Galatasaray Gümrükten geçemedi

Fatih Karagümrük, geçtiğimiz sezon 4 puan aldığı Galatasaray karşısında, rakibine yine çelme takmayı başardı ve sarı-kırmızılılar Olimpiyat Stadı’nda çok önemli 2 puanı bıraktı.

Fatih Terim’in meşhur “pozisyon vermediğimiz bir ilk yarı” 45 dakikalarından birisi oynandı Olimpiyat Stadyumu’nda. Tabii kendi kalesinde pozisyon vermeyen Galatasaray rakip kalede de Halil’in yakın mesafeden vurduğu kafa dışında net bir pozisyon bulamamış, kaleye doğru dürüst bir şut dahi çekememişti. Galatasaray 1.73 ve 1.83’lük iki oyuncuyla ceza sahasında gol aradığı bir devrede ceza sahasını yan ortalarla dövdü durdu bu ilk 45 dakikada. Fatih Terim, artık maç sonunda kişisel olarak “neden övülmüyor” serzenişini bile yaptığı ve ne beklediğini hala anlayamadığım Ryan Babel tercihi yerine Halil’i o pozisyonda deneyip, içeride Mostafa ve Diagne’den birini kullanabilse belki de soyunma odasına önde girebilirdi. Maç sonunda Biglia’nın stopere geçtiği anlarda gol bulamamaktan yakındı, hoca. Fakat Biglia stopere geçtiğinde Galatasaray doğal olarak oyunu da rakip ceza sahası içine yıkmıştı, yani Karagümrük’ün açık alanda, savunma arkasına atılacak toplarla avlanma gibi bir korkusu söz konusu değildi. Ev sahibi topu rakibine bıraktı ve ceza sahasına gelen ortaları uzaklaştırmakla yetindi, bu da Benatia girene kadar onları maçta tutmaya yetti. 1.78’lik Biglia stoperde iken sahada ondan daha uzun olan hedef golcülerden birisi olsa durum ne olurdu bunu bilemiyoruz.

Galatasaray’ın yediği gol, artık bir klasik. Fatih Terim’in uğruna, ileriye uzun bir top kullanan Muslera’ya maç içinde veryansın ettiği defanstan paslaşarak çıkma Moskova deplasmanındaki gibi yıldızın parladığı anlarda harika yaratabiliyor, ancak tek bir pas hatasında rakibi gol pozisyonuna sokabiliyor. Hocanın bu alandaki teşhisi de ilginç. “İki golü de aşağı yukarı biz attık” sözünü Fairoli de söyleyebilir, zira Galatasaray’ın bulduğu gol de Karagümrük’ün savunmadan çıkarken kaptırdıkları bir top sonrası geldi. Bunu da Fatih Terim’in çok uzun süredir devam ettirdiği ve bizim onunla ilgili umutlarımızı öldüren kötü maç analizi ve teşhis listesine ekleyelim.

Fatih Terim’in bugün çok fazla eleştiri almasına rağmen koltuğunun çok büyük tehlikede olmamasının en önemli sebebi, ona duyulan güven veya umut veren oyun anlayışı değil. Elbette ilkinin de etkisi var, fakat iki ezeli rakibinin, özellikle de Fenerbahçe’nin çok uzun süredir şampiyonluk yarışında ikna edici bir rolü olmamasının bu ortamda payı büyük. Bu sezon da Trabzonspor’un ligin zirvesinde olması Terim’e, “nasıl olsa yakalarız” diyebilme kredisini kazandırıyor. Fakat bu elbette sağlıklı bir anlayış değil. Futbol takımlarının saha içindeki performansının değerlendirme kriteri, ligdeki diğer takımların veya özelde ezeli rakiplerin performansı olmamalı. Zira bu eleştirileri biraz dindiren Avrupa performansı, 2022 yılında iyi sonuçlanmazsa, kulüp bir anda çalkantıların içine düşebilir. O zamana dek, Terim taraftarları ikna edecek bir oyunu, istikrarlı biçimde, üst üste birkaç net skorla kazanmalı.