Yarından başlayarak iki gün boyunca (19- 20 Nisan) başta doktorlar, hemşiresinden sağlık memuruna sağlık çalışanları greve gidiyorlar.

Yarından başlayarak iki gün boyunca (19- 20 Nisan) başta doktorlar, hemşiresinden sağlık memuruna sağlık çalışanları greve gidiyorlar. Bir görev grevi bu. Sağlık çalışanları temel görevleri olan insan sağlığını koruma görevlerini yerine getirebilmek için grev yapacaklar.

Grevi Sağlık Bakanı’nın iddia ettiği gibi birkaç bölücü, anarşist, Dr. Che’nin yolundaki komünist yapmayacak.

Hükümete ilişmiş ve iktidarın siyasi rantından beslenen birkaç idareci, AKP’ye ters hiçbir şey yapmamaya yeminli birkaç partici ve belki de birkaç çekingen dışında sağcısından solcusuna sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğunun desteklediği ve katılacağı bir grev olacak.

Sadece kamu ve üniversite hastaneleri değil, özel hastane hekimleri ve muayenehanelerinde özel hekimlik yapanlar da hasta bakmayacak, muayenehanelerinin kapısına kilit vuracaklar. Bir haftadır muayenehaneleri arayan hastalara sekreterler, hekimin yarın ve ertesi gün grevde olduğunu ve randevu veremeyeceklerini söylüyorlar.

13 Mart Ankara mitingine otuz bine yakın sağlık çalışanı katılarak, Cumhuriyet tarihinin en büyük sağlık mitingini yapmışlardır. Şimdi eylem yurttaşın sağlık hakkı için, uyarı greviyle sürecek.

İlk bakışta ters görünebilecek sağlığı korumak için hasta muayene etmemek, gerçekte hükümetin sağlık politikalarının yurttaş sağlığını nasıl hiçe saydığını gösterebilmek için yapılacak.

Başta Sağlık Bakanı olmak üzere AKP ve  yandaşları, sağlık politikalarının AKP’nin en başarılı ve toplum tarafından benimsenen uygulamalarından biri olduğunu savunuyorlar. Kanıt olarak da muayene olan hasta sayısındaki artışı, ameliyat sayısındaki patlamayı ve ilaç kullanımındaki artışı gösteriyorlar.

Sanki sağlık hizmeti yurttaşın doktor tarafından muayene edilmesi ve bir ilaç reçetesi alabilmesi ya da ameliyat olabilmesi demekmiş gibi bu artışları başarı olarak gösteriyorlar.

Oysa temeli doksanlı yılların başında Dünya Bankası tarafından atılan, sağlığı devletin yükümlülüğündeki bir kamu hizmeti olmaktan çıkarıp, piyasa koşullarında alınıp satılan bir mala çeviren en sinsi özelleştirme uygulamasının sorumlusu olduklarını gizliyorlar.

Türkiye’de sağlık hizmeti AKP’den önce sosyal güvencesi olanlar için ücretsizdi, oysa bu gün sosyal güvencesi olan olmayan tüm yurttaşlar sağlık hizmeti için ücret ödüyorlar. Sağlık AKP eliyle ancak parayla satın alınabilen bir hizmet haline dönüşmüş durumda.

AKP öncesinde sosyal güvencesi olan bir yurttaş sağlık ocağı, devlet hastanesi ya da üniversite hastanesine başvurduğunda tek kuruş para ödemeden muayene olabiliyor, doktorunun teşhis için ihtiyaç duyduğu her türlü tetkiki yaptırabiliyor ve ilaç kullanması gerekiyorsa kullanımı hayati olanlara hiç para ödemeden diğerlerine ise %20’sini ödeyerek  ilacını alabiliyordu.

Oysa şimdi şu meşhur aile hekimine gittiğinde bile maaşından katılım payı adı altında muayene parası ödüyor, doktoru her tetkiki isteyemiyor ve kullanımı hayati olan ilaç grubu sürekli daralıyor. Bu gün 8 lira 20 lira olan katılım paylarının yarın SGK’nın şartları öne sürülerek 50 lira 100 liraya çıkarılacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok.

Ondan sonra bir yandan durmadan yükselen ve sınırları daraltılan  sağlık sigortası primlerinin altında ezilen yurttaş öte yandan eskiden beş kuruş ödemediği sağlık hizmetini ancak katılım payı parasını ödeyebilirse satın alabilecek.

Daha şimdiden, senden şu şu tetkikleri istemem gerekiyor ama onları ben isteyemiyorum ya da sana ilaç yazmalıyım ama o ilacı sana yazmaya benim yetkim yok sözlerini doktorundan duyan hastalar acı gerçekle karşılaşmaya başladılar bile.

AKP’nin sağlık politikası sağlığı, çokuluslu ilaç tekellerine, çok uluslu hastane tekellerine ve tıbbi teknoloji şirketlerine devretme sürecinin temelini attı ve bina yükseliyor. Çok yakında devlet ve kamu üniversite hastanelerinin tabelaları değişip yerlerine  ultra teknolojik, caf caflı isimli özel hastane isimleri asılacak ve fakat ancak parası olan o sağlık hizmetini satın alabilecek.

Sizlere bu süreci AKP’yi de aşan, onun sadece taşeronu olmak zorunda kaldığı sağlığın özelleştirilmesi ve sizleri bekleyen geleceği size daha iyi anlatabilmeleri için yarın ve Çarşamba günü hastaneleri ziyarete gelin.

Muayene olmaya değil, doktorlar, hemşireler, sağlık emekçileri size, sizi bekleyen geleceği anlatabilsinler diye gelin. Sağlık emekçileri bu uyarı grevini size sağlık mesleğinin onlara verdiği sorumluluk görevi nedeniyle yapacaklar.

Kendileri için bir şey istemiyorlar sizin sağlığınızı koruyabilmek için greve gidiyorlar.