Futbol tribünleri kaynaklı şiddet, refah, eğitim veya gelir düzeyi tanımıyor. Bunun en son örneklerinden birisi son dönemde Hollanda’da meydana gelen olaylar.

Altyapısı, tesisleşmesi ve yeteneklere verdiği önemle futbol dünyasında hep övgüyle bahsedilen bir ekol olan Hollanda futbolunun başı tribünleri ile dertte. Bugüne kadar çok sık olmasa da her sezon 1-2 olayla gündeme gelen taraftarlar artık futbol maçlarında kötü adam rolünü üstlenmeye başladılar. Ülkedeki stadyumlarda hemen her hafta utanç verici hadiseler meydana geliyor. Bunların sonuncusu geçtiğimiz hafta sonu Amsterdam Arena’da, Ajax ile Feyenoord arasında oynanan lig maçında meydana geldi. İki kulübün arasında, oldukça uzun geçmişe dayanan rekabetten ötürü De Klassieker adını alan mücadelede Ajax’ın en fanatik tribün grubu (adları oturdukları bölümden geliyor) Vak 410, Feyenoord kalecisi Kenneth Vermeer’in formasını giydirdikleri bir şişme bebeği tribünlerden sarkıttılar. Vermeer, Amsterdam doğumlu, 13 yaşında girdiği Ajax kulübüne tam 15 yıl hizmet vermiş bir futbolcuydu. Ama geçtiğimiz sezon başında ezeli rakip Feyenoord’a imza atması, bu emeklerin hepsinin unutulmasını da beraberinde getirdi. Ajax maçı 2-1 kazanmasa ona olan tepkiler daha da artabilirdi. Söz konusu eyleme imza atan 26 yaşındaki Ajaxlı taraftar maç biter bitmez tutuklandı ve dün yargıç önündeydi. Mahkeme sonuçlanana kadar Arena’ya giremeyecek. Bu, Hollanda tribünlerindeki bu şekildeki ilk olay değil. Geçtiğimiz şubat ayında Maastricht’te oynanan MVV – Roda JC maçında da ev sahibi tribünler, Roda’lı Danny Schreurs’a da tamamen aynı yolla saldırdılar. Schreurs da Vermeer ile aynı kaderi paylaşıyordu. Maastricht doğumluydu, 2 yıl MVV forması giydikten sonra Limburg eyaletinin diğer takımı Roda’ya transfer olmuştu. Aynı maç öncesinde ve sonrasında toplamda 5 taraftar tutuklandı.

Vermeer’in başına gelenler aslında bardağa şimdilik düşen son damla denilebilir. 17 Ocakta Ajax’ın deplasmanda ADO Den Haag ile oynadığı maçta, Ajax’ın Curaçao asıllı oyuncusu Riechedly Bazoer topu ayağına her aldığında tribünlerden maymun sesleri yükseliyordu. Aynı Ajax, FC Utrecht’i ziyaret ettiğinde, Ajax’ın kulüp geçmişindeki yahudi varlığına hitap eden antisemitik (Yahudi karşıtı) tezahüratlar yapılıyordu Galgenwaard’da. Birkaç yıl önce benim de bulunduğum bir Ajax maçında aynı tribünlerde “HAMAS, Yahudileri gaza boğ” sloganlarının atıldığını da biliyorum. 31 Ocakta Feyenoord’un kendi evinde ADO’ya 2-0 mağlup olduğu maçtan sonra, Rotterdam takımının Sırp asıllı Hollandalısı Marko Vejinovic, evine gelen 7 taraftarca ölümle tehdit edildi. 26 yaşındaki oyuncunun eşi o sırada yanındaydı. 7 taraftar polis tarafından tutuklandı. Saldırganlar, forvet Michiel Kramer’ın da evini ziyarete yeltenmiş ama bahçeden içeriye girememişlerdi. Aynı Feyenoord taraftarları geçtiğimiz sezon Roma ile Avrupa Ligi’nde oynayacakları maç için Roma deplasmanına gittiklerinde içlerinde ünlü heykeltıraş Bernini’nin eserlerinden Barçaccia Çeşmesi’nin de bulunduğu tarihi mirasa kalıcı zararlar verdiler.

Peki bu işin çaresi ne? Bizzat kulüp başkanları söz konusu eylemlere kesilen cezaların yetersiz olduğu görüşünde birleşiyorlar. İngiliz futbolunda olduğu gibi ömür boyu stadyuma giriş cezası gibi cezalar Hollanda’da geçerli değil. Yargıçlar önlerine gelen sanıklara önemli ceza indirimleri uyguluyor ve yetkililerin toleransı ciddi sonuçlar doğurmaya başladı. Örneğin Hollanda hükümeti, kendi vatandaşlarının Roma’daki tarihi eserlere verdiği zararı kesinlikle karşılamayacaklarını belirtmişti. Bu tür taraftarlar cezalandırılmadıkça saha içindeki sorunlu futbolcuların da kendilerinden cesaret aldıkları görülüyor. Özellikle bu sezonki disiplinsizlikleri çizmeyi aşan ve önce ocak ayında kadro dışı bırakılıp 10 gün önce Celtic’e satılan Colin kazım-Richards Feyenoord tribünlerinin en sevdiği, hatta hakkında “kahraman” pankartı açtıkları bir adamdı. Anlayacağınız tribün terörü sadece Türkiye’nin problemi değil.