Elazığ Barınak Davası önceki gün sonuçlandı. Binlerce hayvanın öldüğü, akıl almaz koşullarıyla gündeme gelen Elazığ Belediyesi’ne ait barınakta yaşananlar ne yazık ki çok uzun süren dava sürecinde bile düzeltilmedi. Duruşmalardaysa son dönemde takip etmek zorunda kaldığımız siyasi davaları aratmayan bir süreç yaşanıyor üç yıldır. Sanıkların ceza almaması için, belgelerle ispatlı şekilde mahkemeye sunulanlarla ve suçla ilgili değil uydurulmuş raporlarla, davacıyla ilgili iftiralarla savunma yapmaya çalışan avukat ve kurum temsilcilerine rağmen dava masum hayvanların lehine sonuçlandı. Türkiye’nin barınaklarda yaşanan hak ihlallerine karşı açılan ilk davasında tüm barınaklar için emsal niteliğinde bir karar alındı. Hayvanların bakımı ve iyileşmesi için kurulan bu merkezlerde yaşanan olumsuzlukların, hayvanlara kötü muamelenin, ölümlerin, görevi kötüye kullanmanın soruşturulması, takibi ve yargıya taşınmasının yolu açık. Bu dava hem farkındalık sağlaması hem de cezasızlık koruma kalkanının kalkması, umursamazlık, merhametsizlik, vicdansızlık, kötülük, işkence ve yaşam hakkı ihlalinin önlenmesi için çok önemli bir adım. Hatta mevcut haliyle eksik ve yanlış hayvan hakları yasasının barınaklarla ilgili başlıklarının yeniden ele alınması, görev tanımı ve takiple ilgili düzenlemelerin değiştirilmesi için de bir işaret fişeği.

***

Karar günü mahkeme salonu önünde çevik kuvvet vardı, hayvan hakları için çalışan sivil toplum örgütlerinin, baroların katılım talepleri reddedildi, avukatların salona alınması engellenmek istendi. Sanıklar siyasi davalarda olduğu gibi korunup kollanarak en alt sınırdan 6 ay hapis cezası alarak hükmün ertelenmesinden faydalandırıldılar. İki veteriner işleri müdürü ve iki barınak memurunun yargılandığı davada akıl almaz bir süreç yaşandı. Sağlıklı hayvanların hastalandığı, kısırlaştırmaların yapılmadığı, ilaçların kullanılmadığı, hayvanların açlığa ve ölüme terk edildiği ortaya çıktı. Savunma için kedilerin doğası gereği birbirini yediğine ilişkin bir “bilirkişi” raporu bile bulunup buluşturularak mahkemeye sunuldu. Sürecin başında valiliğin soruşturma izni vermeyerek geçiştirmek istediği davadan ceza çıktı. Bu bir başarı. Ama aynı zamanda yolun başlangıcı.

Bu başarı Barınak Meleği ve davasında birlikte olduğu hak savunucularının. Barınak Meleği olarak sosyal medya hesabıyla tanınan Türkan Ceylan gencecik yaşında yılmaz ve mücadeleci bir hak savunucusu, yardım sever. Elazığ Fırat Üniversitesi’nden yeni mezun bir veteriner. Öğrenciyken başlattığı mahkeme sürecini sayısız iftira, tehdit ve tacize rağmen vazgeçmeden takip ederek karar aşamasında hekim olarak tamamladı. Suçluların hak ettiği cezayı alabilmesi için üst mahkemeye başvuracaklarını ve barınakta hâlâ değişmeyen koşulların da takipçisi olacaklarını söylüyor. 4 ayda bin 62 hayvanın öldüğü, korkunç koşullarıyla hayvan hakları savunucularının yeniden suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldığı bu barınağın düzeltilmesi için belediye başkanı ve yetkililerin bir adım atmamış olması, artık bu sürecin sorumlusunun sadece birkaç kişi olamayacağını ve sadece onların yargılanmasıyla kapatılmaması gereğini de göz önüne sürüyor. Belediye başkanı dava sürecinde sosyal medya takibiyle kendisinden bahsedilen her paylaşıma dava açmak yerine belki yanlış iliklediği düğmeyi düzeltmeyi ve gömleği ütülemeyi düşünmelidir. Elbette vicdanı olmadığını gördük ve biliyoruz, ama en azından yaşam hakkını korumaya ve görevini yapmaya zorunlu olduğunu idrak etmelidir. Bu dava bunun için de önem taşıyor.

***

Ben şanslıyım. Çünkü Türkan’ı tanıyorum. Onun İzmir’in Kiraz ilçesinden başlayan kendi yaşam mücadelesinin, başarı öyküsünün, çabalarının, başarılarının tanığıyım. Lise yıllarından beri koruduğu, olanaksızı başarıp kentten kente, ülkeden ülkeye nakledip hayatını kurtardığı sayısız can için ona teşekkür borçluyuz. İzmir depreminde, Ege orman yangınlarında canını dişine takıp en son can kurtarılana kadar uykusuzluğuna şahidim. Gördüğüm en duyarlı, derin kalplerden birine sahip o. Kendi öyküsünü yoksunluklara rağmen çalışarak, didinerek yazmış ama başarılarıyla rahata eremeyen, daima daha iyisi için elini taşın altına koyan biri. Onu bazen kaderine terk etmediği sokak canlarının yanında, bazen sınırlar ötesinde işkence gören fillerin doğaya kavuşması için mücadelede gördüm. Kötülük sınır tanımaz. Sayısız iftira ile hedef alındı, soruşturmalar geçirdi. Hepsinden alnının akıyla çıktı. Tertemiz vicdanlı mücadelesinde yalnız olmadığı sürece daha çok dava kazanılır , daha çok can kurtulur. Bizlere düşen bu. Çünkü dünyayı güzellik kadar iyilik kurtaracak.