Diken’de Mustafa Alp Dağıstanlı kendini parçalıyor ne zamandır, “bir akarsu sadece akan bir su değildir” diye! “Devlet Su İşleri (DSİ) “taşkın koruma tesisi” ya da “dere ıslahı” adı altında “katliam yapıyor” diyor. İş o kadar ciddi ki! Bir yazısına “DSİ dediğin çağdışı kalmış canavar” başlığını atmış.

Dağıstanlı’nın yazılarından aynen aktarıyorum:

“Geçen gün Arhavili Sevinç Alçiçek’in anlattığı hikayeyi siz de dinlemelisiniz. Sevinç, Lome (yeni, uyduruk adı Yolgeçen) köyünden. Köydeki kadınlardan biri şöyle dert yanmış: “Dereye duvar çekildi ya iyi de oldu, bahçemizi alıp duruyordu, ama yılanlar gelmeye başladı eve, su içmek için dereye inemediklerinden bizim bahçedeki çeşmeye dadandılar.”


***

Sadece bu hikaye bile bildiğimiz bir şeyi bir kez daha anlatıyor bize: Bir akarsu, sadece akan bir su değildir. Bir dere sadece dere değildir, etrafıdır. İçinde bulunduğu doğal ortamın ta kendisidir. Bir akarsu sayısını bilemeyeceğimiz kadar canlıya, bitkiye hayat verir.

Derenin çevresiyle bağını kopardığınızda, suyu girilemez çıkılamaz bir kanala hapsettiğinizde, milyonlarca canlıya eziyet edersiniz, öldürürsünüz. Katliam denir buna. Ama DSİ bu katliamları önemsemiyor.”

“İyi dünya örneklerinin hepsi ilk adımda şunu söylüyor: “Taşkınları önlemek diye bir şey söz konusu değil. Ne yaparsanız yapın taşkın olacak. Milyonlarca yıldır oluyor.” Dolayısıyla, ‘doğal afetlere karşı savunmacı yaklaşım yerine, riski yönetme ve sellerle yaşama, yaşayabilme anlayışıyla davranmalıyız.”

“Taşkınları önlemede en önemli şey, derelerin milyonlarca yılda oluşturduğu taşkın yataklarıdır. Yağışla dereler yükseldi mi, işte bu taşkın yataklarına ve komşu sulak alanlara yayılır. İş, dereye komşu alanların su tutma kapasitesini arttırmaktır. Bu bölgeler suyu tutar, toprak suyun bir kısmını emer sünger gibi.
Derelere yer açmakla yetinmeyip, taşkın yataklarını ve akarsu kenarlarını ağaçlandırıyorlar. Bütün bunlar suyun akış hızını da kesiyor çünkü, toprağı tutuyor.”
Yazarın bu uyarılırandan sadece bir kaç gün sonra Rize ve Arhavi sular altında kaldı.

Dağıstanlı başka bir yazısında “Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Koruma Kanunu”nun maddelerinden örnekler sıralıyor ve DSİ’nin bu kanuna uyup uymadığını sorguluyor ve ekliyor:

“Manzara şu: Devlet Su İşleri ‘dere ıslah ediyorum, taşkın koruma tesisi yapıyorum’ diye sürdürdüğü akla, mantığa, bilime, çağdaş yöntemlere aykırı uygulamalarda, yani yanlışlarında ısrar ediyor, inat ediyor, iktidarını kıskançlıkla koruyor, hiçbir uyarıya kulak asmıyor. Buna karşılık, yasasının, yönetmeliğin kendisine verdiği olumlu, yapıcı, koruyucu rolünde hiç de kıskanç davranmıyor, muazzam bir iktidarsızlık sergiliyor.”

“Dere ıslahlarına, taşkın koruma tesislerine karşı hiç dava açılmamış. DSİ bilime dayanmayan, tahripkar uygulamalarıyla meydanı boş bulmuş, gemi azıya almış büyük bir laçkalık, denetimsizlik içinde koşturup duruyor.

Buna bir dur denmeli artık. Bilim dünyası, akademi gür bir ses çıkarmalı, DSİ’ye yaptıklarının doğru olmadığını söylemeli. Harikalar diyarı vadilerini, derelerini korumak için DSİ’ye dava açmaya hazırlanan Arhavi’ye destek vermeli. Bu destek, tüm Türkiye’nin derelerini kurtarmak, DSİ’yi ıslah etmek için de gerekli bir adım.”

***

Çok sevgili dostum Gamze Topuz’un önderliğinde bir çok hayvanseverin de desteğiyle kurduğumuz “Arhavi Nero Hayvan Bakımevi” de selde yok oldu. Kayıplarımız var. Yaşadıklarımızdan ders alarak yaralarımızı sarıp en yakın zamanda daha iyisini inşa edeceğimize inanıyorum.

Kaynakça:

1. https://www.diken.com.tr/dsi-dedigin-cagdisi-kalmis-canavar/?fbclid=IwAR3PEtb-gZmPIewQTX_5VXi90m07lfC90wafU_cBegohw6SgCYXQoBqhoOk
2. https://www.diken.com.tr/dsi-dayanilmaz-bir-hafiflik-ve-lackalikla-dereleri-boguyor/?fbclid=IwAR3Qy0353ceHITpjkLhWciWWIMR1X6-4pATvsT6qumfmFGAmQJsIwy1t5Qg