Herrera’dan Mourinho’ya, kimseler benzemez sana!

Takvim yaprakları 9 Kasım 1997’yi gösterirken, 87 yaşında İtalya’nın Venice şehrinde hayata gözlerini yumdu Helenio Herrera, ocak ayında UEFA’nın yayınladığı tarihin en iyi teknik direktörleri sıralamasında ilk 10’a girmiş karizmatik Arjantinli. 1944’ten 1981’e kadar uzanan ışıltılı kariyerinde La Liga’da, Barça ve Atletico Madrid’in başında dört şampiyonluk yaşamış. En parlak zamanları 1960’lı senelerde İnter’de, İtalyan takımında üç sezonda şampiyonluk kupasını kaldırmış. Yaşı yetenler Herrera’nın İnter’ini tarihin en iyisi olarak tanımlar. Takımların genelde 4-4-2 dizilişini tercih ettiği zamanlarda, İnter’de 5-3-2 sistemini ilk kez uygulayan hoca olarak biliniyor. Takımın rakipten daha çok topa sahip olmasının önemi olmadığına, aksine top arkasında oyuncu olmadığı zaman daha uzun mesafeyi daha çabuk kat ettiğinden rakipte olmasının avantaj olduğuna inanırmış. Kanat beklerini süratli oyunculardan seçer, rakibin oyun içinde savunmada az adamla yakalandığı anlarda oyuna genişlik kazandırarak rakibi gafil avlarmış. Oyunu daima geriden kurar, adam markajına inanır, çalıştırdığı takımlar sertlikleriyle öne çıkarmış. Zaman zaman katı savunma anlayışı nedeniyle eleştirilse de en az pasla rakip kaleye dikine gidebilen taktik anlayışı zaman içinde nice futbol adamına ilham olmuş. Kontratak futbolunun dâhisi, anlayacağınız... Jose Mourinho İnter’in başında ilk antrenmanına çıktığında İspanya’nın AS gazetesinden bir gazeteci o yıllarda kulüpte sportif direktör olarak görev yapan eski savunma oyuncusu Sandra Mazzola’ya takımın yeni hocası hakkında fikrini sormuş. “Oyun felsefesi Herrera’yı hatırlatıyor” demiş eski savunmacı ve devam etmiş: “Bayıldım, takım bu hocayla çok başarılı olacaktır.”

Zaman içinde, bir gün önceden ertesi gün oynayacakları maçları doğru tahmin ettiğinden İtalya futbol yazarları arasında ‘Il Mago’ (büyücü) olarak anılmaya başlanmış. Futbol bilgisi ve taktik anlayışıyla zamanın hocalarının çok üzerinde olduğu, ancak kibri ve önemli maçlardan önce rakiple girdiği psikolojik savaşlar nedeniyle eleştirildiği de yazılır. Düşününce, Herrera’nın hikâyesi, kendisine ‘Special One’ (özel biri) lakabı takmış, savunmaya her daim hücumdan çok önem veren, bilhassa dişli deplasmanlarda takım otobüsünü kalesinin önüne park edip çok adamla savunma yapan, rakibi en zayıf olduğu anda kontradan avlamayı seven Mouinho’ya benziyor değil mi? Tevekkeli değil, günümüzün Herrera’sı olarak bilinir futbol aleminde Portekizli çalıştırıcı, tıpkı Herrera gibi taktik dâhisi ama çokları adına sevimsiz ve itici… (Kendi adıma hiç kupa kazanamayacak olsa da Jurgen Klopp’u takımımın başında görmeyi tercih ederim.)

Herrera’ya gelince, kazandığı onca kupaya rağmen İnter’in onun döneminde hüsranları yaşadığı zamanlar da olmuş. 1964 ve 1965 senelerinde kazanılan Avrupa kupalarından sonra 1967 senesinin günümüzdeki adıyla Şampiyonlar Ligi finalinde Celtic karşısında bozguna uğramışlar. Maçın başlarında kazandıkları penaltıyla öne geçmelerine rağmen 2-1 kaybetmişler o tarihi maçı ve ertesi günün gazeteleri “‘utbolun sertlik ve katı savunma anlayışı karşısında zaferi’ olarak duyurmuş İskoçların zaferini…

•••

Sevimsiz ve sıkıntılı geçen senenin son ayında, Emirates Stadında Mourinho’nun United’ı Wenger’in son haftalarda yükselişe geçmiş takımı karşısında. Hafta içinde Watford deplasmanında 3-5-2 dizilişinde Ashley Young’un iki enfes golüyle öne geçtikleri maçı 4-2 kazanmışlar, sol kanat oyuncusu maçın adamı seçilmişti. 2011-2012 sezonundan beri ilk kez bir maçta iki gol kaydetti Young. 2003 senesinde Watford’da başlayan profesyonel kariyerinde 2011’den beri Kırmızı Şeytanlar’ın formasını giyiyor. Yaşı aldatmasın, bu sezon takımda ilk 11’de müthiş maçlar çıkarıyor 18 numara. O maçta takımının son golünü atan Lingard 24 yaşında, 7 yaşında Unıted’ın miniklerine katılmış, 2012-2015 arasında Championship takımlarına kiralanmış. O da bu sezon yıldızı parlayanlardan…

Arsenal evinde rakibine karşı oynadığı son beş maçta iki kez galip gelmiş, bir yenilgisi var. Wenger’in Mourinho’ya karşı pek şansı tutmuyor, 18 maçta karşı karşıya gelmişler, Wenger sadece iki maçı kazanırken Mourinho sekiz maçtan galip ayrılmış.

İki takım da kalabalık orta sahayla başlıyor maça ve henüz 2. dakikada golü buluyor misafir takım, Pogba’nın pasına ceza sahasının köşesinden sert vuruyor Valencia, golü Koscielny’nin hatalı pası getiriyor. 11’de bu kez Mustafi hatayı yapan, Lukaku kaptığı topla Martial’i kaçırıyor, onun savunma arkasına attığı enfes pası Lingard karşı karşıya kaçırmıyor. Misafir takım kaptığı toplarda kolay sarkıyor Arsenal savunmasının arkasına, Wenger’in iki stoperi hamlede ağır kalıyor. Arsenal, Cante kalitesinde defansif bir orta sahaya sahip olamamanın, kırılgan savunmanın faturasını ödüyor. Gollerin şokunu atlattıktan sonra hücumda etkili olmaya başlıyor Topçular, 35’de Xhaka müsait pozisyonda dışarı vuruyor. Arsenal’in topa daha çok sahip olduğu (Yüzde 62), mutlak pozisyonlardan yararlanamadığı, United’da De Gea’nın parladığı ilk yarı misafir takımın üstünlüğüyle kapanıyor.

59.547 taraftarın önünde bu kez Arsenal golle başlıyor ikinci devreye, savunma arkasına koşu yapan Ramsey topu Lacazette’nin önüne bırakıyor, kaçırmıyor 9 numara. Gol hem taraftarı hem takımı ateşliyor, United’ın savunmada kalması cesaretlendiriyor Arsenal’i, yüklendikçe gole yaklaşıyorlar. 56’da sezonun en nefes kesen kurtarışlarından birini yapıyor De Gea, Lacazette bile inanamıyor kaçana. Gelecek golü beklerken Arsenal tribünleri, 60’ta çabuk çıkıyor United, Lukaku’yu tutamıyor Koscielny, onun kestiği topa son dokunan Lingard, şimdi durum 1-3. Son 15 dakikada Pogba’nın kırmızı kartıyla 10 kişi kalıyorlar, haliyle ‘Çanakkale geçilmez!’ Velhasıl 14 kurtarış yapan De Gea maçın adamı seçilirken United kazanıyor. Günümüzde dünyanın en iyi kalecileri arasında 27 yaşındaki kaleci, şüphesiz ligin en iyisi. Sahi ne demiştik, çok adamla savunma yapan, rakibi en zayıf olduğu anda kontradan avlamayı seven Mouinho, ne kadar da Herrera’yı hatırlatıyor değil mi!