Yerel seçim sonuçları Türkiye’ye umut oldu. İnsanların yüzü gülmeye başladı, boğucu memleket havası kendini bayramla birlikte bir “nefes alma” haline bıraktı. 

Her şeyden önce yıllardır emeğine, kentine, doğasına, inançlarına, yaşam biçimine, kimliğine, düşüncelerine saygı duyulmasını isteyen, kutuplaşmaya itiraz eden toplumsal muhalefet için yeni bir dönemin görünür işaretleri var. Bu toplumsal muhalefetin içinde “Giderlerse gitsinler”, “Doktor efendi dönemi bitti”, “Paracı doktorlar gürültü çıkarıyor” denilerek, ya da bütçe görüşmelerinde para işareti gösterilerek aşağılanan hekimler de var. 

İşte bu hekimlerin önünde çok yakın bir sınav daha var: Tabip odası seçimleri. 

MESLEK ÖRGÜTÜ SEÇİMLERİNE MÜDAHALE 

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Elektrik Mühendisleri Odası seçimlerinde gördüğümüz gibi siyasal iktidarın her yeri ele geçirme hevesi bitmiyor. Tabip odalarına da kendine yakın grupları yerleştirmek için hamleler yapıyor. Siyasi bağlantılarını, yıllardır iktidarda olması sayesinde elde ettiği kadrolaşmasını kullanarak Türkiye’nin dört bir yanında değişik adlarla oda seçimlerine hazırlanıyor. Ankara Tabip Odası seçimine özel bir hevesle yükleniyor. 

Tabip odası seçimlerine siyasal iktidarın müdahale işaretini Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 8 Aralık 2023 tarihinde bir sosyal medya paylaşımı ile verdi: “Hekim hakları ve saygınlığı için verilecek mücadelenin yeri sendikalar değil, asıl, tabip odaları olmalıdır. Tabip odalarının amacı ise, sadece hekim hakları ve saygınlığını korumak olmalıdır. Bütün hekim arkadaşlarımı, amacı sadece hekim hakları ve saygınlığını korumak olması gereken tabip odalarını desteklemeye davet ediyorum.” Bu mesajıyla Bakan, son zamanlarda kurulan “hekim sendikalarına” tabip odalarını ele geçirme talimatı veriyor, bir yandan da arzu ettiği tabip odasını tarif ediyordu. Ardından bu sendikalardan birinin başkanının video çekimleri ve sosyal medya paylaşımlarıyla Ankara Tabip Odası’na üye olmasını, başka sendikalarla iş birliği halinde oda seçimlerine hazırlanmasını izlemeye başladık. İktidar partilerinin taraftarları da kendi hazırlıklarını sürdürüyor, hekimleri ürkütmemek için bu yakınlıklarını gizlemeye çalışıyor. 

Sağlık Bakanı’nın yaptığını Dünya Tabipler Birliği’nin “Ulusal Tabip Birliklerinin Bağımsızlığı Üzerine Bildirgesi” çok net anlatıyor: “Hükümetler tabip birliğinin yürüttüğü hekim hakları ve halkın sağlığı için savunuculuk çabalarından rahatsız olduklarında, onları kendi aday gösterdikleri temsilcilerini yetkili konumlara yerleştirerek susturmaya çalışır.” 

“Ne var bunda, bırakın meslek örgütü de iktidara yakın olsun” denebilir mi? Buradan tabip odası seçimlerinin sadece hekimleri değil, hastalarımızı ve tüm halkımızı ilgilendiren yönüne geliyoruz: Hekim bağımsızlığı. Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME) geçtiğimiz ay genel kurulunda bununla ilgili bir tutum belgesi yayımladı. Belge temel kavramları yeniden hatırlatıyor ve güncel gelişmelerin yarattığı tehditlere dikkat çekiyor. Hasta-hekim arasındaki güven ancak hekimin özerkliğinin gerçek olması durumunda var olabiliyor. Hekimlerin üzerindeki idari, ekonomik ve sigorta şirketi baskılarının kalkması gerekiyor. Finansal aktörlerin (biz açıkça sermaye grupları diyelim) sağlık kurumlarına sahip olması, hasta bakımı ve tedavisini maksimum kâr aracına dönüştürüyor ve hekimlerin uygulamaları üzerinde belirleyici oluyor. Hekimlerin güçlü örgütlenmeleri ve bağımsızlığı sadece sağlık sistemini değil demokrasiyi de güçlendiriyor. 

TTB VE TABİP ODALARINA SORUMLULUKLAR

Siyasal iktidarı cesaretlendiren tek şeyi yaygın iktidar gücü, kadrolaşması olarak görürsek eksik kalır. TTB merkezinin mevcut haliyle yeterince kapsayıcı bulunmaması hekimler ile tabip odaları arasındaki mesafeyi açmış durumda. Bu durum bir yandan TTB’yi iktidarın saldırılarına karşı daha korumasız hale getirirken bir yandan da iktidarın seçime hazırladığı grupların iştahını kabartıyor. Hekimler yıllardır uygulanan piyasacı sağlık politikaları, iş yükü, kötü çalışma koşulları altında eziliyor, hasta ve hasta yakınlarının şiddetine uğruyor. Tıp eğitimi ve uzmanlık eğitimi kötüleşiyor. Bu koşullarda umut olmak için TTB’nin ve tabip odalarının tarihine yakışır biçimde, hekimlerle birlikte hekimlerin gücü olmasına çok ihtiyaç var. Hekimlerin odalarına sahip çıkacağı zemini güçlendirmek, iktidarın olumsuz koşulları TTB’yi ele geçirmek için kullanmasına izin vermemek gerekiyor. Örgütlenmelerini, eksiklerini, bundan sonra yapılacak her şeyi tartışacak ve geliştirecek olan hekimlerin kendi bağımsız gücüdür. 

Türkiye hekim hareketinin bu gücü, iradesi, birikimi vardır. Bunun Ankara’daki temsilcisi Çağdaş Hekimlerdir. Çağdaş Hekimler Ankara Tabip Odası seçimini kazanacak ve demokratik, laik, emeğin değerinin bilindiği, barış içinde bir ülkede iyi hekimlik mücadelesini büyütecek.