Geçen akşam Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçimin iptal gerekçesini uydurduğu 200 sayfalık, daha doğrusu 12 sayfalık şeyi açıkladı. İktidarın YSK içindeki ahbapları, sandık darbesine bir kılıf uydurma gereği bile duymadı. Duymadılar, çünkü bu iktidar baştaysa nasıl olsa yırtacaklar. “Allah muhafaza” başka birileri başa geçse belki de sınav sorularını çalan FETÖ’cüler gibi yargılanacaklar. Ama… İktidarın istemediği […]

Geçen akşam Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçimin iptal gerekçesini uydurduğu 200 sayfalık, daha doğrusu 12 sayfalık şeyi açıkladı. İktidarın YSK içindeki ahbapları, sandık darbesine bir kılıf uydurma gereği bile duymadı.

Duymadılar, çünkü bu iktidar baştaysa nasıl olsa yırtacaklar. “Allah muhafaza” başka birileri başa geçse belki de sınav sorularını çalan FETÖ’cüler gibi yargılanacaklar.

Ama… İktidarın istemediği bir karar verseler hem ikbal elden gidecek hem de uydurma bahanelerle içeri düşme riski var. Hem ilerideki bir yargılanma riskinden daha yakın… Ahbaplar düşündü, taşındı, iddia kuponunu yaptı ve tüm malı mülkü iktidara bastı. Tabii bu işler biraz handikaplı…

Neyse, gerekçeli karar geldi. Vardır ya sosyal medyada her yeni haber sonrası “Şaşırdık mı??? Hayır!!!” yazan birileri… Onlar yine aynı düğmeye bastı. Kimileri de “Ya bir bahane uydursaydınız bari” dedi.

Sanki bugüne kadar uydurmuşlar gibi… Sanki bugüne dek iktidarın ve ahbaplarının yüzleri kızarmış gibi… Para ve güçle ellerinde tuttukları yalan gücünü kullanmak dışında hakkaniyetin ve adaletin terazisine bir kez dahi çıkmışlar gibi…

Nerede Soma’da madenci yakınına attıkları tekmenin bahanesi?

Hani sıfırlanan, gemilerle taşınan paraların, belediyelerdeki yolsuzlukların, yatların katların açıklaması?

FETÖ’cü olduğu iddia edilip sonra ondan da vazgeçilen bir acenteden aldığı tatil bileti yüzünden hapiste olan gazetecilerin, sanatçıların hesabı hani?

Mühürsüz oylar, referandum, artık kanıksanan kayyum, cumhurbaşkanlığı seçimi peki? Atı alan Üsküdar’ı geçti mi?

Gaz bombaları, plastik mermiler, kurşunlar, hep genç kalan çocuklar… Ak sütüne kurban Berkin’in annesini yuhalattıkları gün vardı ya hani…

Hani Türkçe Olimpiyatları, hatıra paraları, hani ne istedilerse verdikleri, hani Türkan Saylan’a, Ali Tatar’a ve nicelerine ettikleri, hani beraber yedikleri içtikleri ve neticede üzerimize istifra ettikleri?

Bahaneleri yok. Bahane bulmaya bile ihtiyaç duymayanlara şaşırıp şaşırmamak da artık mesele değil. Şaşkın değiliz, öfkeliyiz. Mesele bir şeyler yapmak ya da yapamamak.

Hiçbir şey olmamış gibi yine seçime gidiyoruz. Daha önce de yazdık, biz yine sahaya kazanmak için çıkacağız, elimizden gelenin en iyisini yapacağız ama bu yüzsüzlüğün saltanatı daha ne kadar sürecek? Daha ne kadar Anadolu Ajansı sonuçları iktidar lehine en yüksekten açılıp, ikisi birbirine kavuştukça elektrikler kesilecek? Daha kaç seçim iptal edilecek, kaç belediyeye kayyum gelecek? Daha kaç propaganda döneminde bir partiye devletin parası ötekilere halkın duası? Daha ne kadar Başkan’ın küfürleri Bakan’ın tehditleri? Daha ne kadar Ahmet Hakan, ne kadar Buket Aydın?

Kimsenin şüphesi olmasın! Bu seçimde yine sandığa gideceğiz. Hatta mührü öyle bir vuracağız ki, damga en derine inecek. İktidarın ve ahbaplarının rüyalarına girecek. Ama gelecek, hiçbir şey olmamış gibi yaparak değil, en derinden en tepeye örgütlendikçe gelecek. Bahanesi yok.