Geçen cuma akşamı Paris’te meydana gelen terör saldırılarından sonra oynanması planan bir dolu özel maç iptal edildi ve şimdi de Fransa’da düzenlenecek EURO 2016’nın tehlike altında olduğu konuşuluyor. Olayların futbol dünyasına yaptığı etkileri konuşalım.

Aslında 129 insanı bizden ayıran böyle bir terör saldırısının ardından konuşulacak son şeylerden birisi futbol belki de. Öte yandan bu saldırılar sonrası konuştuğumuz şeyleri konuşmayı bırakıp hayatımızı değiştiremeyiz, zira cuma akşamı o hain saldırıyı gerçekleştirenler ve saldırıyı planlayanların asıl hedefledikleri şey de bu. Bireyleri, yarattıkları kaosun sonucunda oluşan korku ortamında kolayca manipüle edilecek toplulukların bir parçası haline getirmek ve alışkanlıkları değiştirmek. Kendilerini akıllardan hiç çıkmayan bir korku kaynağı haline getirmek, amiyane tabirle bizi titretmek. İtiraf etmek lazım, Avrupa’da yaşanan her saldırının ardından halk, adeta unutmak istediği, görmezden gelmeye çalıştığı hayat gerçekleriyle aniden yüzleşmenin yarattığı şokla aşırı tepkiler verebiliyor. Kendi hayatını nasıl sürdürdüğü ve diğer bireylere verdiği tepkiler de dahil. Fransa Futbol Federasyonu Başkanı Noel Le Graet de saldırıların hemen ertesi gününde yaptığı açıklamada EURO 2016 sırasında meydana gelebilecek güvenlik sorunları sebebiyle varolan endişelerin haklı çıktığını ve kupanın düzenlenmeme olma ihtimalinden bahsetti. Bu açıklamayı izleyen günlerde Belçika-İspanya ve Almanya-Hollanda maçları güvenlik endişeleri ile iptal edildi. Sonuncusunda, Hannover polisi maç öncesinde ciddi bir bomba ihbarı almıştı. Bundan 7 ay sonra turnuvanın açılış maçının oynanacağı Stade de France’da, geçtiğimiz cuma günü yaşananlardan daha büyük çapta olayların yaşanmasından korkuluyor. UEFA, pazartesi günü yaptığı açıklamada turnuvanın Fransa’da düzenleneceğini ve benzer risklerin olduğu 2014 Dünya Kupası’nda Güney Afrika’nın sınavı geçtiğini ileri sürdü.

Öncelikli olarak Güney Afrika örneğinin çok sağlıklı olmadığını belirtmek lazım. Afrika’daki durum ülkenin öteden beri varolan sorunlarından kaynaklanıyordu ve daha tahmin edilebilir tehditlere karşı bir plan yapabilmek söz konusuydu. Fransa’da ise şüphelileri saptamanın oldukça zor olduğu bireysel eylemlerden çekiniliyor. Ayrıca UEFA’nın açıklamasının ardında olası bir iptal halinde ortaya çıkacak mali sorunlar ve kapıya dayanması muhtemel sponsorların da olduğu bir gerçek. UEFA ve FIFA son aylarda dünya futbolunun sağlığından çok tepesindeki isimlerin cepleriyle ilgilendiğini zaten bize gösterdi.

Cuma günkü katliamı gerçekleştiren isimlerden Salah Abdeslam ve planladığı düşünülen Abdelhamid Abaaoud, EURO 2016 maçlarına ev sahipliği yapacak Lille’den sadece 170 kilometre uzaktaki Molenbeek’te uzun süre yaşadılar. Şehrin adı daha önce de yine Fransa’da yaşanan terör olaylarında gündeme gelmişti. Amsterdam-Paris arasında işleyen Thalys treni doğal olarak Belçika’dan geçiyor ve ocak ayında Thalys treninde meydana gelen silahlı saldırıyı gerçekleştiren IŞID üyesi Ayoub El Khazzani, bu trene binmeden önce yine Molenbeek’te geceyi geçirmişti. Dolayısıyla hat üzerindeki 3 ülkenin güvenlik görevlilerine büyük iş düşecek. Zira en ufak bir ihmal Thalys’i terör örgütlerinin gayriresmi nakliye aracına döndürebilir.

UEFA’nın maç günlerinde kurduğu taraftar alanları da risklerden bir başkası. Zira iş sadece stadyum içi güvenliğinden geçmiyor, stadyum etrafında dev ekranlardan tutun, ürün satışına kadar uzanan aktivitelerin yapıldığı geniş alanlar da yoğun güvenlik önlemlerine tabi tutulacak elbet. Nihayetinde tüm Fransa’daki kafeler ve barlar, turnuva boyunca maçların toplu olarak izlendiği mekânlar olacaklar. Kısacası Fransa 2015’te olduğu gibi 2016’da da hedef olarak görülürse sıkıntılı bir turnuva geçireceğimize şüphe yok. Biz de turnuva sırasında 2 maçı Lille’den takip edeceğiz. Umarım bu satırlardan vahşet ve üzüntüyü değil güzellikleri aktarırız.