“1976 yılı Nisan’ının son günlerinde DİSK yöneticileri beni aradı. ‘Çok acele bir afiş lazım’ dediler. Oturdum çizdim bir saatte. Sabaha karşı da gelip aldılar afişi. Çizmesi bir şey değil, içime de sinmedi ayrıca. Daha iyi olabilirdi o afiş. Dünyayı pergelle çizdim, elleri kara kalemle çizdim. O yüzden çizim tekniği açısından hafif uyumsuzluk oldu. Dünyayı da kara kalemle çizmeliydim.”

Orhan Taylan böyle anlatıyor afişin hikayesini.

Dünya Sendikalar Federasyonu’nun yarışmasında Amerika’yı ve SSCB’yi geride bırakarak birinci oluyor Taylan. Sonrasında yaşananları ise şöyle anlatıyor: “Dünya Sendikalar Federasyonu’nun merkezi Prag’daydı. Dediler ki: ‘İstersen 15 gün Prag’da eşinle birlikte misafir edelim, istersen para ödülü.’ Prag’a gitmeyi tercih ettim. Bir daha nereden gideceğim? Çok mutlu oldum. Çok güzel gezdirdiler.” Afişi meydanlarda görmeyi artık kanıksadığını söylüyor Taylan. “Ancak tabii ki keyif de alıyorsun. Oğlum gelip bakıyor. ‘Aaa babamın işi’ diyor. İnsan kıvanç duyuyor.”

1 Mayıs kutlamalarının iki simge afişi; dünyayı avucuna sığdırmış, havaya kaldıran nasırlı eller ile ‘Zincire vurulmuş işçi’ afişlerinin çizeri Orhan Taylan.

∗∗∗

1941’de Samsun’da dünyaya geldi. Eğitimine memleketinde başlayıp ilk öğrenimini tamamladı. 1960’ta İstanbul’daki Amerikan Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 27 Mayıs 1960’taki askeri müdahale sonrası çıkarılan bir kanun gereği, yedek subay olarak öğretmenlik yapmak üzere hizmete başvurdu ve Aydın’ın Söke ilçesine bağlı Sazlıköy’de iki sene öğretmenlik yaptı.

1962’de İtalya’ya geçerek Roma’daki ünlü Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitimine devam etti ve duvar resmi teknikleri üzerine çalıştı. 1966’da akademiden mezun olarak yurda döndü.

Anavatana dönüş yapmasının ardından, o dönemde Türkiye İşçi Partisi’ne katılım gösterdi ve TİP ile çeşitli sendikaların görsel tasarımlarını üstlendi.

 1976’da Antalya’daki bir sanat festivalinde ilk büyük duvar resmini tamamladı ve Görsel Sanatçılar Derneği Başkanlığı’na seçildi. Barış Derneği’nin önde gelen üyelerinden biri olarak, 1982’de askeri mahkeme tarafından açılan bir dava nedeniyle hapis cezasına çarptırıldı ve 1986’da serbest bırakıldı.

1988 ile 1990 yılları arasında eserleri Londra, Amsterdam ve Moskova’da dahil olmak üzere çeşitli kentlerde sergilendi. Bu dönemde özellikle yağlı boya eserlere yoğunlaştı ve İstanbul’daki atölyesinde birçok sergi açtı, ayrıca birçok karma sergiye de katılım sağladı.

∗∗∗

Orhan Taylan’ın eserlerindeki umut ışığı, onun yaşam yolculuğunun da bir yansımasıydı. 1960’ların Türkiye’sinde bir genç olarak başladığı sanat serüveni eserlerinde kendini gösterdi; her bir fırça darbesinde bir hikâye, bir umut vardı.

Yeteneği ve tutkusu onu ülke sınırlarının çok daha ötesine taşıdı. Taylan, dünya çapında bir yıldızdı.

Orhan Taylan’ı geçtiğimiz gün kaybettik. Her zaman şık, şakacı, beyefendi, hoşsohbet haliyle geliyor gözümün önüne. Mirası, rengarenk tuvallerde, cesur afişlerde ve umut dolu hikayelerde. Her zaman canlı, dokunaklı ve ilham veren eserlerinde. Bizlere bıraktığı en yüce şey ise umuttur. En çok ve her zaman ihtiyacımız olan.