Yıl 1986. Bağdat’ta bir otel, küçücük bir çocuk... Birazdan olacaklardan bihaber televizyon izliyor. Ne dilde olduğundan bağımsız o çizgi filmle eğleniyor. İçeride babasının Türkmen şoförü namaz kılıyor. Derken yakınlara bir roket düşüyor; odanın camları tuzla buz... Ufaklık donup kalıyor. O içerideki adamın kolları arasında kendine geldiğinde ağlamaya başlıyor...

On yaşında bile değildim o gün. Aradan geçen bunca seneye rağmen o gün hâlâ rüyalarıma giriyor. O adamcağızın ekmek teknesinin oğluydum da nasıl olmuştu da kendi canını bırakıp hiç tanımadığı birisini sakinleştirmeye çalışmıştı. Yoksa savaşın hayatın bir parçası olması böyle bir şey miydi...

Geçen cuma günü Asya Kupası çeyrek finalinde Irak ile İran kozlarını paylaştı. Canberra’da tribünleri dolduranlar müthiş bir futbol ziyafetine tanıklık etti. Öne geçen İran ilk yarının sonlarında 10 kişi kaldığında, ibre bir zamanlar savaştıkları komşusunu göstermeye başlamıştı. Beklenen olmuş, ikinci yarının başlarında eşitlik gelmişti. Gerisi tufan!

Normal sürede tabela bir daha değişmezken, uzatmalarda gol sağanağı yaşanıyordu. İran 119. dakikada beraberliği kurtarıyordu. Altı golün atıldığı mücadelede son sözü penaltılar sölüyor, Irak 7-6’lık sonuçla yoluna devam ediyordu. Onlar da önceki gün yarı finalde Güney Kore’ye kaybederek elendi.

Yüz binlerin hayatını kaybettiği, sekiz yıla yakın süren İran- Irak Savaşı’nın bitiminden bir yıl sonra iki ülke Kuveyt’teki Barış ve Dostluk Kupası’nda buluşmuştu. Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Juan Antonio Samaranch’tan bugünkü UEFA Başkanı Michel Platini’ye spor dünyasının birçok önemli yüzü bu turnuvayı yerinde takip etmişti. Futbol adeta barış elçisi forması giymişti.

İki takımın oynadığı maçtan gol sesi çıkmamış, penaltılarla Uganda’yı yenen Irak şampiyon olmuştu. Kaderin cilvesi, Barış ve Dostluk Kupası’nı kaldırdıkları toprakları dokuz ay sonra da işgal edeceklerdi. Sonrası malumunuz...

“Düşman kardeşler”in futbol alanındaki rekabetleri 2001’e kadar tarafsız sahada sürmüş, o tarihten itibaren de kendi statlarında rakiplerini ağırlamaya başlamışlardı. Kim bilir belki de meşin bir yuvarlak, peşinde koşan 22 kişi ve onları izleyen milyonları yakınlaştırmıştı.

İki ülkenin futbol tarihini aralamışken, yazdıkları destanları anmamak olmaz. Birisini belki de herkes biliyor da öbürünü? Müsaadenizle...
1998 Dünya Kupası’nın şüphesiz en unutulmaz maçlarından biri Lyon’da oynanmıştı. Yılın en uzun gününde yeryüzünün belki de tüm ötekilerinin desteklediği İran, “ayaktopu”na o günlerde biraz Fransız olan Amerika ile buluşmuştu. Maç öncesinde verilen beyaz güller, doğu komşumuzda barışı simgeliyordu.

Gerland Stadyumu’nda Yeni Dünyalılar direkleri döverken, goller Asya temsilcisinden geliyordu. Estili açılışı yapmış, Mahdavikia bugün bile hafızaları süsleyen kontraatakta fişi çekmişti. McBride’ın son dakikalarda gelen kafası olsa olsa teselli ikramiyesiydi...

İran’ın bu 2-1’lik unutulmaz galibiyeti tüm dünyada manşetleri süslemiş, şampiyona tarihinin en politik randevusunun tarafları grup aşamasında beraber elenmişti.

Tesadüfün eseri bu satırların yazarı, iş için 2004’te Tahran’a gidecekti...

Irak masalı
Yıllar önce bir pazar akşamıydı. İstiklal Caddesi’nde o gece dolaşanlar ellerinde bayraklar çocuklar gibi şen olan Iraklılara rastlamıştı. Kim bilir onlar uzun süre sonra ilk defa bir şeyi kutluyordu...

Endonezya, Malezya, Tayland ve Vietnam tarafından ortaklaşa düzenlenen 2007 Asya Kupası’na ambargoların gölgesinde katılan Irak, A Grubu’nu güçlü Avustralya’nın önünde lider bitirmişti. Çeyrek finalde Vietnam’ı rahat geçen ülke, yarı finalde güçlü Güney Kore’yi penaltı atışları sonucunda devirmişti.

Jakarta’da kupa için Suudi Arabistan’la buluşan Brezilyalı Jorvan Vieria’nın öğrencileri, kaptan Yunus Mahmut’un golüyle zafere ulaşıyordu. Son düdükle birlikte Amerika’nın boyunduruğu altındaki topraklarda on binlerce insan sokağa dökülüyordu. Çekilen kareler gözleri dolduruyor, Irak’ın başarısı çimde yazılan peri masalları arasında yerini alıyordu.

29 Temmuz 2007’de yüz binlerce Iraklı’yı sokaklara döken Yunus Mahmut, geçen cuma İran filelerini hem uzatma bölümünde hem de penaltılarda havalandıranlardan da biriydi.

Hayat...