Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre Türkiye’de günde 2,6 milyon muayene, 650 bin radyolojik görüntüleme ve 75 bin ameliyat yapılıyor. Günde 1,9 milyon reçete yazılıyor ve 9,6 milyon kutu ilaç tüketiliyor. Çok hastalanıyor, çok doktora gidiyor, çok ilaç tüketiyoruz. Sağlıkta ağır iş yükü oluştu, üstelik bu durumla övünen bir Bakanlığımız var.

Acil servislere 2023 yılında 150 milyon 523 bin 406 başvuru gerçekleşmiş. Yüz kişi başına yılda 177 başvuru anlamına geliyor. OECD ortalaması 100 kişi başına yılda 27 acil servis başvurusu. Türkiye’yi yılda ortalama 63 acil başvurusu ile Portekiz, 59 başvuru ile İspanya izliyor. Pek çok ülkede bu sayı onun altında. Acil servisler acil olmayan hastaların başvurduğu, “yeşil alan” adı altında rutin poliklinik hizmetleri verilen yerler haline gelmiş. Neresinden baksanız akıl dışı bir durum.

Hekimler, sağlık çalışanları aşırı iş yükünden bunaldılar, verdikleri hizmetten kendileri memnun değil.

RANDEVU SADAKATSİZLİĞİ Mİ?

Kamu hastanelerinden randevu alınamaması büyük sıkıntı. Bu sorun vardiya poliklinikleriyle, acilde yeşil alan muayeneleriyle de çözülemiyor. Yurttaşlar telefon, internet başında aylarca sıra bekliyor, parası olan özel sağlık kuruluşlarına gidiyor, olmayan sırasını bekliyor. Randevu denk getirebilen beş dakikada “muayene oluyor”. Tetkik istenirse yandı, bir yıldan fazla endoskopi, kolonoskopi, mamografi, MR randevusu verilen hastalar var.

Sağlık Bakanı geçen hafta bu durumun sorumlusunu buldu: Randevusuna gelmeyen hastalar. Sıkıntı bu “duyarsız” insanlardan kaynaklanıyordu. Randevu sadakatsizliğine çözüm bulunacak, nitelikli sağlık hizmeti yolunda dev bir adım daha atılacaktı. Öyle ya, bu ülkeyi yönetenlere göre sağlık sisteminde bir sorun yok, sıkıntı çıkıyorsa sorumlusu halkın ta kendisidir.

Tüm bunların arka planında siyasal, ekonomik, sınıfsal kararlar var. Sağlık sistemimiz halkın sağlığına değil birilerinin daha zengin olmasına endekslenmiş durumda. Şehir hastaneleriyle, kapatılan, içi boşaltılan, çürümeye terkedilen hastanelerimizle kamu sağlık hizmetlerinin tasfiyesi daha üst bir aşamaya geçti. Birinci basamak sağlık hizmetleri geliştirilmedi, sevk zinciri getirilmedi, sistem insanların daha çok hastalanması, daha çok sağlık hizmeti talep etmesi ve doktor doktor gezmesi üzerine kuruldu. Bu akıl dışı durumda randevu alınamaması bozuk sağlık sisteminden değil halkın randevu sadakatsizliğinden kaynaklanıyor, öyle mi?

Güncel ekonomik göstergelere bakarsak sağlığımızla doğrudan ilişkili olan yoksulluk ve gelir adaletsizliğinde çok kötü durumdayız. Enflasyonun en yüksek olduğu ülkelerden biriyiz. Türkiye’de resmi enflasyon yıllık yüzde 64,9 iken OECD ortalaması yüzde 5,7 AB ortalaması yüzde 3,1. Emekliye bayram ikramiyesi ilk çıktığında, Mart 2018’de, asgari ücretin yüzde 62’si idi, şimdi son zamma rağmen yüzde 18’ine geriledi.  Avrupa’da gelir dağılımının en bozuk olduğu ülkeyiz. Her yıl zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oluyor. Bu da yetmezmiş gibi sağlığa kamudan en az kaynak ayıran ülkelerden biriyiz. Hükümet harcamalarından sağlığa ayrılan payın OECD ortalaması yüzde 15. Türkiye yüzde 10 ile en az pay ayıran ülke. Bir yanda artan yoksulluk, bir yanda sağlığa en az kaynağı ayırmak, bundan sağlıklı olma hali çıkar mı?

HEKİMLERİN TALEPLERİ

Yarın TTB ve İstanbul Tabip Odası’nın düzenlediği Büyük Hekim Yürüyüşü var. Toplanma saat 14:00’de Haydarpaşa Numune Hastanesi önünde. Buradan Kadıköy İskele Meydanı’na yürünecek ve basın açıklaması yapılacak.

Hekimler 14 Mart için öne çıkan 14 taleplerini tekrar kamuoyuna anlatacak. Sağlıkta şiddet en can yakıcı konu olmaya devam ediyor. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sağlık çalışanlarının sağlığı, çalışırken ve emeklilikte güvenceli ve insanca ücret talebi, hastaya yeterli zaman ayırabilme, acil servislerin sorunlarının çözülmesi, atama ve yükselmelerde liyakatın sağlanması, tıp eğitimi ve uzmanlık eğitiminde sorunların çözülmesi, koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirildiği, basamaklı ve bilimsel bir sağlık sistemi talepleri öne çıkıyor.

Sağlıklı olabilmemiz için hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız ile birlikte halkın yararına bir sağlık sistemini talep etmemiz ve ortak mücadelemiz çok önemli. Tüm yurttaşlarımız davetlidir.