“Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda…” şairin dediği gibi “yeni bir başlangıç vardır…” Halkın emeği ile direnci ile günün doğumuna tanıklık ettik ya… Nasıl bir gün geçireceğimizi ise yine bizler belirleyeceğiz. Sahte umutlarla güneşimizi çalmalarına bu kez izin vermeyeceğiz. Son yerel seçimler öncesi, halkın ‘hayır’ iradesinin sandığa da sokaklara da yansıması için […]

“Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda…” şairin dediği gibi “yeni bir başlangıç vardır…” Halkın emeği ile direnci ile günün doğumuna tanıklık ettik ya… Nasıl bir gün geçireceğimizi ise yine bizler belirleyeceğiz. Sahte umutlarla güneşimizi çalmalarına bu kez izin vermeyeceğiz.

Son yerel seçimler öncesi, halkın ‘hayır’ iradesinin sandığa da sokaklara da yansıması için canla başla çalıştık. Bu çalışma herhangi bir adaya ya da merkez partiye kefil olmak için değil, halkımızın ülkesine ve geleceğine dair mücadele azminin yeniden ayağa kalkması içindi. Özellikle AKP’nin seçim sonuçlarını YSK darbesi ile gasp etmesi sonrası ortaya çıkan tepkinin bir dalgaya dönüşmesi ve ‘birlikte başarabiliriz’ umudunun yeşermesi içindi.

Gezi’den bu yana AKP’den kurtulmak için halkımız canla başla çabaladı. Adalet Yürüyüşlerine katılarak, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi devasa mitinglere giderek, hem HDP’nin barajı aşması hem CHP’nin yüksek oy alması için ailesi içinde oy bölüştürerek… Bu halk direndi. Lisesine sahip çıkan öğrenciler, kimliğine sahip çıkan kadınlar, emeği için yürüyen çiftçiler, adliye önlerinde işçiler… Tüm bu tepkilerin birleşimi ile ‘her şey çok güzel olacak’ birlikteliği ortaya çıktı. “Aman canım ha Binali ha Ekrem” denilebilecek bir şey değildi. Nitekim sonuçları AKP’nin içinden parçalar çıkmasına varan bir dağılma sürecini beraberinde getirdi. Bulutların dağılması gibi…

Şimdi bu dalganın özgür, bağımsız ve eşit bir ülke mücadelesine evrilmesi gerekirken AKP’den çıkan kimi köhne parçacıklara umut bağlayanlar var. Gülüp geçmek mi gerek? AKP geriledikçe iç kavgaların, dağılmanın parçalanmanın kaçınılmaz olduğu biliniyordu. Blokun dağılması, parçalanması elbette ki iyi. Ancak buradan umut devşirmek, ‘her şey çok da güzel olmasın’ demek.

Yepyeni bir genç kuşak geleceğine dair yeni bir şeyler bekliyor. Taşra muhafazakârlığı ile “bölünürüz, dinsizler gelir, beka, meka” söylemi nasıl tutmadıysa “DYP’li ANAP’lı günlere dönelim” tadında bir restorasyoncu söylem de tutmaz. Kitleler gelecek için mücadele ederler, kötünün iyisi için değil.

Gezi’den bu yana gelecek umudunu çalmak için nice ‘girişimler’ açığa çıktı. Tapeler, darbeler, NATO’cu söylemler, Güllü adaylıklar, kasaba siyasetçileri ve daha niceleri… “Her şey çok da güzel olmasın” girişimleri… Gün doğarken güneşi çalma girişimleri… Şimdi bunlara bir kez daha muhalefet adına destek verecek tüm yazarlara, gazetecilere akıl fikir dileriz.

Halkız biz, başka âlem isteriz. Alırız da…