Başkalaşım; bir biçimi terk edip bir başkasına bürünmek. Olay, iki biçim arasındaki o tanımsız boşlukta gerçekleşir. Bu boşluğa hiçlik de diyebilirsiniz, hiçliğe eşlik eden duygu değersizlik. Değersizlik duygusunu günümüzde yaşamayan var mı? Değerlerin parayla ölçüldüğü bir toplumda enflasyon yalnızca paranın değer kaybetmesi demek değil, parayla birlikte insan da değerini yitirir ve yoksullaşır. Yoksullaşmak; alışkın olduğumuz ilişkileri artık sürdürememek. İnsan giderek küçülür ve tıpkı kendini dünyaya kapatan bir tırtıl gibi kozasının içine kapanır, ortadan kaybolur, görünmez olur. Başkalaşımı (metamorfoz) salt bir biçim değişimi olarak düşünmek gibi bir alışkanlığımız var. Oysa metamorfoz geçiren bir böceğin sadece biçimi değil, şeylerle olan ilişkisi, dolayısıyla yeryüzündeki işlevi de değişmiştir: Böcekbilimci Caroll M. Williams’ın belirttiği gibi, “tırtıl devasa sindirim kanallarından ibarettir ve sadece beslenmeye ve bireyin geleceğine adanmıştır, öte yandan kelebek, kendini türünün geleceğine vakfetmiştir, çiftleşmeye adanmış uçan bir makine” (E. Coccia, Metamorfozlar, İş Bankası). Varlık kaybolur, geri döndüğünde biçimi ve işlevi değişir. Ne olduysa, aradaki o boşlukta olmuştur. Hayatını şeyleri tüketmeye vakfetmiş varlık kimlik değiştirmiş, şeyleri tüketmek yerine aralarında bağlantılar icat eden, ilişkileri çoğaltan bir arzu makinesine dönüşmüştür.

Hiçleşmek/değersizleşmek ve ardından var olmanın yeni biçimlerini icat etmek. Kimliklerin çözülüp dağıldığı ve yeniden biçimlendirildiği zamanlardayız. Fakat yeni bir yaşam biçimi icat edebilirim diye hemen heveslenmeyin. Despotik toplumlarda hiçleşen varlıkların metamorfozları kesintiye uğrar, arzularına göre kendilerini biçimlendiremezler. Edinecekleri biçimler, yasalarca belirlenmiştir. Birey, kimlik kataloğundaki sınırlı sayıdaki kimlik arasından kendine bir kimlik seçmek zorundadır. Katalog dışı her biçim, yasa dışı olarak ilan edilir. Oysa şeyler arasındaki ilişkileri değiştirecek, despotu yerinden edecek olan yeni biçimler ve ilişkilerdir. Kataloglanmış biçimlerle toplumun başka bir biçime bürünmesi engellenir, başkalaşım asla gerçekleşmez, öte dünyaya ötelenmiştir. Ovidius’un Latinceye kazandırdığı metamorfoz sözcüğünü ödünç alan ilk doğa bilimci 16. yüzyılda yaşamış Thomas Muffet idi. Fakat bu sözcük doğa bilimiyle sınırlı kalmadı ve ölülerin dirilmesinin bir alegorisi olarak da kullanılmaya başlandı. Hiçleşen ve değersizleşenler yaşarken ne kendilerini ne de toplumu biçimlendirebilirler, ancak öldükten sonra başkalaşım geçirebilir ve arzuladıkları mutlu bir biçime kavuşabilirlerdi.

Baudrillard kaybolmayı, değersizlik ya da hiçlik kavramıyla ilişkilendirir. “Hiçlik de bir şeydir, adeta, tam da estetize edilmemiş olandır, şu ya da bu biçimde herhangi estetizasyona indirgenemeyendir” (Tekil Nesneler/Mimarlık ve Felsefe, YEM). Baudrillard için hiçlik anlamındaki değersizlik önemlidir, “kayboluş sanatına varabilirse, gerçekten o zaman sanat söz konusu olur.” Duchamp ve Warhol, bir imgeyi alıp onu hiçliğe, anlamsızlığa indirgemeyi becerenlerdir. Fakat hâkim strateji, “kültür denilen kolektif estetizasyon sendromu içinde, değersizliği gösteriye, estetiğe, piyasa değerine dönüştürmeye hizmet ediyor.” Dolayısıyla günümüzde yaşanan, “herkesin başka bir şeyin klonu ya da metastazına dönüştüğü ağlarda kayboluş”tur. Fakat Baudrillard kayboluşu bir sanata dönüştürmekten yanadır: “Bir biçimin bir başka biçimde kaybolması, bir başkalaşma (metamorfoz) biçimi: bir beliriş-kayboluş”. Herkesin kaybolması gerekir, “her şeyin kendi kayboluşunu içerdiği bir zincirleme formlar dizisi”, bitimsiz bir metamorfoz. Hâkim stratejiye karşı Baudrillard, bir ele geçmeme taktiği olarak kayboluş sanatını öneriyor.

Bir hiç olarak ele geçirildiğinizde hiç olarak estetize edilecek ve piyasa ağlarında kaybolup gideceksiniz. Elbette piyasa ağlarında da biçim değiştirebilirsiniz; tek seçeneğiniz var, katalogdan kimlik beğenmek; seçtiğiniz kimliğin klonuna dönüşebilirsiniz. Ya da bir hiç olarak ele geçmemek için hiçleşenlerle bağlantılar kurabilir, birlikte toplumsallığın yeni biçimlerini icat edebilirsiniz; hayatınızı bir sanata dönüştürebilir ve sürekli biçim değiştirebilirsiniz: “Beliriş-kayboluş”. Seçim sizin.