Benim de üzerinde yazmama gerek var mıydı, bilmiyorum. Hakkında çokça yazılan popüler Netflix dizisi Bir Başkadır’da tartışılmadığını gördüğüm sorunlu yanlar var. “Ne de olsa dizidir, gerçeğe uygun olması şart değil” diyebiliriz. Ancak, etkili oluyor bu diziler ve ideolojik arka planı var. Dizideki her konudan değil, kendi alanıma dair olanlardan hareketle bir değerlendirmeye ihtiyaç duydum.

Dizinin bizim hikayemizi anlattığı, “toplumsal kutuplaşmaya” ayna tuttuğu için beğenildiği ifade ediliyor. Hikayenin merkezinde olan ve toplumun iki uç kesimini temsil ettiği söylenen karakterlerinden biri, Meryem, gündelik ev işçiliği ile geçimini sağlayan, güvencesiz çalışan bir emekçi, başörtülü. Diğeri bir hekim, psikiyatrist. Doktor Peri Hanım, Robert Kolej mezunu, ayrıca yurt dışında eğitim almış, ailesi yalıda yaşıyor, tatilleri yurt dışında geçmiş. Peri’nin çalışma ortamı özel muayenehane değil, devlet hastanesi izlenimi veriyor.

TUZU KURU DOKTOR PERİ

Peri’nin resmedilen sınıfsal kökeniyle, seçtiği meslekle ve çalıştığı mekanla ilgili tutarsızlıklar var. Hekimlere bakın, hemen hepsinin emekçi orta sınıf ailelerin çocukları olduğunu görürsünüz. Önceden yoksul ailelerin çocukları da olurdu, şimdi ise eğitimde derinleşen fırsat eşitsizliği nedeniyle zorlaştı. Kaç hekimin ailesi yalıda yaşar? Yirmi yedi yıllık bir hekim olarak ben tanımıyorum, hiç duymadım.

Peri devlet hastanesinde çalışıyor, ama kapısında kalabalık yok, hastasıyla zaman sorunu olmadan görüşüyor, hatta hastası duraklayınca “rahat ol daha on dakikamız var” ya da “istediğin zaman gel” diyebiliyor. Peri bazen daralıyor, kapısına “rahatsız etmeyin” yazan bir kağıt asıp kilitliyor, içeride tütsü yakıp meditasyon müziği dinliyor. Benim bildiğim, bu durumda iyi ihtimal birkaç dakika içinde idareden ararlar, daha acısı hasta ya da yakınlarının şiddetine uğrarsınız! Böyle günde bir-iki hasta görürseniz performans payınızdan da sıfır çekersiniz, geçim sıkıntınız artar.

Peri süpervizyon için başka bir psikiyatrist ile (Gülbin), görüşmeye gidiyor. Meryem ile görüşmesinden, başörtülü bir hasta görmesi nedeniyle yaşadığı sıkıntılardan söz ediyor, “geçen yıl da başı kapalı bir hastam olmuştu” diyor. Yılda sadece bir tane başı kapalı hastası oluyormuş! Psikiyatristler söylesin, yılda bir mi başörtülü hasta görüyorlar? Başörtülü görünce laik duyarlılıkları nedeniyle hastaya öfke mi duyuyorlar? Peri ve Gülbin gibi hastalarıyla ilgili bilgileri ismiyle birlikte arkadaşlarına mı anlatıyorlar?

Böyle olmadığını biliyorum. O zaman neden başörtüsü bu konuda en önyargısız olması gereken hekimler üzerinden temel toplumsal gerilim olarak sunuluyor? Bu mudur bu halkın yaşadığı öncelikli çelişki? Bu mudur hekimlerin, sağlık emekçilerinin sorunu?

PERİ'NİN "LAİKÇİ TEYZE" ANNESİ

Peri’nin başörtülü görünce dayanamayan hali ailesinin tutumundan kaynaklanıyor. Şöyle diyor Peri: “Ne zaman kapalı biri gelse öfke hisleri geliyor. Başı kapalı dediğin öcü gibi bir şeydi annem için.” Kızına bu kötülüğü yapan anne-baba yalıda yaşıyor, Halk tv izliyor. Çizilen tabloya göre cumhuriyetçi, laik duyarlılığı olan insanlar zengindir, kibirlidir, halka yabancıdır, başörtülü görünce dayanamaz, çocuklarını da öyle yetiştirir.

Bizim hikayemizi anlattığı söylenen dizide hekimlere, okumuşlara düşen resmediliş bu işte. Bir ideolojik hegemonyanın izleri var. Buna göre halkın yoksulluğu, işsizliği, gençlerin gelecek kaygısı, emekçilerin, sağlığın, eğitimin sorunları, doğanın feryadı değil, temel çelişki başörtüsü. İşin aslının böyle olmadığını biliyoruz.

Diziyle Nuri Bilge Ceylan sineması arasında benzerlikler kuran yazılara rastladım. Teknik benzerlikleri bilemem, dizideki oyuncularımızın yetenekleri etkileyici, ancak şunu söylemem gerekiyor, Bir Zamanlar Anadolu’daki hekim ne kadar sahici ise buradaki Peri o kadar gerçeğe uymayan bir karakter.

Özgürlüğü, eşitliği, kardeşliği hedefleyen, başka bir dünya için mücadeleyi besleyen ideolojik tartışmaya ihtiyacımız var. Biliyorum başarılacak.