25 Ağustos 2007’de Sevilla, Getafe karşısında sezonu açıyordu. Mücadelenin 35. dakikasında zaman donuyordu. Ceza sahasında yığılıp kalan bir adam, sağa sola koşturan futbolcular... Dragutinovic ile Palop’un telaşı dün gibi aklımda. Sevilla sağlık ekibinin anında müdahale ettiği kanat oyuncusu ayağa kalkıyor ve herkes rahatlıyordu.

Derken soyunma odasında fenalaşan yıldızın yine bilinci kapanmıştı. Acilen ambulansla hastaneye kaldırıldıysa da üç gün süren mücadelesinin ardından acı haber gelmişti. 23. yaşını bitirmemişti...

Bundan tam otuz yıl önce 26 Kasım 1984’te Sevilla’da doğan Antonio Puerta, daha ufacıkken şehrin adını taşıyan takımına ayak basmıştı. Endülüs’te altyapıda raks etmeye başladığında, arkadaşları Sergio Ramos, Jesus Navas, Alejandro Alfaro ve Kepa Blanco ile birlikte dikkat çekmişti.

Juande Ramos ile birlikte yükselmeye başlayan kırmızı-beyazlıların önemli parçalarından biriydi Puerta, 2005-2006 sezonunda UEFA Kupası’na uzanılan yolda yarı finalin uzatmalarında arz-ı endam etmişti soluyla. Gelsenkirchen’in dünyada tanınmasının esbabımucibesi olan Schalkeliler, o golle final rüyalarına veda ederlerken Sevilla’da bayram başlamıştı.

Kupa finalde Middlesbrough’u parça pinçik edilerek kaldırılıyordu. Endülüs ekibi sadece bu başarıyla tatmin olmuyor, 15 ay içinde müzeye dört tane daha kupa getiriyordu. İlk kurban Barcelona idi. Süper Kupa’da Barça’yı üçleyen Puerta’nın arkadaşları tavan yaparken, bizimkisi sonradan girmişti oyuna.

BİR FİNAL, İKİ CENAZE

Son şampiyon apoletiyle geldikleri 2007 UEFA Kupası finalinde bu sefer karşılarında Espanyol’ü bulmuşlardı. Ramos’un talebeleri bu sefer penaltılarla gülerken, son sözü söylemek Puerta’ya düşmüştü. Tesadüfün böylesi o gün sahada üzülenlerden Daniel Jarque sonradan kaptan olacak, 2009’da sevgilisiyle telefonda konuşurken kalp krizi geçirip ölecekti... Savunma oyuncusunun vefatından sonra Espanyol’ün sahasında oynadığı ilk lig maçı esnasında kızının doğması adeta meleklerin işiydi.

Kral Kupası’ndan İspanya Süper Kupası’na bir bir kazanılan başarılarda Puerta’nın tuzu vardı. Arada bir kere İsveç karşısında milli oluyor, sonradan kazanılacak 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın elemelerinde sahne alıyordu.

Foé, Feher, Renato Curi gibi sahada oynarken, bizi ağlatmıştı orta saha oyuncusu. Üstelik kız arkadaşı da hamileydi.

İspanya’da her statta yapılan saygı duruşlarını, 31 Ağustos’ta Milan ile oynanan Süper Kupa finali izlemişti. Sahada 22 Puerta mücadele ediyor, Milan kazanıyordu. Evet her iki takım da formalarının arkasına 22 yaşında ölen solak yıldızın adını yazdırmıştı. Açılışı Sevilla yapıyor, gol kutlamasında göğü işaret eden parmaklar, ekranları başındaki milyonların kurumaya bıraktıkları mendillerinin yeniden ıslanmasına neden oluyordu. Kapanışı yapan Kaka da onun ismini gösteriyordu.

Sevilla’nın Ramon Sanchez Pizjuan Stadyumu, çimlerinde devrilen çocuğunu asla unutmuyordu. Her maçın 16. dakikasında,Puerta’nın forma numarasında, ayağa kalkan tribünler gencecik yaşta son bulan bir hayat için.sesini yükseltiyordu.

Sevilla, Puerta’nın formasını önce emekli ediyor, ardından İspanyol Futbol Federasyonu’nun numaraları 1-25 arası sınırlaması üzerine 16 numarayı giyme onurunu David Prieto’ya bahşediyordu. Oysa ki kulübün dileği, 22 Ekim 2007’de doğan futbolcunun oğlu Aitor Antonio’nun 16 numarayı bir gün giymesiydi. 

EURO 2008 finalinin ardından İspanya, 44 yıl sonra gelen şampiyonluğun tadını çıkarırken, bir isim gözümüze çarpıyordu. Sevilla altyapısından arkadaşı Sergio Ramos, üzerindeki tişörtte yazanla futbolseverleri adeta gözyaşlarına boğuyordu: Siempre con nosotros. (Daima bizimle) Arkasında okunan 16 numara, arkadaşından yadigâr kalmıştı ona. Real Madrid formasıyla Villarreal ağlarını havalandırdıktan sonra da onu böyle görmüştük; ancak bu kadar etkilenmemiştik doğrusu. Ne de olsa sıcağı sıcağına yapılmıştı o hareket. Aradan 10 ay geçtikten sonra İspanya’nın bir ömürdür beklediği zaferi müteakip o jest çok daha manidardı. Aynı tişört 11 Temmuz 2010’da da Güney Afrika’da giyilmişti. Seremonide Ramos’a Navas da katılmıştı. İşte o gün Iniesta, Boğalar’a Dünya Kupası’nı getiren golü atmış, formasının altından görünen tişörtte aynı şey Jarque için yazılmıştı. 2007 UEFA Kupası finalinde sahne aldıktan sonra hayatını kaybeden iki oyuncu, üç yıl sonra futbolun en büyük organizasyonunda unutulmamıştı.

Bugün yaşasa Puerta sadece 30 olacaktı. Yine de daima bizimle; tıpkı milyonları eğlendirirken ölen birçokları gibi.