Galatasaray, futbol kalitesi açısından oldukça kötü geçen derbide Beşiktaş’ı 2-0 mağlup ederek liderlik koltuğuna oturdu. Koskoca bir ilk yarıyı futbol açısından çöpe attık desek yeridir. Bunda maçın şampiyonluk yarışı açısından tamam-devam mertebesinde olmasının da rolü büyük elbet, zira futbolcuların gerginliği daha henüz maçın başında yapılan bireysel hatalardan belli oluyordu. Ne Galatasaray ne Beşiktaş ilk yarım […]

Galatasaray, futbol kalitesi açısından oldukça kötü geçen derbide Beşiktaş’ı 2-0 mağlup ederek liderlik koltuğuna oturdu.

Koskoca bir ilk yarıyı futbol açısından çöpe attık desek yeridir. Bunda maçın şampiyonluk yarışı açısından tamam-devam mertebesinde olmasının da rolü büyük elbet, zira futbolcuların gerginliği daha henüz maçın başında yapılan bireysel hatalardan belli oluyordu. Ne Galatasaray ne Beşiktaş ilk yarım saat boyunca organize tek bir atak geliştiremedikleri gibi toptan çok rakip ve hakemle mücadele halindeydiler. Bülent Yıldırım da bu ortamı engellemeye hiç yeltenmedi demek lazım. Özellikle Diagne başta olmak üzere iki taraftan da bazı oyuncuların oldukça kötü niyetlerle sahaya çıktığını söylemek mümkün. Diagne’ye ayrı bir parantez açmak lazım. Çeyrek asırdır futbolu eleştirel gözle izlemeye çalışıyorum, ceza sahası içinde topu içeri atmak yerine penaltı almaya bu derece çalışan bir forvet sanırım daha önce görmemiştim. Senegalli oyuncunun hiçbir atakta ilk amacı topu 3 direk arasına vurmak değil adeta, tüm derdi bir şekilde penaltı noktasına topu dikmek. VAR sisteminin geçerli olduğu bir müsabakada bunu yapmasını cidden akıl almıyor. Beşiktaş’ın da ilk devrede hücum organizasyonlarında oldukça etkisiz olan Galatasaray’a, Onyekuru’yu bulan iki ters kanat şişirme topuyla pozisyon vermesi ve bir hayli dağınık görünen Donk’a rağmen Galatasaray orta sahasına üstünlük kuramaması da bana göre Şenol Güneş’in aşırı tedbirli oyun planından kaynaklanıyor.

İkinci yarı Fernando’nun golünden sonra maçın girdiği kısır döngü tam 40 dakika devam etti diyebiliriz. Hemen golün ardından 1-2 kez farkı 3’e çıkarıp maçı koparma denemesi yapan ancak daha sonra kabuğuna çekilen Galatasaray ve sayısız kanat akını denemesinin sonuçsuz kalmasına razı olan Beşiktaş toplamda oldukça kötü bir derbi performansı verdiler. Fatih Terim, 2 senedir bu kritik maçları (Başakşehir, Fenerbahçe, 2 Beşiktaş maçı) kopartacak skoru bulamaması açısından, Şenol Güneş de haftalardır mağlup olmayan ve üst üste 6 maç kazanan kadroyu bozmak üzerinden eleştirilebilir.

Şampiyonluk yarışında artık 2 aktör var. Şampiyon kim olursa olsun ligin geneline bakıldığında çok baskın bir performans göstermeyerek mutlu sona ulaşmış olacak. Bu da gelecek sezonun Şampiyonlar Ligi performansı için yine kafalarımızı kurcalıyor açıkçası. Son olarak bu maçı da, aslında normalde oldukça yararlı bir uygulama olan VAR’ı yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız bir maç olarak kayda geçeceğiz. Hem de ekranın karşısında dünyanın en iyi 5 hakeminden birisinin olduğu maçta.