Bundan on sene kadar önce bir internet radyosunda program yapıyorduk. Konuğumuz psikiyatr Prof. Dr. Haydar Dümen idi. O sırada ülke Anadolu’nun bir şehrinde yaşanan tecavüz skandalıyla çalkalanıyordu. Televizyondaki bir tartışmada şöyle bir şey duymuştum: “Bu şehirde genelev yok. Eğer genelevler teşvik edilse tecavüz olayları azalır.”

Hiç üzerine yorum eklemeden bunu sordum Haydar Bey’e. Hoca öfkelendi. “Genelev sapıklıktır” dedi. “Düşünün bir kere, henüz ergen olmuş biri geneleve gidiyor. Oradaki kadın da bunu aşağılıyor diyelim. O kişinin hayatında travma olur bu, bütün hayatını etkiler” diye devam etti. Bu tartışmayı sosyologlara, psikiyatrlara, bilim insanlarına bırakayım şimdilik.

Konu bir süre sonra daha da ilginçleşti. Hocaya hayvanlarla cinsel ilişki konusunu sordum. Hocanın cevabı beni bir öncekinden daha çok şaşırttı: “Bu vardır. Kırsalda adettir; ‘senin oğlanı artık bir sıpaya götürmenin vakti geldi’ denir.” Haydar Hoca konuştukça şaşırtmaya devam ediyordu.

“Benim ilk cinsel ilişkim de eşekle oldu” deyiverdi. “Eşşeğe kırsalda ‘Nallı Fatma’ derler” diye ekledi.

Yıllardır usumdan çıkmamış bir söyleşidir benim için. İlk sorumun cevabı çok net bir şekilde sapıklık olurken ikincisini nasıl bu kadar normalleştirebiliyordu Haydar Hoca!

Bu konu aklıma geldikçe ister istemez deli sorular soruyorum kendime. Bu yazıyı yazsam mı diye de uzun zamandır düşünüyorum. En sonunda yazmaya karar verdim.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın net talimatına karşın bir süredir ısrarla çıkmayan hayvan hakları yasası var. Ülkemizde her gün hayvanlara yönelik taciz, şiddet haberleri görüp kahroluyoruz.

Şimdi soruyorum:

Bu yasa meclisten neden çıkmıyor? TBMM’de bu milleti temsil eden 600 vekil var. Bunlardan kaçı yukarıdaki konuda Prof. Dr. Haydar Dümen gibi düşünüyor? Bu yasanın çıkmamasının altında yatan sebeplerden birisi de bu olabilir mi mesela? Akla artık başka soru gelmiyor çünkü!

★★★

Müzik sektörünün içinde bulunduğu durum ortada. Bu sektör sadece müzisyenlerden oluşmuyor, buradan ekmek kazanan binlerce kişi aylardır işsiz. Ülkenin içine düştüğü en ufak krizden bile hep en önce bu sektör etkileniyor. Arap kralı öldüğünde bile ülkemizde yas ilan edilip bayraklar yarıya indirilmişti, arkasından da konserler iptal olmuştu, anımsayın. Şu anda yaşanan ilk değil yani. Ama hiç şüphesiz en ağırı bu oldu. Birkaç gündür görüyorsunuzdur sektör çalışanı dostlar sosyal medyada profil fotoğraflarını kırmızı yaptılar. Yedi gün süreceği açıklanan bu eylem tam olarak neyi amaçlıyor pek anlamış değilim. Paylaşılan metni anlamak için üç kere okumam gerekti, yine de kafamda canlanmadı ne olacağı. Sektörü birlikte tutmak, farkındalık yaratmak için tabii ki güzel bir eylem. Ancak pek romantik ve yetersiz bulduğum eleştirisini getirmek zorundayım. Bu sektörün sorunları öyle etrafı kırmızıya boyayarak çözülebilecek hali çoktan geçti. Daha düne kadar “festival tekelciliğine” karşı açtığımız savaşa kaç müzisyenden destek geldiği ortada. Aylin Aslım hükümet gazetelerinin manşetlerinden hedef gösterilirken bu sektördeki çoğu kişi ölü taklidi yapmayı tercih etti. İki gün önce BirGün arayıp müzik yasakları ile ilgili görüş sorduğunda söylediğimi tekrar ediyorum: İş, sektör bileşenlerine düşüyor. Bölündükçe yoksullaşacağız! İş meslek birliklerine düşüyor! Çözüm önerisi de getirdim: Sendikalaşmak! “Gelin sendika kuralım” dedim. O yazı ne kadar okundu etti bilmiyorum ama bir kişi bile arayıp “haydi ben varım” demedi. Bunun yerine ortalığı kırmızıya boyamayı tercih ediyorsunuz. Dostlar! Sektör can çekişiyor! Kanı akıyor artık bu sektörün; kırmızı bir şey varsa o da budur!

★★★

Yeni bir albüm çıktı. Son bir kaç aydır başıma gelmiş en güzel şey! Erkan Oğur, Can Çankaya, Turgut Alp Bekoğlu ve Matt Hall’ın Kalan Müzik etiketiyle çıkardıkları “Kimse Kalmadı” adlı albüm şu her anı belirsizlikle, mutsuzlukla, endişe ile dolu günümüzde adeta bir nefes gibi, çölde içilen buz gibi su gibi. Dostlarımın yüreklerine, yeteneklerine sağlık. Daha önce yine bu köşede yazdığımı da tekrar hatırlatayım sizlere. Erkan Oğur Müzik Okulu Gümüşlük’te açıldı. Oğur’un bu ülkeye hizmetleri yıllardır hep artarak sürdü. Şimdi buradan siyasilere sesleniyorum: Lütfen arayın Erkan Oğur’u ve bir sorun bakalım okulun bir şeylere ihtiyacı var mıymış?

★★★

Odatv davasında tutuklu gazeteci kalmadı, herkes tahliye edildi. Ama hukuksuzluk devam ediyor! Tahliye var ama mahkûmiyetler de var. Önce özgürlüğe sevindik ama şimdi tekrar hukuksuzlukla mücadelemiz devam edecek.

Ayrıca Müyesser Yıldız’ın hâlâ cezaevinde! Bir an önce serbest bırakılmalıdır!

Ayrıca Odatv internet sitesi hâlâ kapalı! Bir an önce açılmalıdır!

Tekrar ediyoruz:

GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR