Dün kiralık işçilik ile ilgili yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasal düzenlemesi mayıs ayında yapılan yönetmelik kiralık işçi uygulamasında uyulması gereken esasları belirliyor. Kiralık işçilik, ismi üzerinde, kalıcı iş ilişkisinin zıttı. Uzun bir işsizlik dönemi sonrasında işe girmişsin. Sana bir masa vermişler, oturmuşsun. Bilgisayarın önünde, ofisteki arkadaşlarınla tanıştırılmışsın. Her şey iyi. Tam bir “oh be!” diyeceksin. Aman dur! Bunların hepsi geçici. Kalıcı olan işten çıkartılacak olma gerçeğin.

Ne bu masa, ne bu arkadaşlar, ne de bu ofis kalıcı. Sakın öyle kurulayım deme. Sonuçta bu iş senin değil! Sen buralarda geçicisin. Yerini bil! Hele iş arkadaşlarınla falan öyle sendika, örgütlenme falan. Aman! Hemen sahibini ararlar.

Sahibin yok mu? Artık biri var. Seni kiraladığına göre biri var. Adı kiralık işçi bürosu (KİB).

İşçi yaşamak için emek gücünü satmak zorunda olan kişidir. Onu da belli bir ücret karşılığında satar. Mesele artık bu işi işçi adına başka birinin yapacak olması. Senin emek gücünü kime satacağını, kaç ay çalışacağını, ücretini falan bu KİB belirleyecek!

Sen artık emek gücünü değil, çalışma iradeni satıyorsun, o da satın aldığı bu iradeyi güzel güzel kullanıyor.

Hoşuna gitmedi mi? İşsiz kalmak daha mı güzel! En azından arada bir çalışacaksın… Üstelik en güzeli işsiz de sayılmayacaksın. Ne iş yapıyorlar dersen KİB elemanıyım dersin…

Hem bu yasa milli iradenin bir ürünü. Bu yasaya senin seçtiklerin karar verdi. Geçici çalışma, taşeronluk, güvencesizlik, savaş vb. Aradığımız istikrar bu değil mi?

SGK verilerinde bile geçici çalışanların sayısı artık 3 milyonu buldu. Kayıtlısı buysa kayıtsızını siz düşünün. 2001 yılında kayıtlı sektörlerde geçici çalışanların sayısı ise 700 bindi. Geçici çalışanların oranı 15 yılda yüzde 14’ten yüzde 21’e yükseldi, sayısı 4 kat arttı.

Kölelik büroları adı verilen geçici işçilik uygulaması ile birlikte bu oranın hızla artacağına şüphe yok.

Mevsimlik tarım işlerinde, ev işlerinde, işletmenin günlük işlerinden sayılmayan hallerde geçici çalışmanın süre sınırı yok. Temizlikten bakıma, periyodik kontrole kadar bu işler sıralanabilir.

Fabrikada üretim arttı işçi alalım falan yok, 8 aya kadar işçi kiralama var. Bu durumda toplam çalışanların dörtte biri kiralanabilecek. 10 ve 10’dan daha az işçi çalıştıran küçük işletmelerde ise 5 kişiye kadar kiralık işçi çalıştırılabilecek.

İşsizlik ile geçici çalışma, işgücü piyasalarında kardeş. Türkiye’de işsizlik nedeni geçici bir işte çalışmak olanların sayısı 1 milyon, toplam işsizlerin yaklaşık üçte biri.

Darbe girişimiydi, “yurtta savaş, cihanda savaş” şiarıydı, cehenneme dönen bu güzel ülkede, işçinin emekçinin derdinden tasasından kime ne?

Suriye TOKİ, güneydoğu TOKİ, kentsel dönüşüm TOKİ. TOKİ’ler yeşersin yeter. Savaş biter TOKİ gelir. Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.

Barış demek suç; milli iradeye, TOKİstana ihanet. O yüzden 10 Ekim’de ölenlerimizin anısını yuhaladılar. Anmak isteyenlere saldırdılar.

İnşaatlar yükselsin. Göklere ersin. Madenler, enerji santralleri çalışsın.

Üst akıl devrede aman dikkat! Üst akıl kim? Sermaye, emperyalizm doğru. Ama unutmayın sömürü sadece dışsal bir mesele değil! Akılları yarıştırırken akıl tutulması yaşamayalım.

Biz cephede ölelim; madende, inşaatta ölelim, hakkımızı ararken ölelim, barış derken ölelim. Geçiciyiz bu dünyada öyle değil mi?