Katliamlar ülkesinde, ölüm coğrafyasında yaşıyoruz. Suriye’deki savaştan kaçan mültecilere, Taliban’dan kaçan binler eklendi. Göç ile ilgili siyasi tutum ortada; amaç göçü dış politikada koz olarak kullanmak, iç politikada ise din kardeşlerimize kucak açarak kalıcı bir rejim olarak siyasal İslâmıyerleştirmek. Kendi ülkesini yönetemeyen AKP iktidarı çöken BOP projesi için harika bir fırsat bulmuş görünüyor. Başkalarının acıları üzerinden yönetilemeyen bir göçün büyük kurtarıcısı olmaya soyunanlar için yeni bir gündem var.

***

Oysa kendi ülkemizde çocuklarımız aç, öldürülmüyorlarsa istismar nedeniyle intihar ediyorlar. Son acı haber Muş’tan geldi. Kadınlarımız şiddete ve cinayetlere uyanıyorlar her gün. Madenci, emekçi, çiftçi, esnaf can çekişiyor. Ama olsun ekonomi büyüyor!

İnsan hayatının sürebilmesi için en önemli kaynak doğa. O da müteahhitler elinde ekonomi büyüsün diye öldürülüyor. Ülkemizin doğal kaynakları bir birinşaatlara; gerçekçi olmayan turizm yatırımlarına;en güzel koylara dikilen saraylara, “külliyelere”, yabancı sermayeyi güçlendiren enerji santrallerine kurban ediliyor. Çocuklarını koruyamayan ülkenin bebek flamingoları korumasını bekleyebilir miyiz?!Unuttuk geçti bile…


***


Yıllar evvel Uzungöl’ü koruyamadık ya, işte dizim dizim doğa ölümleri, doğaya ihanetin bedeline dönüşen doğal afetlerle insanlarımızıyitiriyoruz.Ölen flamingolar bir avuç bilinçli insanın vicdanına değiyor. Gerisi hayatta kalmaya çalışan, evine ekmek götüremeyen bir halkın gündeminde nasıl olabilir ki?

Sosyal devletin, adaletin yokluğu her gün her köşede hissediliyor. Hiçbir can bizi yönetenlerin derdi değil. 5 bin flamingo bizi yönetenlerin eziyet politikaları nedeniyle can verdi. Katliamı haber aldığımız 14 Temmuz gününden çok değil 25 gün önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Sulak Alanlarda Yaşayan Kuş Türlerini Koruma ve İzleme Projesikapsamında Tuz Gölü'ndeki flamingoların izlendiğine ilişkin bir haber basına servis edilmiş. Haberde dünyadaki en büyük doğal üreme kolonisi olan Tuz Gölü'nde ilk kez bu yıl flamingoların kuluçka alanında yumurta ve yavrularıyla görüntülendiği söyleniyor. Havaların ısınmasının ardından önemli göç yolları üzerinde bulunan Tuz Gölü'ne her yıl on binlerce flamingo geldiği anlatılıyor. AA muhabirinin Bakanlıktan aldığı bilgiye göre, Tuz Gölü'nün eşsiz beslenme, kuluçka ve kreş imkânı sunduğu flamingolar, marttan eylül-ekim ayına kadar gölde misafir oluyormuş. Yaklaşık 27-31 gün süren kuluçkadan sonra flamingo yavruları, yumurtadan çıkarak bir araya geliyor ve gölün besince zengin güney kısmına inerek kreş alanı oluşturuyorlarmış. Peki o zaman 2015’ten bu yana sürdürülen bu “izleme” ve “koruma” çalışmasını basına övünerek aktaran Bakanlık gölden su çekildiğinden, flamingoların günlerce aç, susuz kaldığından neden haberdar değil acaba? Bu canlı katliamını hepimiz gibi basından öğrenen kurumların açıklamalarıyla gölün vahşi sulama nedeniylekuruduğunu ve yavruların susuzluktan öldüğünü öğrendik. Üstelik su çıkışı olmadığı için kapalı bir göl olan Tuz gölünde 2020 yılında da aynı sorun yaşanmış, çiftçiler su bendi yapmış, bakanlık ile DSİ arasında yazışmalar olmuş. Ve bentler kaldırılmış. Bu tecrübe ortadayken bu yıl önlem almamayı seçen yetkililer yürüttükleri flamingoları koruma ve izleme projesinde anlaşılan sadece ölümleri izlemeyi tercih etmişler. Suçlu kim? Yetkililer onu da açıkladı: Suçlu çiftçi!


***

Bu arada 17 Haziran Dünya Kuraklıkla Mücadele Günüydü. Yine basında bizi bekleyen büyük tehlikeyi anlatan boy boy yazılar, haberler mevcut. Çiftçimizin kuraklık nedeniyle hasat yapamadığı, kıtlık tehlikesinin kapıda olduğu anlatılıyor. Türkiye'de 41 ilde etkili olan kuraklık mercimek, buğday ve arpa üretiminin en fazla yapıldığı Güneydoğu Anadolu'da büyük zarara sebep olmuş. Ekili hububat alanlarında kuraklık kaynaklı zarar oranı yüzde 70 ile 90 arasında! İç Anadolu ve diğer bölgeler arkadan geliyor. Odalar ve çiftçi birliklerine göre hububat üretiminde kayıp 3,5 milyon tona ulaşabilir. Önlem alan var mı?



***

Uzmanlar, iklim değişikliğinin etkisiyle sıcaklık artışı ve kuraklaşma sürecinin şiddetlenerek, çölleşme riski taşıyan alanların artacağından endişeli. Bir yandan kuraklık, diğer yandan da yeraltı sularının bilinçsiz ve orantısız kullanımı gibi faktörler de eklenince Tuz Gölü yaklaşık dört kilometre kadar çekilmiş.“Kreşteki” bebekler can çekişerek öldü. Doğa ölüyor, çiftçi can çekişiyor, tarım ölüyor. Tuz gölü sadece bir örnek. Tuz gölü, Dipsiz göl, Marmara denizi, Kuzey ormanları, Karadeniz ölüyor. Bizler de yavaş yavaş ölüyoruz.



***

İktidarın yanlış politikaları her yerde yaşama hakkımızı tehdit ediyor. Bizi korumayan hükümet kendi yapmadıklarının hesabını da bizden soruyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli denize müsilajıntemizlenmesi için midye bırakmışlar! Hazır oradayken de flamingo ölümleriyle ilgili “gerekli tedbirlerin” alındığını, konunun “etraflı şekilde” soruşturulduğunu söylemişler. “Tüm adımları” atıyorlarmış. Çok geçmeden Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından su kanallarına bent çekip oradaki suyu pompalar vasıtasıyla tarlalarını sulamakta kullanan çiftçiler hakkında yasal işlem başlatacağı açıklandı.



***

İklim krizine çözüm üretmeyen; tarım üretimine teşvik ve destek vermeyen; yanlış tarım ve sulama politikalarıyla çiftçiyi kaderine terk eden; flamingo neslini koruma projesini afilli haberlerle açıklama yapmaktan ibaret sanıp gerekli denetimleri yapmayan; tarım arazilerini satışa çıkarıp golf sahası, RES, HES yaptıran; sadece yandaş müteahhitleri teşvik eden onlara sınır ötesinde parçalanmasından medet umduğu İslâm ülkelerinde “kalkınma” projeleri için aracı olan, kaynak yaratan bakanlıklar, bakanlıklara bağlı devlet kurumları masum. Çiftçi bedel ödeyecek.


***

Yıllardır çıkması için mücadele ettiğimiz Hayvan Hakları Yasası en önce yaşam hakkını korumak için gerekli düzenlemelerin eksikliğiyle gündemimizdeydi. Kabahat değil suç tanımı istiyorduk. Suçluların da yargı önünde işlenen suçun karşılığı olan cezayı almasını sağlayacak caydırıcı unsurlarıyla güçlü bir kanun teklifini kendim sivil toplum temsilcileriyle birlikte hazırlayıp sunmuştum. Çıkan yasa büyük bir hayal kırıklığıdır. Öyle ki flamingoların ölümünde ihmali, etkisi olan kurum ve yetkilileri bağlayıcı yaptırımı olmadığı gibihayvanların yaşam hakkını tehdit niteliğindedir. İşkence, katliam yapan kişileri mahkûm etmeyen, avlanmayı teşvik eden kapsayıcılığı sorunlu bir yasa. Başka bir yazı konusu olsun…

Flamingolar öldü. Nokta.