MİT müsteşarının şüpheli olarak sorguya çağrılmasıyla en azından Türkiye’de devam eden iktidar kavgasının ne demokratik yollarla yapılan bir demokrasi mücadelesi ne de her ne ise o çatışmanın hukuk zemininde sürdüğü yalanlarının sonuna gelinmiş oldu.

Zaten durumun böyle olduğunu yıllardır söyleyen ve söylemekle kalmayıp bedelini cezaevlerinde, mahkemelerde ya da işten atılarak ödeyenler vardı elbet.

 

Bu kez farklı olan muhalif olanlar değil iktidar olduğu sanılanların da aynı muameleye tutulmaları.

Bu arada iktidar yancısı medyanın MİT soruşturması karşısında ‘şaşkın ördek kıçın kıçın dalarmış’ halinde olmasına gülünebilir elbet. Hiç değilse perişanlıklarını ve entelektüel kıtlıklarını kendilerinin hem de onları besleyen iktidarın görmüş olmasına yarayabilir.

Tek başına belirleyici olmasa da böylesi çatışmalarda tarafların düşünce süreçleri, akıl yürütmeleri ve eylemleri iki temel ruhsal dinamikle biçimleniyor. İlkin grup ve onunla iç içe olarak gruptaki bireylerin ve liderlerin karakter özellikleri.

Yargıyı cemaat ele geçirdi ve asker ve ulusalcı laiklere yönelik baskı uygulamalarını cemaat yönlendiriyor ya da cemaat MİT’i ele geçiriyor ya da iktidar AKP ve cemaat tarafından ortaklaşa yürütülüyor ve zaman zaman bu iki güç arasında çatışma çıkıyor benzeri akıl yürütmeler, iktidar çatışmalarının sınırları birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış siyasi güçler arasında sürdüğünü varsayar.

Bu düşünme tarzı aslında olup bitene ve olası sonuçlarına bir anlam veremeyen ve anlamadıkça tedirginleşen insanın dünyayı iyi kötü, dost düşman, siyah beyaz diye ikiye bölerek güvenlik hissi duymaya çabalamasının doğal sonucu. Tehdit duygusu farklılıklara olan tahammülü ortadan kaldırır. Farklılardaki dinamikleri görmek yerine ‘benden ve benden olmayan’ ayrımıyla süreci bir ölüm kalım savaşında hayatta kalabilmek için en küçük bir riski bile ortadan kaldırmalıyım ruhuna çevirir.

Bu siyah beyaz bölünmesi düşmanlaşma ve ihanet korkusu süreçlerini hızlandırarak içe kapanmaya yol açar. Ama içe kapanan ve kendisi dışındaki herkesi, her şeyi kendisine tehdit olarak görmeye başlayan gruplar çok kısa süre içinde grup içinde de hainler olabileceği şüphesine yakalanırlar. Grup dışı farklılık düşman, grup içi farklılık ise hain olarak damgalanır olur.

Çatışma süreçlerinde bu ruh hali yaygınlaştıkça bir kısır döngü oluşur. İçe kapanma, düşman ve hain arama arttıkça giderek her taşın altında bir karşıt her karşı çıkışta bir ihanet kokusu alınmaya başlanır. Grup daha da kenetlenir ama her yakınlaşıp birörnekleşme hamlesi daha çok düşman ve daha çok hain üretmeye başlar.

Son dönem Mehmet Altan ve Fikri Akyüz’ün başına gelenler, bu sürecin örneği olarak okunabilir.

Grup içe kapandıkça sürecin belirleyicisi olmadığı duygularını yaşantılamaya başlar. Olup bitene müdahale edemedikçe gelişen yetersizlik korkuları denetleyemeyeceği daha büyük bir gücün her şeyi baştan sona planladığı ve adım adım uyguladığı şüphelerini doğurur. Şüphe yıkımın başlatıcısıdır. Daha büyük, daha güçlü bir düşmanın her şeyi kendi çıkarına uygun olacak şekilde yürüttüğü, onun elinde kuklaya dönüldüğü akıl yürütmeleri gelişir.

Bu işin ardında İsrail, yok ABD, hayır İran, belki Suriye, olmadı PKK var yorumlarını hatırlayın.  

İkinci ve kısmen daha belirleyici olan ise bu süreçte grup lideri konumunda olanların içlerine girdikleri ruh halidir. İçe kapanan gruplar liderin otoritesine doğru koşarlar. İki nedenle. İlkin korku ve güçsüzlük ama daha önemlisi verilecek kararın sorumluluğundan kurtulma. Karar iyi sonuçlanırsa lider grubu kurtaran kahraman olur, kötü sonuçlanırsa lider hain damgası yiyerek linç edilir.

Bu durumda liderin ruhu tek başına bütün süreci kotarıp belirleyemese de son sözü söyleme anında lider hakkaten tek başınadır. Hani Hollywood filmlerinde nükleer savaşı başlatacak düğmenin başında Başkan, çevresinde bas ve basma diyenlerin çığlıkları arasında karar vermeye çalışır ya, tam o an.

 

***

 

Hele o lider şeffaf olunmadığından çok ciddi olduğu dedikoduları çıkan bir hastalıktan peş peşe iki ameliyat geçirmişse. Haftaya liderin karakteri ve ruhunu bu güncel örnek üzerinden tartışmak üzere.