Haftanın maçında kazanan çıkmadı. Karşılaşma 1-1 sona ererken, mücadeleye her iki teknik adamın tercihleri damga vurdu

Bir puana duacılar!

Trabzon'da kritik dönemeçte şampiyonluk adaylarından ikisi buluşuyor. Nefesler tutulmuş ilk düdük bekleniyor. Futbolla yatıp kalkan bu şehirde 3 Temmuz sonrasında oynanan maçlarda yaşananlar malum. Hal böyle olunca da insan acaba diyor. Bu oyuna gönül verenler saha içini konuşmak istiyor.

Ev sahibi cephesinde ilk 11'de sekiz Türk dikkat çekiyor. Hubocan ve Novak oynayabilse, ilk 11'deki yabancı sayısı beş olurdu sanki. Savunmanın eksikleri aratıp aratmayacağı merak konusu. Bordo-mavililerin kadrosunda sürekli gördüğümüz Onazi ile Bero kulübede başlıyor tıpkı Sosa gibi. Rıza Çalımbay'ın tercihleri son düdükten sonra muhakkak tartışılacak. Tabelada yazacağa göre ya kahraman olacak ya da yerden yere vurulacak.

Fenerbahçe ise zorlu deplasmana sürprizlerle başlıyor. Hasan Ali sol bekte değil de orta sahada gözüküyor. Aykut Kocaman Skrtel'in yokluğunda Mehmet Topal'ı geriye çekmiş. Onunla Neustaedter'in uyumu merak ediliyor. Burak Yılmaz'ın savunma arkasına koşuları bakalım defansın dengesini bozabilecek mi? Giuliano'nun yokluğunda Valbuena bekleyenler yanılmış, Fransız yıldız kulübede başlıyor. İki tarafta da sonradan yapılabilecek o kadar hamle var ki çimlerde satranç oynanacağa benziyor.

Yağmurla gelen ilk düdüğü müteakip deplasman takımı etkisini hissettiriyordu. Fenerbahçe rakibinin de pasifliğinden yararlanarak üstünlüğü eline alıyordu. Topu ayağında pek tutamayan Karadeniz ekibi ilk devrenin ortalarından itibaren dengeyi sağlıyordu. Koca yarı boyunca tek hücum silahları Burak'ı kaçırmaktı. Oyunun kilidi 43'te açılabilirdi. Trabzonspor savunmasının dağıldığı pozisyonda Alper İsmail'e 'al da at' dediyse de kontrol o kadar kötüydü ki...

Maç kenardaki iki usta Sosa ve Valbuena'yı çimlere çağırıyordu. Teknik direktörler bakalım bunu ne zaman duyacaktı...

Çalımbay o sesi duymuş, kötü günündeki Yusuf'un yerine Sosa'yı alarak ikinci 45 dakikaya başlamıştı. 49'daki duran topta bomboş unutulan Mehmet, Onur'u geçememişti. 58'de ani gelişen akında Sosa Abdülkadir'i bulmuş, genç yıldızın ortasına kafayı yapıştıran Burak ağları bulmuştu.

Son yarım saatte Valbuena ile genç oyuncu Elmas oyundaydı. Aatıf ile Hasan Ali'yi çıkaran Kocaman dizginleri eline almak istiyordu. 66'da Volkan ile karşı karşıya kalan Burak fişi çekemiyordu. 84'te kornerden eşitlik geliyordu. Bir diğer usta Valbuena kesmiş, Josef fileleri havalandırmıştı. Kalan dakikada başka gol olmayınca taraflar birer puana razı gelmişti.

İki ekibin de kazanabileceği bir karşılaşma geride kaldı. Futbol, usta ayaklarla güzel. İki takımın da futbol akıllarına kavuştuktan sonra ne yaptıkları ortada. Hocaları da görmüştür; değil mi?