçen sezon ligi 14. sırada bitirdiğinde, 29 hafta sonunda sadece 19 puan almışken son 9 maçta 7 galibiyetin altına imza atmış ve mucizevi bir kurtuluş gerçekleştirmişti. Bu sezon bu tür şeylerle uğraşmak zorunda kalmayacaklar. Bunda büyük pay sahibi adamlardan birisinden bahsedelim. Kendi külkedisi hikâyesine imza atan bir adam, Jamie Vardy.

Vardy, 15 yaşındayken, doğduğu kentin takımı Sheffield Wednesday altyapısına girdi. Wednesday 1 yıl sonra onu çok çelimsiz olduğu gerekçesi ile (bugün boyu 1.78) kapının önüne koyduğunda futbolculuk hayallerinde büyük bir çatırtı olmuştu (kendisi o yaşta bir genç için bu haberin çok sarsıcı olabileceğini söylüyor), ama karnını da doyurması gerekiyordu. Tıbbi malzemeler üreten bir firmanın karbon fiber fabrikasında çalışmaya başladı. Bu sırada kendisine bir kulüp bulmuştu. 2007 yılında İngiltere sekizinci kademesindeki Stocksbridge Park Steels takımında forma giymeye başladı. Haftada 30 paund kazanıyordu, tabii ki fabrikadan kazandığı para daha fazlaydı. Bu yüzden orada 12 saat geçiriyor, ardından antrenmana koşuyor ve yemek olarak fast-food ürünlerinden başka yüzü bir şey görmüyordu. 2010 yılında Halifax Town onu 16 bin paund bonsvervis bedeli ile transfer etti ve Vardy’nin artık durdurulamayan yükselişi başlamıştı. İlk antrenmanına geldiğinde yeterli futbol malzemesi bile olmayan bu adam 41 maçta 29 gol attı ve Halifax kendi liginde şampiyon oldu. Konferans Ligi’nde mücadele eden Fleetwood Town 2011-12 sezonu öncesinde gol yollarındaki üretkenliği artırmak için bir golcü arıyordu. Vardy’de karar kıldılar. 150 bin paund bonservis bedeli karşılığında haftada 850 paundluk sözleşmeye imza atan Vardy 2011-12 sezonunda 31 golle gol kralı oldu, Fleetwood Town’da lig şampiyonu. Daha ilginç olan bir önceki sezon 69 gol atan takımın onun gelişiyle 33 gol daha fazla atarak 102 gole ulaşmasıydı. Gittiği her takımı şampiyonluğa ulaştırmaya başlayan Vardy, o zamanki Leicester hocası Nigel Pearson’ın dikkatini çekmişti. Bonservisine 1 milyon paund ödediler ve bu, İngiltere futbol tarihinde bir amatör futbolcu için ödenen en yüksek rakam oldu.
Vardy geçtiğimiz hafta West Bromwich Albion ağlarına bıraktığı golle Premier Lig’de üst üste 8 hafta gol atmış oldu. Eğer gelecek Watford ve Newcastle maçlarında da gol kaydetmeyi başarırsa Ruud van Nistelrooy’a ait olan 10 hafta üst üste gol atma rekoruna ortak olacak. Bir zamanlar, işitme engelli arkadaşıyla dalga geçen gençlere saldırdığı için ayağına takip cihazı takılan ve bu halde maçlara çıkan, bir başka ceza sonucu saat 18.00’den sonra evde olma zorunluluğu sebebiyle bitişi bu saatten sonraya sarkacak maçların sonlarında oyundan alınıp arabayla eve yetiştirilen Vardy, Premier Lig’in gol kralı tahtında oturuyor şu an.
Fleetwood Town başkanı Andy Pilley 2011 yılında Carl Garner isimli futbolcu avcısından bir telefon aldığında Garner ona şöyle demişti. “Halifax’da bir çocuk buldum, bir gün İngiltere için oynayacak.” Vardy bu yıl 7 Haziran’da ilk kez ulusal takım formasını giydi ve Roy Hodgson’ın Euro 2016 kadrosunda olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Daha mı istiyorsunuz? Kendisine Real Madrid’in talip olduğu dedikoduları dolaşıyor.