Yolunuz ormana düşsün bu sefer. Otoyolu terk etmişsiniz, çizgisel, doğru yolu. Ormandasınız; yolunuz durmadan çatallanıyor ve her çatallanmada hangi yolu seçeceğinize karar vermek zorunda kalıyorsunuz. Bir yolu seçtiğinizde, diğer yolun size vaat ettiği fırsatları kaçıracağınızı bildiğiniz için zordur karar anları. Ya da seçmediğiniz yol, en güvenli yol olabilir, seçtiğiniz yol ise tehlikelerle dolu. Yolları çatallanan […]

Gelecek ormanda saklı

Yolunuz ormana düşsün bu sefer. Otoyolu terk etmişsiniz, çizgisel, doğru yolu. Ormandasınız; yolunuz durmadan çatallanıyor ve her çatallanmada hangi yolu seçeceğinize karar vermek zorunda kalıyorsunuz.

Bir yolu seçtiğinizde, diğer yolun size vaat ettiği fırsatları kaçıracağınızı bildiğiniz için zordur karar anları. Ya da seçmediğiniz yol, en güvenli yol olabilir, seçtiğiniz yol ise tehlikelerle dolu. Yolları çatallanan bahçede yaşamak zordur. “Kim uğraşacak şimdi?” diyebilirsiniz. Vaz geçebilir ve otoyolun şeritlere ayrılmış düzleminde güvenli seyrinize devam edebilirsiniz. Birbirine dokunmadan sonsuza dek paralel olarak hareket eden taşıtların yolu.

Otoyol bedensizlerin yolu

Otoyol asfaltlanmıştır ve asfalt yolun ne demek olduğunu en iyi, ayçiçeklerin ressamı van Gogh bilir: “Normallik asfaltlanmış yoldur: yürümesi rahattır, fakat üzerinde tek bir çiçek bile açmaz.” Otoyolda güvendesiniz, ama “keşke tek bir çiçekle karşılaşmış olsaydım” diye aklınızdan geçirmişsinizdir mutlaka. Karşılaşsaydınız, içinizde de çiçekler açar, hayatınız değişirdi. Ama çiçeklerle karşılaşmak için asfalt yolu terk etmeniz gerekecek. Sadece kendi hayatınız değil, yeryüzünün tarihi de değişecek. Hayatın çizgisel değil, yolları durmadan çatallanan bir orman olduğunu ve üstelik yürüme yollarının aşkın bir tasarımcı tarafından önceden değil, ancak siz yürüdükçe şimdi ve burada açıldığını bir düşünsenize! Tasarımcı tasarladığı yolların hangisinin hakikate, hangisinin ise sanılara götüreceğini size kutsal kitabında bildirmiştir. O yüzden otoyol, bedensizlerin yoludur, çünkü tasarımcı bedenin algılarına güvenmez. Oysa algılar, içimizde çiçekler açtırır. Ormanın içinde yürümek, yitirdiğimiz bedenimize kavuşmaktır, algıları sonuna dek kullanmak; bedenli ve aynı zamanda akıllı. Yürümek için bundan daha iyi bir sebep olabilir mi? Zırhınızı, taşıtınızı otoyolun kenarında terk edin ve yürüyerek, sizi ormana götürecek patika yolu izleyin. Ormana vardığınızda zaman duygunuz da değişecek. Çizgisel zamanı, ‘kronos’u terk ettiniz artık, ‘kairos’un alanındasınız.

Kronos, yani saat zamanı otoyolun zamanıdır, umutlarınızın hep geleceğe ötelendiği hız mekânı. Gelecek bir türlü gelmediğine göre bir tuhaflık olmalı. Kâbus gibi; hiç geçmeyen şimdinin içinde bekliyoruz. Oysa hem geçmişe ve hem de geleceğe uzanan o biricik ânı şimdi ve burada yakalayabilirdik. Ve o ân, ‘ya o ya da bu’nun değil, ‘hem o hem de bu’nun ânıdır; tüm potansiyeli ele geçirdiğimiz karar ânı; bekleme odalarını terk edip, eyleme geçtiğiniz ân. Ormandayız artık, yolları durmadan çatallanan bahçede. Ve her çatallanma noktasında hem o hem de bu yolu aynı anda kucakladığınızda orman olmuşsunuzdur. İçiniz de, ormanın kıvrımlı yolları gibi kıvrım kıvrım; iç ile dışın ayrımsızlaştığı mıntıka. Orman, yürüyerek kendi mekânımızı açtığımız hayattır. Ve başkaları da vardır ormanda; yollarımız kesiştiğinde yeryüzünün tarihi de değişir. Yeryüzünün tarihini yaratan egemenler değil, sizsiniz. Ve dünya ile yeryüzü arasındaki ayrımı ortadan kaldıracak olan da siz. Dünya, anlam dünyamızdır, kaostan sakınmak için yarattığımız kristal kule; çakma kozmos. Anlam dünyamızdan yeryüzü dışlanmıştır. Oysa yeryüzünde yaşamak, kaos ile kozmos arasında gerili bir ipte yürümektir; ip çambazlığı. Ormanda yürümek de öyle; hem kaosu hem de kozmosu aynı ânda kucaklamak. Kairos, karar ânı.

Bedeninizi keşfedin!

Ormandayız, evinizi özlemiş olabilirsiniz. Eve dönüş yolculuğu. Ama eve dönüş için, bize yol gösterecek ne haritamız ne de kılavuzumuz var; sadece bedenlerimiz. Tıpkı Ksenofon’un ‘Onbinlerin Dönüşü’nde (Anabasis) olduğu gibi. Otoyoldan ayrıldığınızda, sizi kiralayan patrondan ve yönlendiren despottan da kurtulmuştunuz. Şimdi bedenli varlıklar olarak eve doğru yola çıktık. Eve döndüğümüzde ev değişmiştir, sadece ev mi? Siz de değiştiniz. Bedeninizin neler yapabileceğini keşfettiniz bir kere. Bir daha patrona ve despota katlanabilir misiniz?