Milano’dan çıkmış iki efsane sol bek olan Giacinto Facchetti ve Paolo Maldini'nin hikâyesi...

Milano’da bayrak soldan yükselir

Tam 75 yıl önce Treviglio’da dünyaya merhaba demişti Giacinto Facchetti. Mıntıkasının takımı Trevigliese’de forvet olarak başladıysa da sola yazılmıştı kaderi. Catenaccio’nun mucidi Helenio Herrera’nın gözüne bakıp transfer ettiği delikanlı, gözünü Inter’de açmış; yine orada kapatmıştı!

11 saniyenin altında 100 metreye koşabilen bir çıtaydı Facchetti. Kim bilir bu yeteneğinin üstüne gidilse İtalya bir atlet kazanır, Inter ise bayrak adamını kaybederdi. 1.89’luk genç irisiydi öncelikle mavi-siyahlı camiada. Sol beke yerleştirildi, lokomotif gibi gitti geldi. Ezeli rakibin yıllar sonra keşfedeceği Paolo Maldini’yi de müjdeledi.

Sistemin en önemli dişlilerinden biri olan futbolcu, İtalya formasıyla da bir Türkiye maçında tanışıyordu. 1968’in Avrupa şampiyonu apoletli takımının da kaptanıydı; kupa eline çok yakışmıştı. Biri finalle süslü üç Dünya Kupası gören bekin 15 yıla sıkışırdığı 94 milli maç da cabasıydı. Hem de bu karşılaşmaların yetmişine kaptan olarak çıkmıştı.

Mavi-siyahlılarda dört lig şampiyonluğu, iki de Şampiyon Kulüpler Kupası kazanan Facchetti, yeşil sahalara veda ettikten sonra da kopamamıştı futboldan. Bayrak adamı olduğu Inter’de ne görev verildiyse yapmış, 2004’te başkanlık koltuğuna oturmuştu.

Yine bir yaz günü vücudunu saran pankreas kanseri onu bizlerden almıştı. 4.5 ay sonra anısına oynanan hazırlık maçında İtalya, bizimkileri ağırlamıştı. Kaptanın milli takım serüveninin başladığı ülke unutulmamıştı.

Facchetti’nin yıllarca terlettiği 3 numaralı forması artık emekli! Baksanız Inter’in şehirden düşman kardeşi Milan’da da aynı numaralı formayı faniler giyemiyor.

Neden mi...

Aslında her şey 1932’de doğan Cesare Maldini’nin 1954’te Milan’a imza atmasıyla başlamıştı. Kırmızı-siyahlılarda dört şampiyonluk gören futbolcu ayrıca 1963’te kaptan olarak Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kaldırmıştı. Ondan bayrağı devralan oğlu camianın asıl efsanesi olacaktı.

Tarihler 20 Ocak 1985’i gösteriyordu. O dönemlerde gazı kaçmış kola kıvamındaki Milan, Udinese deplasmanındaydı. Baba Maldini bir yandan araba kullanıyor, diğer taraftan da yıllarını verdiği kulübün maçını radyodan dinliyordu. Bir anda kulaklarına inanamıyordu. Henüz 16’sındaki oğlu Paolo bir anda oyuna dahil olmuştu.

Hemen arabasını kenara çeken futbol adamı, arkadan gelenlere el etmeye başlıyordu. Sonunda birisi durmuştu. Öyle bir garip istediği vardı ki... Arabasına oturttuğu şoföre maç dinletiyor; ısrarla “Maldini mi diyor” diye soruyordu. Derken o an geliyor, spiker soyadını telaffuz ediyordu. Rüya değil gerçekti; oğlu yıllarca kaptanlığını yaptığı Milan’da sahaya girmişti! 13 yıl sonra bu sefer baba İtalya’yı Dünya Kupası’nda çalıştırmış, mahdum bey takımın kaptanlığını yapmıştı.

O sezon bir daha forma yüzü görmemişti oğul Maldini. Altı ay sonra 17. yaşgünü pastasını kesen delikanlı, kısa süre içinde takıma yerleşecek, 3 numaralı formayı üstüne geçirecek ve babası gibi Avrupa’nın en büyük kupasını kaptan olarak kaldıracaktı. Yedi lig şampiyonluğu, ikisi Şampiyon Kulüpler, üçü Şampiyonlar Ligi’nde olmak üzere toplam beş Kupa 1 zaferi, muhteşem özgeçmişinin önemli duraklarıydı.

Bugünlerde teniste çiftler kategorisinde şansını deneyen Paolo Maldini’nin yüzlerce kez terlettiği 3 numaralı forması emekliye ayrılsa da bir gün tekrar karşımıza çıkabilir. Bakalım çocuklarından biri Milan’ın yıldızlar topluluğu kadrosunda şans bulabilecek mi? Yıllarca altyapıda sahne alan büyük oğlu Christian şansını kaybetmiş gözüküyor; artık alt kümelerde boy gösteriyor. Henüz 15’inde olan Daniel ise hâlâ kırmızı-siyahlıların altyapısında oynuyor.

Moda başkentinin yeşil sahalardaki temsilcileri, yabancı sahiplerinden aldıkları güçle tekrar şaha kalkmayı hedefliyor. Şampiyon Juventus’un defansının belkemiği Leonardo Bonucci’nin transferiyle kırmızı-siyahlılar başta Çizme olmak üzere Avrupa’yı sarsmış durumda. Yine de onlardan konuşulduğunda aklınıza basit olan şu formül gelsin; Milano’da bayrak soldan yükselir!